Otuz dördüncü Mektup

73 9 2
                                    

Sonu bukadar hızlı beklemiyordum...

Ama ben bu hisleri de beklemiyordum. Oldular. Ne kadar ani geliştilerse o kadar ani gömülmek zorundalar işte.
Andım vardı benim, yanında bir başkası olursa seni asla bir daha anmama andı. Ne sana ne de yanındakine yapabilirim böyle büyük bir haksızlığı. Başı bağlı olan bir adam hakkında konuşmak ne yakışık kalır ne de benim kitabımda yazar o yüzden bu sana son mektubum.
Biliyordum böyle olacağını, hiç kazanmadan kaybedeceğimi. Bile bile körü körüne yürüdüm ben bu yolda. Sonunda yanacağımı bile bile yol aldım. Ve yandım. Hem de en acı şekilde. Yaşarken yandım. Yaşarken öldüm. 
Sana karşı his beslemek bir uçuruma çıkmak gibiydi. Düşeceğini bile bile çıkmak. Çıktım, tırmandım o uçurumu ve düştüm. Bir nevi intihardı işte.
Aptallıktı, yapabileceğim en büyük aptallık. Yanlıştı biliyorum ama elimde de değildi. Oldu, yaşanmadanda bitti. Olsundu.
Ben hep senin mutlu olman için, hakkında hayırlısı olması için duâ ettim, çok duâ ettim, hep senin için duâ ettim. Senden tek bir şey istiyorum; mutlu ol. Seni hak edenle çok ama çok mutlu ol. Çünkü sen bunu fazlasıyla hak ediyorsun.
Benim sözlerim kifayetsiz kalıyor, o yüzden Emre Aydın konuşsun;
"Gücümün yettiği yere kadar,
Su yolunu bulana kadar,
Son gün, son ana kadar,
Gözlerimi sana kapttım..."

Sana Yazdığım MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin