Golf sopasını yerde sürükleyerek garaja doğru yürüdüm. Garaja girerken çok sessiz oldum. Garajın kapısını arkamdan kapattım.
"Seninle görüşmeyeli çok uzun zaman oldu."
Derin bir nefes aldım. "Yaptığım şey taşaklarına bowling topu atmak ile eş değer olacak. Üzgünüm Fishter."
Golf sopasını kaldırıp arabanın farına arka camına hızlıca geçirdim kırılan camlar ile daha da hırslandım. Bagaja vurmaya başladım. Üst tarafa vurup koştum. Kapılarına sertçe vurup bağırıyordum. Ön camına demir goşf sopasını geçirdim. Kırılan camlar ile daha fazla sakinleştim. Tüm camları kırdıktan sonra birden garajın kapısı açıldı.
Aphrodite bağırdı. "Aman tanrım!"
Vince bana şaşkınlıkla baktı. "Tanrım, nefretin cehennemden mi geliyor?"
Derin bir nefes aldım. "Kalbime karşılık, arabası."
Aphrodite kaşını kaldırdı. "Güzel cevaptı."
Vince elinde tuttuğu kahveyi içerken Aphrodite'e baktı. "Araban olmadığı için şanslısın."
Aphrodite bir anda kahkaha attı. "Beni kötü kadın gibi göstermekten asla vazgeçmeyecek misin?"
Vince ona gözlerini büyüttü ve gülümseyip garajdan çıktı. Aphrodite ile göz göze geldik. Hiçbir şey söylemedi.
Ben de öne gelen saçlarımı arkaya doğru attım.
&
Gökyüzüne karanlık çökmüştü. Üstümü değişmek için odamıza girecektim. Bir türlü cesaret edemiyordum. Gözlerimi yumdum. Merdivenlerden yavaşça çıktım.
Kesik bir nefes, avuçlara dolan ateş ile beraberdim. Şimdi kendimi yaşlanmış hissediyordum. Çok şey yaşamış ve yorulmuş.
Affeden biri değildim. İnsanların her zaman daha fazlasına yelteneceğini biliyordum. Konu Calum iken böyle olmuyordu. Kalbim deli gibi onu istiyor ama aklım tamamen 'bu kadar' diyordu. Bir insanı en iyi aranız kötü olduğunda tanırdın. Calum'u şimdi tanımaya başlayacaktım. Korkuyordum, Calum hakkında hayal kırıklığına uğramaktan.
Kapıyı açtığımda ışığı açmaya cesaretim yoktu. Topuklu ayakkabılarımı çıkardım. Işığı açtım ve yatağın üzerindeki gitarı gördüm. Dudaklarımı yalayarak dolaba doğru yürüdü. Hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordum. Dolabı yavaşça açtım ve hiçbir zaman giyemeyeceğim dediğim kıyafetlerin içinden bir tane aldım.
Balıkçı yaka dar kazağı ve altına yırtmacı olan bir etek aldım. Topuklu çizmelerimi elime aldım ve odadan hızlıca çıktım. Aphrodite'ın odasına doğru giderken, kapının önünde Vince'ı gördüm. Yavaşça onlara yaklaştım. Odanın kapısına yaklaştığımda içerisini gördüm.
Aphrodite, küplerini takıyor ve Vince onu büyük bir ilgiyle izliyordu. Yalın ayak odaya girdiğimde Vince hızlıca dikleşti. "Masada görüşürüz."
Kanka hareketi tarzı bir şey yapmak için elimi havaya kaldırdığım anda Vince yüzüme baktı. "Hayır."
Odadan öylece çıktı ve arkasından kapıyı kapattım. "Hemen bu erkekten kurtulmalısın."
Aphrodite gülmeye başladı. Ayağa kalktığı anda gözlerime inanamadım. "Aman tanrım Aphrodite."
Dizine kadar iple bağladığı topuklu ayakkabıları ve haki yeşili kısa elbisesi ile tamamen tanrıça ünvanını hak ediyordu. "Biliyor musun manken olmayı düşünüyorum Felisha."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flatmate
Fanfiction"Yarısı benim, yarısı senin." Ellerini kaldırdı. "Bir sorum olacak, eğer evin sana ait olan tarafına geçersem ne olur?" "Kafanı klozete sokar ve evi ateşe veririm." @lineofsight her şey senin için