Flatmate

18

Üzerime kısa siyah bir elbise giydim. Dizlerimin üstüne kadar çorap çektim ve altına nazik bir ayakkabı giydim. Saçlarımı açıp, kahküllerimi düzelttim. Calum banyodan gömleğini düzelterek çıktı. "Hazır mısın?"

Calum heyecanla bana baktı. "Ah bekle unuttum!"

Kaşlarımı çattım. Ceketine doğru yürüdü ve cebinden sarma çıkarttı. Gözlerimi ona doğru çevirdim. "Yak!"

Calum hızlıca dudağına götürdü ve ateş çıkarttı. Dumanı içine çektiği anda elinden alıp, dudaklarımın arasına götürdüm.

"İşte evlilik böyle olmalı."

&

Kafam dumanlı.

Calum ağzıyla saçma efektler vererek bağırdı. "İşte karım!"

Gülerek elini tuttum. "Gelecekteki kocam!"

Saçma diyologlarımızın ardından daha ne kadar yapmacık ve sahte olacağımızı bilmiyordum.

Gözlerimi açıp kapattım ve etrafa baktım. Calum belimden sıkıca tuttu. Molrie bana doğru döndü.

"Felisha değil mi?"

Gülümsedim. "Merhaba Molrie. Calum senden hiç bahsetmemişti."

Calum gözlerini aniden açtı ve Molrie bozulduğunu göstermemek için gülümsemeye çalıştı. Choun yanımıza doğru geldi. "Calum gerçekten bu yaptığın ayıp. Molrie senin en yakın arkadaşın. Nasıl bahsetmezsin?"

Calum birden güldü. Bende gülmemek için kendimi tuttum. En yakın arkadaş mı? Molrie, Choun'un yanında o kadar çok gerildi ki, terlediğini görebiliyordum. "Choun, Felisha aklımı başımdan aldı."

Ve arkadan bir ses geldi. "Felisha mı?"

Joy konuştuğu anda sinir sistemim çöktü.

Derin bir nefes aldım. Joy ile ikinci günümüzdü ve ya sarhoştum ya da kafam dumanlı. Bu kadın, insanı içmeye teşvik ediyor. Kesinlikle!

Calum gülerek bana sarıldı. Mali bize aşıklar gözüyle bakıyordu. Aramızda geçenleri bilmiyorken. Ben de ona sarıldım. Calum kulağıma fısıldadı. "Haydi zıplayarak masaya gidelim."

Joy masanın başına otururken konuştu. "Haydi masaya."

Molrie gitmek için an kollamış gibi salondan hızlıca çıktı. Choun onun arkasından giderken bize doğru fısıldadı. "An itibari ile en iyi çiftimsiniz."

Mali bize gülerek masaya doğru yol aldı. Calum ile birbirimize sarılmış bir şekilde nefes aldık. Bizim umursadığımuz tek şey nasıl gidecektik. Calum konuştu. "Aynı anda zıplayacağız."

"Basamakları nasıl aşacağız?"

"Biraz inan Sezar! Sen Roma'yı yönetiyorsun!"

Sorgulamadım.

"Evet, lazanyayı ben yemedim."

Calum derin nefes aldı ve benden ayrıldı. "Lazanya mı yedin?"

"Hayır İtalyanım."