Gerçekten ayakta kalmak için çok çalışmıştık.
Stüdyoyu açmak için çok çalıştılar ve birkaç ay sadece benim kazandığım para ile geçindik. Açtıkları stüdyo henüz iş yapmaya başlamadığı için çok borca girip zarara uğradık.
Şansları döndü ve bir tane albüm kaydedip satışlarını üstlendiler. Calum eve heyecanla bir sürü içki ve saçma sapan tüm aburcuburları almış.
Kaşlarımı çattım. "Hayatım, biraz fazla olmamış mı?"
Calum bana döndü. "Bebeğim, göbeğim erimeyecek bu yüzden oluruna bırakıyorum."
Torbalarla mutfağa geldiğinde onun yanına gittim ve dudaklarından öptüm. Dudaklarımı ayırmak üzereyken Calum bir anda tüm torbaları bıraktı ve kolunu belime doladı.
Dudaklarım dudaklarındayken gülümsedim. "Hoş geldin, sana sevdiğin yemekten yaptım."
Calum ilk mırıldandı. "Imm,"
Ellerimi ceketinin içine geçirip üzerinden çıkarttım. İkimizin dudakları da birbiri ile yarışırken Calum gülümsedi. "Ne istiyorsun?"
Ondan ayrıldığım gibi derdimi anlatmaya başladım. "Bak, o kadar büyütülecek bir şey değil ama ben çok rahatsız oluyorum."
Calum gözlerini devirerek yerde duran torbaları alıp tabaklamaya başladı. "Fish, konuş."
Elimi mutfak tezgahına koydum. "Odanın şeklini değiştirmemiz gerek. Sabah olduğu zaman gözüme güneş ışığı giriyor."
Calum bana baktı. "Jaluzi ya da perde alalım."
İsyan ettim. "Olmuyor işte! Geçen hafta değiştirdim o ışık hala bana geliyor!"
Calum cipsleri koyarken bana baktı. "Fish, yatak çok ağır onu hareket ettiremem. Ayrıca uğraşmak da istemiyorum."
Gözlerimi kıstım. "İyi, yemeğini çöpten yersin."
Mutfağı büyük bir hızla terk ederken Calum kahkaha attı. "Tamam, tamam hallederiz."
Hızla mutfağa geri dönüp Calum'a arkadan sarıldım. "Gerçekten mi?"
Kafasını bana doğru çevirip omuzunda duran yüzümü öptü. "Evet."
"Yapana kadar başının etini yerim Calum."
Kapı çaldığında Calum mutlulukla konuştu. "Tamam, tamam."
Benden ayrıldı ve kapıya koştu. Kapıyı büyük bir coşkuyla açtı. "Hiçbir zaman bir bok olamayacak herifler gelmiş!"
Michael ve Ashton ellerindeki birayı göstererek bağırdılar. "Biz tam da öyle bir herifleriz."
Mutfaktan kahkaha atarak güldüm. Kendilerini bu kadar yerip çok mutlu olan başka bir grup tanımıyorum. Hepsi solana doğru yol alırken arkalarından Luke geldi ve kapıyı kapattı. Hızla mutfağa bir sürü aburcubur bıraktı ve gitti. Ben de bir bira kapıp onların yanına gittim. Calum'un önünden geçerken kalçama sert bir şaplak atıp karşıdaki koltuğa devrildim.
Ona döndüm. ''Beni neden bu kadar benimsiyorsun? Hiçbir şey senin için değil.''
Calum gülerek bana baktı ve daha sonrasında birayı kafasına dikti. Luke büyük bir iç çekti. ''Gerçekten ilişkinize çok özeniyorum.''
Kaşlarımı çattım. Luke yeniden konuştu. ''Birbirinizi kıskanmıyorsunuz.''
Calum ile aynı anda birbirimize baktık. Daha sonra Luke'a döndük. ''Kıskanıyoruz, hatırlarsan ben kızı öldürmeye karar vermiştim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flatmate
Fanfiction"Yarısı benim, yarısı senin." Ellerini kaldırdı. "Bir sorum olacak, eğer evin sana ait olan tarafına geçersem ne olur?" "Kafanı klozete sokar ve evi ateşe veririm." @lineofsight her şey senin için