Başım çok fena ağrıyor ve sızlıyordu. Jaehyun beni evin içinde bir koltuğa oturtup etrafta koşuştururken keşke kadının beni hastaneye götürmesini geri çevirmeseydim diyordum. Ağlamaktan ve başımın ağrısından yanan gözlerimi yumdum. Kolum sızlıyordu.
"Uyuma, uyursan daha kötü olursun. Başına böyle darbeler alınca uyumaman gerekiyor." Jaehyun elinde eşyalarla önüme geldi. Gözlerimi açıp kaşlarımı çattım.
"Sana başımı vurduğumu söylememiştim."
Jaehyun kahverengi gözlerini devirdi. Ellerini siyah eşofmanının ceplerine koydu. "Kulağının üstünden boynuna kan damlıyor SeoNeul."
Elimi yaraya götürmek için kaldırdığımda büyük bir el bileğimi kavradı. Ardından beni kaldırdı. Aniden kaldırınca başım döndü ve beni tekrar sürüklerken tökezledim. Ardından bir yerin kapısını açtı. "Kolunu güzelce yıka. Başını da öyle."
Bileğimi bıraktığında lavaboya girip çeşmeye ilerledim. Suyu açıp kolumu suyun altına tuttuğumda soğuk su bedenimi rahatlattı. Kolumu yıkarken başımı kaldırıp aynaya baktım. Gerçekten de kulağımın üstü kanıyordu. Yüzümdeki ifade oldukça yorgundu. Saçım dağılmıştı. Ve Mark beni bu halimle öpmek istemişti.
Kalbim gereksiz yere hızlanırken kendimi kötü hissettim. Onu boşuna umutlandırıyordum.
"Çekil."
Birden kulağımın dibinde duyduğum sesle irkildim. Jaehyun ellerini ve temiz, beyaz bir bezi yıkadı ardından çeşmeyi kapattı. "Gel." Lavabodan çıkarken onu takip ettim.
Beni koltuğa oturttu. Bezi elinden almak için uzandığımda beni takmadan boynumdaki kanı sildi. Ardından bezi kulağımın üzerine bastırdı. Keskin bir acı duyunca irkildim. Ben irkilince Jaehyun bezi hafifçe çekti ve çevresini silmeye başladı. Çok yakınımda değildi, sadece dizlerimiz birbirine değiyordu. En azından bu beni germiyordu.
"Neler oldu?"
Bezi çekip temiz yüzüyle kolumu hafifçe silerken mırıldandı. Bakışlarımı onun üzerinde gezdirirken kendimi cevap vermeye zorladım.
"Bisikletle gezerken dikkatim dağıldı ve araba çarptı."
Aşırı bir tepki vermedi, bunu beklediği belli oluyordu. Bez birden canımı yakınca irkildim. Ellerine baktım. Bezi çekti, kolum kanıyordu.
"Ben yaparım."
"Neden hiçbir şeyi düzgün yapamıyorsun? Bisiklet süremiyorsun, köpeğine sahip çıkamıyorsun, birini bile düzgün sevemiyorsun!" Birden bire kızdığında kaşlarımı çattım. Elleriyle saçlarını geriye attı. Gözleri cidden sinirle bakıyordu ama umurumda bile değildi.
"Ne saçmalıyorsun-"
"Mark'ı neden öpmedin?" Ayağa kalktı. Bana resmen hesap soruyordu. Gerilmeye başlamıştım. Bunu neden umursuyordu? Amacı bizi uzaklaştırmaktı. Ben uzaklaşınca niçin bu kadar tepki göstermişti? "Neden geri çekildin? Neden rahatsız oldun?"
"Affedersin Jaehyun ama sana cevap vermek zorunda değilim."
Aptallığı karşısında göz devirdim. Nasıl olur da anlamazdı? Ona gelip yaslandığımda her şey boşuna mıydı?
Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerlemek için adımladım. Fakat başım o kadar zonkluyordu ki düşmemek için büyük çaba harcadım.
"Nereye?" Jaehyun arkamdan sorduğunda kapıdan çıkarken sinirle mırıldandım. "Cehennemin dibine!"
Dışarıya çıktığımda her adımımda başıma feci bir ağrı saplanıyordu. Çit kapısına ilerlerken tökezledim. Kolum acıyordu. Ve sanırım soğuk terler dökmeye başlamıştım. Neler oluyordu böyle?
Her şey çok hızlı gelişiyordu. Daha yarım saat önce Mark'layken şimdi Jaehyun'dan kaçıyordum. Kendimi bok gibi hissediyordum.
Bizim eve hızla girdim. Rain'in bana koştuğunu gördüm ama berbat hissediyordum. Mutfaktan salona ilerlerken duvara iliştirilmiş notu gördüm.
Bu gece eve gelemeyeceğim, yemek ocakta. Isıtıp yersin. Geç yatma.
-Annenİçimden şansıma saydırırken kendimi salondaki beyaz L şeklindeki koltuğa attım. Hava neredeyse kararıyordu. İçerisi de iyice kararmıştı. Ve ben sanırım ölüyordum. Başım ve kolum zonkluyordu. Yaralarım acıyordu, üşüyor ve soğuk soğuk terliyordum.
Rain halimi hissetmiş gibi havladı. Annemi arayıp gelmesini söylemeliydim. Zar zor ceplerimi yokladım, bunu yaparken bile yorgunluktan ölüyordum. Fakat telefonum yoktu. Eve gelince çıkardığımı da hatırlamıyordum. Kendime bir kez daha lanet ettim. Jaehyunlarda kalmış olmalıydı.
Nefes almakta bile zorlanırken kalkıp telefon almak beni bitirirdi. Kollarımı kendime sardım. Soğuktu. Donuyordum.
Kendimi kalkmaya zorladım ama gözlerim kapanıyordu. Açık unuttuğum evin arka kapısından Rain'in dışarıya koşup havlamaya başladığını duydum.
Sonrasında uykuya daldım.
*
*
Ehey çok kısa oldu ama sınavlar arasında anca bunu yazabildim :')
![](https://img.wattpad.com/cover/97727569-288-k828408.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stitches
Fanfiction❝ ve madem artık öpücüklerin yok dikişlere ihtiyacım olacak. ❞ ⋟ Aslen Koreli olsa da Kanada'da yaşayan Park SeoNeul tekrar Kore'ye dönüyor. Yeni ev, yeni okul, yeni insanlar derken yan evde oturan Jung Yoonoh ve aynı bedene tıkılı kalan diğer k...