Her gün yeniden başlamak , dünü dün de bırakıp şimdiye önem vermek ne de zor geliyor insana . Hafızamda bir şekilde ikna edici sözlerimle anın tadını bir vaveyla gibi yaşıyor olmak . Her gün kendine katabilecek bir şeyler öğrenip okumak . Biraz eksiltili cümlelerimle yüklemini bir türlü tamamlayamadığım kelimeler biriktirmek .
Şimdi başa dönüp senaryoyu sürekli tekrarladığım anın içindeyim. Senaryonun önceki sayfalarını açıp okuyup hayır burda bunu yapmamalıyım dediğim andayım. Elimdeki senaryoyu ben yazmadım ama ben yaşıyorum . En üzücü olan da senaryoyu başa alıp aynı sahneyi değiştirip oynamıyor olmamız. İşte tam orda dur dediğim anda sahnede yine aynı karakter ve olayla başbaşayım. Yönetmene isyan edip duruyorum. Bu olayları bu karakterin yaşaması için çok kötü olması gerekiyor diye bağırırken kendimi bir anda gerçeklerle yüzleşirken buldum . Evet gözlerim karşımda duran saate baktı ve akıp giden zamanı bir türlü durduramadı. Derin nefes alıp bende artık geleceğe doğru koşup penceremi o yönde açmam gerektiğini düşündüm . Çünkü her sabah güneş, geleceğe bakan penceremden doğacak ve gidecek tek yerim geleceğim olacak. Artık bir malzeme daha götürüyorum yanımda ; kazma kürek . Tarlada kullanılan kazma ve kürek geleceğe neden götürülür sorusunu duyar gibiyim. Cevabını bilinç altınızda bir türlü değiştiremediğiniz düşüncelerinizi kazımakta zorlandığınız ve kalıplaşmış fikirlerinizi atmakta güçlük çektiğiniz için veriyorum. Ve artık kendime sınırlar koyduğum tarlamın etrafındaki çitleri kaldırıp özgürce kazıp geçeceğim . Sabit bir yerlere tohum ekmekten eksik kalmış toprakları çürümeye mahkum bırakmışım. Sonradan farkına vardığım gerçeği değiştirmek için ilk adımı şimdi ve sonrasında yeni penceremle ve yeni pembe gözlüklerimle gerçekleştirmeyi planlıyorum.