Bu kadar erken olgunlaşacağımı bilseydim , çocuk yanlarımı rafa kaldırırdım .
Bir şiir de şöyle diyordu ;
Keşke diyorum , keşke hiçbir şey bilmeseydim
Suya bakıp dursaydım ömrüm boyunca
Bir ırmak kenarında
Bir deniz ortasında
Bu aralar aklımdan çıkmayan tuhaf bir şiirdi .
Durup durup iç sesimden bu şiiri tekrarlıyorum .
Bir deniz bulup içinde kaybolasım var , maviye takıntılı ruhum içinde bir siyah barındıracak tahammüle sahip değilken içim simsiyah güllerle çevrili.
Dikenleriyle içime benimsemek zorunda kaldığım gülleri atmak için her seferinde mavi dünyamı dikenlerle kanatıyorum .
İlk ağzımdan çıkan olgun kelimesinin anlamını artık masallar da bile bulabiliyorum .
Benzetmelerle masala çevrilen hikayelerde olgun karakterleri görememişiz . Oysa ne de olgun ne de yaşlı .
Kırışık ruhum , genç bedenim üzerime yapışan bir çamaşır gibi üzerime oturmuyor , bir beden büyük gelen ruhumu bedenimde kabul edemiyor .
Sayıkladım , böyle olmamalıydı.