Gündüzleri gülüp eğlenen , eğlendirmeyi seven neşe bombardımanı bir kızken geceleri nasıl oluyorda kara bulutlar altında kaybolmuş bir umutsuzu oynuyor. Kimseye yansıtamadığı karanlık yanlarını geceleri karanlık altında açmasını iyi biliyor . Sahi ışık saçan o kıza ne oldu . Kurduğu düşleri geceleri parlatan kıza ne oldu . Kim söndürdü onları . Kaynağını kendi içinden aldığı ışığını nasıl olur da söndürmelerine izin verdi .
Eline yüzüne bulaştırdığı rolü nasıl olur da böylesine hiçe saydı .
Derin nefeslerini dahi kısa kısa çekmeye başladı .
Çantasında bulundurduğu sigara ve çakmağı ona kim öğretti ?
Ağzındaki küfür de neyin nesi ?
Bir an için küçüklüğündeki kural dışına çıkmayan akıllı , uslu kıza takıldı düşünceleri .
Derslerindeki başarıyı yansıtamadığı hayatına karakterini sağlam adımlarla ilerletmeye çalışan bir koşucuya dönüştü .
Onu yoran yolu değildi . Onu yoran artık bir gücü kalmamış olmasıydı .
Antremanını yapmadığı bir koşuya erken başlamanın cezasını yarışın ortasında pes ederek buldu . Şaşkın ifadelerin karşısında utanç verici ifadeyle tüm gözlerin arasında sıyrılıp sessiz bir köşeye ihtiyacı vardı .
Soluk soluğa kaldığı yarışı tam ortasında bırakıp kaçmak onun ne karakterine yakıştı ne de cesaretine . Oysa her şey tamdı
Eksik olansa erken olmasıydı .
Not : antremanını yapmadığınız hayatın yarışına atmayın kendinizi .