Gezdiğim tüm sokakları , caddeleri daha da hissiz geziyorum artık . Sırf geçirdiğim şu kötü günlerin hatırına bir de oturup acı bir kahve içiyorum kadıköy ' de . Daha çok karışıyorum artık insan kalabalıklarına . Bir çoklarının arasında duygularımı daha da az hissedip daha az ızdırap çekiyorum.
Kafamı sağa çevirdiğimde takım elbiseli , ellerinde iş çantası olan bakımlı adamlar ve boyunu kısaltmaktan santimini tutturamadığım dudağında bordo ruju ile dikkat çeken kızlar . Bir de kafamı sola çevirdiğimde sırtı iki büklüm önünden geçerken çaresiz bakışlarla gözbebekleri büyümüş halde sizi kendine acındıran bir meçhul çocuk.
Dünyaya gelirken bilmediğimiz bir evrene anne karnına düşmeye başladığımdan beri zaman kavramının içinde koca bir beden oldum . Oysa ben bu zaman içinde hep güzel umutlarla , güzel hislerle attım adımlarımı. Hep çiçekli güzel pencerelerden bakış attım hayata . Çamurlu yolları çamurlu insanları hiç düşünemedim. Elleriyle sizinde pencerenizdeki perdeleri kirleteceğini hiç düşünmedim. Ve bir sabah o çamurlu insanlarda benim penceremi kirletti . Camlarım kir pas içinde . Temizlenmesi için elimden geleni yapacağım . Ne olursa olsun çiçeklerimi sulayıp , her gün penceremi temizleyeceğim . Belki hayat bir anlam aramaya değmeyip sadece yaşanması gereken bir yer olarak görünür .