Uçurumun kenarında bir yandan yok olmayı seçmek diğer yandan hayata yeniden tutunmak . İkisi arasında kaldığım evrelerde iken zamanı durdurup yok olmanın ne demek olduğunu düşünmeye çalıştım. Damarlarım bu hisle beraber büzüşmeye başlamıştı bile . Kendime yakıştıramadım. Yenik düşmeyi güçlü rolüme yakıştıramıyordum. Ellerimden tutan insanları itip kendimden böyle uzaklaştıramazdım.
Ayaklarımı güçlükle attığım yerleri tekrar arkamda bırakamazdım .
Kendimi bu denli çelişik duygulara soktuğum gerçeği , 18 yaşımdayken hiç bir şeyin farkında olmayan genç kızı üzüyordu her seferinde .
Kendime sayılı günler biriktirdim . Bu sayılı günler içinde sonsuz olmak istedim . İsteyip de gerçekleştiremediğim ne varsa sonsuzluk içinde her şeyi unutup gerçekleştirmek istedim .
Maviye boyanmış ellerimi üzerimde ne varsa bulaştırıyordum . Her yerimi maviye boyayıp özgürlük içinde yürümek istedim. Adımlarımda geride her yeri mavi yapıyordu .
Boğazımda bir ip varmışçasına nefesim kesiliyor. Bir şey var boğuyor beni . Nedenleri yıllarca biriktirip kendimi sıktığım da doğru .
Şimdi en güzel şeyi yapacağım tüm her şeyimi bir kenara bırakıp kendimi ait olduğum yerde özgürce yabani bir hayvan gibi gezeceğim . Kendimi yabani hayvana benzetmemin sebebi özgür ve hırçın oluşları .
Gerçi şu zaman diliminde sabrımı zorlayan çok insan oldu ama bir yandan da hırçınca gerçeklere başkaldıran bir inadımda var .
O hırçın doğanın içinde kendi hırçınlığıma yer edinmem tabiata gösterdiğim saygıyı bozar . Ha şa doğaya ait bir yaprak gibiyim. Narin ve gerçek .