Karanlık Melek B20

229 17 5
                                        

Bölüm şarkısı : Evanescence - Hello 

Bu şarkının yeri benim için çok özel. Umarım dinlersiniz. 

** 

Bir ses bekledim. İçimdeki merakı biraz olsun bastırabilecek bir ses... Şaşkın ya da mutsuz, herhangi bir ses. 

Sırf diyeceği her iyi veya kötü kelime sonsuza dek hafızamda kalacağı için.  "Kimsin ve ne istiyorsun? Kızımı alet etme." Şaşkınlık tüm hücrelerimi esir alırken, ne diyeceğimi düşünüyordum. Düşüncelerim bir o kadar dolu, bir o kadar da boştu.

  "B-ben kızınım. Neden böyle düşünüyorsun?" diyebildim sadece. Hattaki sert sesi ürkmeme sebep olsa da merakıma bir türlü engel olayı başaramıyordu.

"Başka bir yol bulamazsınız değil mi? Elinizdeki tek koz evlatlarımla, üzerime yürüyorsunuz." Tok sesi kulağıma acıyı fısıldadı. İnanmıyordu bile bana. Bense burada hâlâ diretiyordum.

"Kanıtlayabilirim." dedim zorlukla. Bu gerçekten canımı yakmıştı. Beklediğimden uzak, hiç tahmin bile etmediğim cevapları veriyordu. Bu hayâl ettiğim tüm kötü şeylerden daha çok acıtıyordu. Gece yavaş adımlarla gökyüzüne çökerken lafı uzatmamam gerektiğini farkettim. "Eğer istersen, görüşebiliriz."

"O zaman yarım saat içerisinde tek başına bu adreste ol. Eğer yalan söylüyorsan... Karşımda başka birisini görürsem son nefesini burada vereceksin." dedi ve hızla bir adres vermeye başladı. Cep telefonumu cebimden çıkartarak not etmeye başladım. Fazla mekanik ve acımasız sesi kulaklarımda hâlâ yankılanırken telefon çoktan suratıma kapanmıştı. Ne olursa olsun verdiği adrese giderek, bugün onunla yüzleşecektim. Belki fazla kötü, belki de fazla hayâlkırıklığı olacaktı benim için. Yine de tüm hayatımı onu merak ederek yaşamaktan daha iyi bir seçenekti. Adresi aceleyle yazdığım için tekrardan göz gezdirdim. Fazla uzaktı... Oraya yarım saatte gitmek mümkün değildi. Bu yüzden acele ederek yürümeye başladım. İki adım atmıştım ki, cep telefonum çalmaya başladı. Aybars arıyordu. İstemeden olsa da kalbim hızlandı. Kalabalık bir ortamda geçiştirmek mümkündü. Telefonu sessiz alarak veya reddederek bastırabiliyordunuz fakat tek başınızayken bu pek mümkün olmuyordu. Kafanız iyice karmaşıklaşıyor, kalbiniz istemsizce hızlı atıyordu. Bu duygular bana yabancıydı... Biri beni aradığında ya da birinin sesini duyduğumda asla heyecanlanmazdım. Kimseye bağlanamazdım ben, bu duygular benim gibi birisine göre değildi. Anneme bile sevgi duymuyorken, onun yokluğu beni öldürmezdi. Sırf bu yüzden Eylül bana 'Sevgi Yoksunu' lakabını takmıştı bir zamanlar. Sanırım bana en uygun lakap bu ya da bunun gibi şeylerdi. Yalnız, sıkıcı, sevgisiz... Kabul, Aybars aklımdan çıkmıyordu ama beni sadece üzerimde derin bir yara bırakan insanlar derinden etkilerdi. 

Telefon ısrarla çalarken, yaklaşık yüzüncü arayışını cevaplamak için tuşu kaydırdım. Onunla konuşursam herşey çözülmüş olurdu belki de.  "Alo." dedim özgüven yoksunu bir ses tonuyla.

"Mevsim, sakın o adrese gitme." Çok hızlı konuşmuştu ve nefes nefeseydi. Bir an duraksadım. O nereden biliyordu?

  "Sen nereden biliyorsun?" dedim sorgularcasına. Keşke telefonu açmasaydım diye geçirdim içimden. Kafamı karıştıracaği kesindi.  "Biliyorum işte. Bu seni ilgilendirmez. O adrese gitme. Herşeyi konuşmamız lazım. En azından..." Son dediğinden sonra duraksadı. Sadece kafamdaki soru işaretlerinin günyüzüne çıkmasına sebep oluyordu.

"En azından ne?" dedim kuşkuyla. Yolun ortasında durmuş öylece onunla konuşuyordum. Sanki kuracağı cümleler benim için fazla önemliydi. Kalbim hızlandı yine... Bu duygu bana bir o kadar yabancı gelse de, bir o kadar yakındı. 

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin