Karanlık Melek B39

204 19 0
                                        

Dediği cümleyle gözlerim şokla açılırken, ağladığı için yüzümdeki ifadeyi silerek ona yumuşak bir bakışla bakmaya devam ettim. O sırada gözüm arabanın dışında duran Yağız'a kaydığında bize bakmadığını, telefonla konuştuğunu fark ederek rahatladım. 

"Annem de bunu biliyor." Dedi ve daha çok ağlamaya başladı Eylül. Gözyaşları yanaklarından yağmur damlaları kadar hızlı süzülüyor, üzüntüsünü de aynı zamanda bana aşılıyordu. Ne yapacağımı bilmediğimden dolayı kucağından doğruldum ve kokusunu içime çeke çeke ona sarıldım. Az önce o bana sarılırken, şimdi ben ona sarılıyordum.

"Eylül, yapma." Geriye çekildiğinde ne kadar yorgun olduğunu ve göz atlarının morardığını görmek canımı bir kez daha acıttı. Renkli gözlere sahip olduğu için, ağladığında gözleri çok fazla kızarıyordu. Gözleri çoktan kırmızının açık bir tonunu almıştı bile. 

"Sonra... Çok kötü kavga ettik. Mevsim, ilk defa hayatım boyunca bu kadar ağır laflar duydum. Annemden duymak acıttı canımı aslında. 

Bana "Benim gibi mi olmak istiyorsun? Kullanılıp kenara mı atılmak istedin?" Dedi. Bende eşyalarımı alıp evden gittim. Dur demedi, aramadı da. Yaptığım hatanın bedelini ödüyorum." Dediğinde yaşadığına mı, yoksa şu an perişan olduğuna emin olduğum annesine mi üzülsem bilemedim.  Eylül ve annesi, annemle benden uzak olduğu için, diyecek söz bulmakta zorlanıyordum. İkisinin ilişkisi çok güzeldi, darbe alması gerçekten üzücüydü. Eylül'ün annesinden başka kimsesi yoktu. Sadece bir tane teyzesi vardı. Bu yüzden bu zamana kadar bir kere bile tartıştıklarını görmemiştim. Kocaman dünyada iki kişi kalmak birbirlerine tutunmalarını sağlamış olmalıydı. 

"Ee, herkes siz değil." 

İç sesimin yüzüme vurduğu gerçekler, sinirlerimi bir cümleyle alt üst etse de aldırmamaya çalıştım. Acaba annem beni merak ediyor muydu? Eylül'ün annesinin onu ne kadar merak ettiğinden emindim ama kendi anneme baktığımda hiçbir cevap bulamıyordum kendimi avutmak için.

"Tabii ki de merak etmiyor." Dedi gözlerini kısarak bana bakan Mevsim. Yüzündeki alaycı ifade, titrememe sebep oldu aniden. Mavi gözler, aynanın karşısından bana nefret ve alayla bakıyordu. Benden zıttı, pembe bir kazak giymiş ve makyaj yapmıştı. Elindeki ruju dudaklarına özenle sürerken bana sahte bir öpücük attı.

"Alışamadın mı yoksa bu halime? Sen de değişiyorsun oysaki." Sesindeki tınıya kadar bana yabancı olması, kendimden şüphelenmemi sağladı. İçimdeki ve aslında olduğum kişi birbirine tamamen zıttı. 

Kendimle her başbaşa kaldığım zaman, aşağılanmış hissediyordum. Kalbimdeki ve beynimdeki düşüncelerim bir sis bulutu gibi beni ele geçiriyor ve kendi içimde kaybolmamı sağlıyordu. Bu yüzden, her şeyi iki defa düşünüyordum. Olduğum ve olmamı söyleyen tarafımla.

"Seni arayacak. Anneni tanımıyor musun Eylül, o senden ayrı kalmaya dayanamaz." Gözlerine ulaşan anlık bir ışıltı tebessüm etmemi sağlarken, gözlerinden o ifade hızla silindi ve gözlerine hüzün çöktü. Korkuyordu, hayattaki en değer verdiği insan tarafından kırılmış olmak onu çok yıpratmıştı. Bu duruşundan bile belliydi. 

"Bir hafta oldu." Dedi nötr bir ses tonuyla. Gözleri boşluğa takıldı. Dudaklarını hafifçe aralayarak aynı noktaya bakmaya başladı. 

"Eylül?" Koluna dokunduğumda, hiç tepki vermemesi ile ona bakmaya devam ettim. Saniyeler hızla akıp giderken, gözlerini bir kez olsun kırpmamıştı. 

"Eylül iyi misin?" Tekrardan seslendim. Çoktan endişelenmeye başlamıştım. 

Bir anda kollarıma yığılmasıyla ne yapacağımı bilemeden Yağız'a doğru seslenmeye başladım. 

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin