Bölüm şarkısı: Oh Wonder: All We Do
**
"Ne?" dedim gözlerim dolmaya başlarken. "Neyden bahsediyorsun sen?" diye bağırdım ve ayağa kalktım.
"Bunun senin için bir önemi olamaz. Sakin ol. Onu tanımıyorsun bile." dediğinde bir şok dalgası daha bedenimi ele geçirdi. Onu tanımıyorsun bile... "İstersen çağırayım. Hem gözlerinle onu görmüş olursun." diyerek seslendiğinde kalbim tekledi. "Harun! Aybars ve Yağız'ı çağır."
Kalbim yerinden çıkacak derece sıcak bir şekilde atarken, tüm bunları idrak etmeye çalıştım. Demek ki buydu. En azından benden duy.
Daha bir dakika geçmeden adam yanında Aybars ve Yağız'la içeriye girdi. Çok farklı hissettim o an. Fazla yabancı. Simsiyahlar içerisindeydi. Siyah düz bir tişört ve bir kot. Bakışlsrı ruhsuz ve bir o o kadar melankoliydi. Yine o anlamını bilmediğim dövmesi kendini göstermekten çekinmiyordu. Gözlerim ondan önce Yağız'la buluştu. İfadesi okunuyordu. Korku... Endişe... Şaşkınlık... Yine ona döndüm hemen, bana bakmıyordu bile. Sadece salonda Yağız'la beraber dikiliyordu."İşte baş ve yardımcı oyuncularımız da geldi." diyerek keyifle gülümsedi. Bense düşüncelerimde kayboldum.
"Mevsim, sırf sana ve Doğu'ya ulaşmak için yıllarımı verdiğim adamımı harcamak üzereydim. Aybars Duran. Benim bir numaralı esas adamım. Yıllardır benimle birlikte. Oğlum, sırlarımın yarı ortağı. Sen anlatmak ister misin Aybars?" diye sorduğunda gözlerimden bir damla yaş çoktan akmıştı. Bu olamazdı. Olması mümkün değildi. Aybars, hayır anlamında kafasını iki yana salladı. Bu Aybars değildi. Tıpkı diğer adamlar gibi uzaktan kumandalı bir robottan ibaretti. Giyinişi bile farklıydı. Gamzeleri sanki yok olmuştu. Çukurları elli bile değildi. O kadar mekanik bakıyordu ki, sanki yaşayan bir ölüydü. Belki de gerçek Aybars Duran bu dedim kendi kendime. Yalanların perde arkasındaki gerçek insan.
"Doğu ve Aybars yakınlaştı. Arkadaş olarak. Sen de kardeşinin arkadaşını tanımak istedin ve izimi buldun. Onu tanımıyorsun. Hatta itiraf etmeliyim ki, Doğu'yu bekliyordum ama zor olan sen geldin." dediğinde ellerimi sinirle çoktan dagılmış olan saçlarımdan öfkeyle geçirdim.
"Hayır!" diye bağırdım. Bu da ardı arkası kesilmeyen yalanlardan biriydi. Doğu ve Aybars neredeyse hiç yakın değildi. Bir iki defa konuşmuşlardı sadece. Hem de Aybars, benimleydi.
"Kızım iyi misin?" dedi ve koltuktan kalkarak yanıma geldi. "Söyle! Ne oldu?" dedi herşeyden bihaber. Ağlarken Aybars'a baktım. Gözleri boşluğa kenetlenmişti. Korkmaya başlamama sebep oldu. Yağız ise sinirle elini saçlarından geçirerek kıpırdandı. Sanki beklediği tepkiyi veriyordum.
"Bırak beni!" diye bağırdım tutmuş olduğu elimi elinden hızla iterken. Gözbebekleri şaşkınlıkla büyümüş bana bakıyordu. İyi hissetmiyordum. Kullanılmıştım. Beni oyuncağı gibi görmüştü ve işi bitince çöpe fırlatmıştı.
"Lavabo nerede?" dedim hıçkırıklarımın arasından.
"İyi misin? Gidebilir misin?" dediğinde kafamı salladım. "Koridorda sondaki sağ kapı." dediğinde hızla odadan çıktım ve koridorda yürümeye başladım. Koridordaki adamlar bakışlarını üzerimden ayırmazken, arkamdan gelen adım seslerini hissettim. O olamazdı. Hemen kapıdan içeri girdim ve kapıyı kapatmak için yeltendim. O sırada bir kol öne atıldı ve beni ileri doğru savurarak, kapıyı kilitledi. Şaşkın ve ağlamaklı bir suratla ona bakarken, bana dogru yüreüyerek anahtarı kocaman banyoda en kenarda duran klozete attı ve sifonu çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Melek
FanfictionO karanlık bir melekti; Bense karanlığın ta kendisiydim. Mevsim- Hande Erçel Aybars- Tolga Sarıtaş Oğuzhan- Çağlar Ertuğrul Eylül- Burcu Özberk Murat- Emre Kınay Doğu- Alperen Duymaz Anne- Didem İnselel Ada- Afra Saraçoğlu Yağız- Onur Tuna Dr. Sima...