Karanlık Melek B4

487 36 14
                                    

Multimedya Mevsim.
Iyi okumalar.YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLIYORUM.  BÖLÜM ŞARKISI - "COUSIN MARNIE - CAIN" Dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim :* 

--

"Ne?"dediğimde gülmeye başladı.  "Sıkıntı yok Mevsim."dedi gülümseyerek.Ablasına öyle dememe alınmaması şaşırtıcıydı.

"Ben bilmiyordum.Afedersin."Kafamı önüme eğdim. 

Pot kırmak için doğmuşum ben resmen. 

"Hem...Ablam meraklı olmasaydı burada değildik belki de..."dedi ve gözü boşlukta bir yere takıldı. Gözleri yeşilin en acımasız rengindeydi.  "Nerede okuyorsun?"diye sordu.Konuyu değiştirmeye çalışıyordu.Umursamadım.  "Hastanenin ilerisindeki Anadolu Lisesi.Sen?"

  "Fen Lisesi diye bilsen yeter."demesiyle şaşırdığım suratımın 'O' şekli almasından belli olmuş olacak ki;

"Neden bu kadar şaşırdın? Yoksa tembel gibi mi duruyorum?"dediğinde hemen inkâr ettim.

"Hayır sadece şaşırdım.Tembel durmuyorsun." Bakışları alay yüklüydü ve çok güzel bir şekilde gülümsüyordu. Gamzelerine gördüğümde bende gülümsedim. Çok hoş gamzeleri vardı.

  "Evet...Her konuda antremanlıyımdır.Tembel olmak bana göre değil."dedi ve gülüşü suratına tamamıyla yayıldı..

  O sırada telefonum çalmaya başladı. Bu sefer ben ifadesizce telefon çalmıyormuş gibi davranmaya başladım. Arayan ya Eylül ya da Murat'tı. Nedense Murat olduğunu düşünen yanım daha ağır basıyordu. Bu yüzden telefonu açmamak ikimiz için de en iyisiydi. 

Aybars, garip bakışlarını bana yönelterek tek kaşını kaldırdı. Gözlerindeki şüphe kırıntıları endişelenmeme sebep olmuştu. Telefonu açmadığımda daha çok meraklanmaya başladığı gözlerinden okunuyordu. 

Telefon çalarken ikimiz de konuşmadık. O bana ben de ifadesizce karşımdaki ağaca bakıyordum. Bakışları o kadar rahatsız ediciydi ki açıklama yapma gereği hissediyordum adeta.  Sonunda telefon sustu ve ona doğru döndüm.Tam konuşacaktım ki yeniden çalmaya başladı (!)  "Şu telefonu açmayacak mısın artık? !"diye sinirlendiğini belli eden bir şekilde sesini yükseltti. Dengesiz davranışları fazla ürkütücüydü.  "Hayır.Önemli değil arayan kişi zaten."dedim yüzüm hiçbir ifadeyi barındırmazken. 

Telefon yaklaşık dördüncü kez çalmaya devam etti. Umursamadım çünkü eğer o telefonu açarsam iyi şeyler olmayacaktı.

"Kimin aradığında bakmadın bile."dediğinde bakışlarımız buluştu. Neden üstelediğini anlayamıyordum.  "Önemi yok.Saat kaç? "Sesim bıkkın çıkmıştı.Eve gidip o aptal adamı çekemek istemiyordum. 

Saat büyük olasılıkla akşam yediye doğru geliyordu.

"Yedi buçuk."  Çalan telefonu kapatmak için cebimden çıkarttığım an elimden kaptı.  Arayan kesin Murat'tı ve şimdi kesinlikle herşey gün yüzüne çıkacaktı. 

Telefonu elinden almak için çırpınmaya başladım. Yanımdaki salıncakta oturmasına rağmen uzun kolları ona yetişmemi engelledi ve sola dönüp telefonu açtı.  Evet... Şimdi kesinlikle herşeyi öğrenmek üzereydi.

  "Lütfen."dememle bana döndü.  Telefonu kulağındaydı fakat konuşmuyordu. Sadece karşı tarafın dediklerini dinlediği mimiklerinden belliydi. Gözlerimin içine bakarken Murat'ın ona neler dediğini tahmin edebiliyordum. Kesin ben sandığı için tehtid ediyordu. 

Yüzümü ellerimle kapattım.Ağlamak şu an yapmam gereken en son şey olmalıydı ama kendime engel olamıyordum.  Ses yoktu, konuşmuyordu. Hislerim birbirine karışmıştı. Korkuyu ve utancı bir arada hissediyordum. 

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin