Bugün karne aldık, tek kelimeyle berbat bir gündü.. Biraz moral olsun dedim ve yeni bölümü yazdım. Umarım beğenirsiniz. ;)
Gözkapaklarıma vuran güneşin yakıcı hissiyle gözlerimi zar zor araladım. Ankara'da ilkbahar olmasına rağmen fazla boy gösteren güneş beni şaşırtmıştı. Gözlerimi ovalayıp yatakta doğrulduğumda tam yanımda bana dönük uyuyan Aybars'ı gördüm. Yastığa sarılmış bir şekilde tıpkı küçük bir oğlan çocuğu gibi uyuyordu. Vişne rengi dolgun dudaklarını da hafifçe büzmüştü. İstemsizce sırıtmaya başladım. Tamamen ona doğru dönüp hafifçe eğildiğimde saçlarının kokusu burnuma çarptı. Yağmur sonrası toprak gibiydi, huzur verici ve sakin. Elimi yavaş yavaş saçlarında gezdirmeye başladığımda kaşlarını çattı ve anlayamadığım bir şekilde mırıldandı. Daha sonra tıpkı yavru bir köpek gibi hoşlandığını belli ederek dudaklarının yukarı doğru kırılmasını sağladı. İstemsiz bir şekilde bu tatlı haline gülümsüyordum. Ona tamamen zıt olacak şekilde tatlıydı.
"Sen de iyi alıştın."
Dediğinde bir anlık boşluğuma geldi ve geri kaçmaya çalışırken kendimi yerde buldum. "Sakar," Dedi Aybars ben yerde yatmış bir şekilde bacağımı tutarken. "Nasıl bu kadar saf olmayı-" Derken gözleri tuttuğum bacağıma kaydı ve hemen yataktan kalktı.
"Siktir iyi misin? Çok acıdı mı?" Cevap vermemi beklemeden endişeli bir şekilde beni kucakladı. Kolları arasında tekrar yatağa bırakıldığımda benim için endişelenmesi fazlasıyla hoşuma gitmişti.
"İyiyim sadece biraz sızladı." Dedim suratım buruşuk bir şekilde.
"Hemen açıp bakabiliriz. Zaten neredeyse iyilemi-"
"Hayır Aybars iyiyim, sakin ol lütfen." Dediğimde surat ifadem normale dönmüştü. Yavaşça kafasını sallayarak yatağa oturduğunda gözlerim tamamen çıplak olan göğsüne kaydı.
Boynundan itibaren neredeyse her yer mor ve kırmızı çürüklerle kaplıydı. Gözlerim adem elmasına odaklandığında tamamen mor oluşu şaşırmamı sağladı.
"Ne o? Sanat eserine mi bakıyorsun?" Dedi Aybars yarım ağız gülümserken. Gözlerim gülüşüne kaydığında içimdeki bütün buz kütlelerinin erdiğini zannettim fakat dediği lafa kızaran yanaklarım bu duygudan bir adım önde basmıştı.
"Of ne alaka?" Dedim ve sırtımı tamamen yatağın başlığına yasladım. Yeşilin en koyu tonu gözleri gözlerimde bir kaç dakika gezindikten sonra vücuduma kaydı. Isınan yanaklarım neredeyse patlayacaktı. Utançtan ölebilirdim.
"Çünkü benim sanat eserime bakmak hoşuma gidiyor. Belki sen de öyle hissediyorsundur diye dedim"
"Hoşuma gidiyor." Dediğim saniye Aybars dibimde bitti.
"İstersen hoşuna gidecek daha farklı şeyler yapabiliriz. Emin ol bunlar onun yanında bir hiç kalır."
Ondan uzaklaşmaya çalıştığımda iyice üzerime doğru gelmeye başladı. Büyük yatakta ondan uzaklaşmaya çalışıyor, aynı zamanda normalin dışında olan hareketlerine anlam vermeye çalışıyordum.
"Sen çok garipsin." Dedim kendime engel olamayarak. Daha sonra hemen gözlerimi başka bir yere çevirdim. Cevap vermedi.
"Sanki... Mutlu gibisin ve ben buna hiç alışık değilim." Ses tonuma yansıyan dürüstlük bedenimden aşağı sıcak bir elektrik akımı yolladı. Geçtiği yerde izini bırakan akım vücudumu ele geçirdiğinde Aybars'ın yeşil gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Melek
FanfictionO karanlık bir melekti; Bense karanlığın ta kendisiydim. Mevsim- Hande Erçel Aybars- Tolga Sarıtaş Oğuzhan- Çağlar Ertuğrul Eylül- Burcu Özberk Murat- Emre Kınay Doğu- Alperen Duymaz Anne- Didem İnselel Ada- Afra Saraçoğlu Yağız- Onur Tuna Dr. Sima...