Karanlık Melek B27

283 18 3
                                    

"Aşk, darmaduman karışmış bir adamdır" 

Gözlerim, şu an yeşilin en sert tonuna hakim olan merhametsiz gözlerle buluştuğunda çaresizce kafamı önüme eğdim. Sert ses tonu onunla tanışmadan önceki hayatımdan kareleri zihnimde canlandırırken gözlerim bana işkence edercesine buğulanmaya başladı.

"Ne yapacağını biliyorsun."

Nötrlüğü terketmiş, tok gürleyen ses tonu vücudumda bir alev topu etkisi yaratırken yatağa sırtı çıplak bir şekilde bana dönük oturdu. Her tarafı yara ve morluklarla kaplı sırtı, buğulanan gözlerimin son çıkış yolu oldu ve gözyaşlarım yanaklarımdan usulca süzüldü. Yavaş yavaş... Dudaklarım birbirine bastırılmış bir şekildeyken gözüm parlak çakıya kaydı. Üzerinde kurumuş kan izleri hakimiyetini sürüyorken, göz alıcı bir şekilde parlıyordu.  Gözlerimi çakıdan ayırarak sırtında yavaş yavaş gezdirmeye başladım. Kırmızıya olan fobim, gün geçtikçe azalmaya başlamışken gördüğüm manzara enkazın sözlük anlamıydı. Titreyen sağ elimi, çoktan oluşmaya başlamış midemdeki baskıya rağmen yavaşça bedeninde gezdirmeye başladım. Siyah pantolununun belinden, omuzlarına kadar yarayla doluydu sırtı. Ben bunun yarısına yıllarımı bahşetmiş, kanımla ruhumu sulamışken gerçekliğine şahit isteyen bu manzara başıma tarifsiz bir ağrı saplanmasına sebep oldu. Elim kabuk tutmuş yaralardan birinin üzerine değdiğinde sertliği midemdeki baskıyı tam olarak gün yüzüne çıkardı. Sırtı enkazdı, acıydı.  Hızla yataktan kalktım ve kapıya doğru karnımı tutarak koşmaya başladım. Elim kapı kulpuna geldiğinde kilitli olduğu gerçeğini hatırlamamla, suratım Aybars'ın yüzüne döner dönmez kusmaya başladım. Midem yanarken, hissettiğim saf acı ruhuma aitti. Dakikalarca kusarken, hissettiğim en baskın his de tezat olmayacak şekilde acıydı. İki haftadır kaçtığım Murat'ın üzerimdeki etkisi bilinçaltımı terk etmemiş, şimdi ise hissettiğim yaralı ruhumu ele geçiren acının eşantiyonu olarak önüme yeniden sunulmuştu. 

Midemdeki herşeyi kustuktan sonra, ağzımdaki iğrenç tatla beraber zamanla su kusmaya başladım. Mideme giren sert kramp başımı döndürmeye başlarken, bileğimdeki sert eli hissettim. Hemen çırpınarak eli itmeye çalışsam da elini çekmedi. Eli bileğime bir kelepçe kadar sıkı sarılmış, her seferinde yeni yaralar açarcasına ruhuma izlerini bırakmıştı. Şu an ise, en kötü izini ölüm kokan ellerinin merhametsizliği ile bırakıyordu.  Tam kafamı kaldıracakken, kapıya an hızıyla bir tekme atıldı. Ağzımdan bir hıçkırık çıkarken kusmayı bırakmış, midemdeki acıyı zapt etmeye çalışıyordum. Kapı şiddetle açılarak delercesine duvara çarptı. Ben daha ne olduğunu kavrama şansı yakalayamadan Oğuzhan yanındaki adamla beraber içeri girdi. 

Olduğundan daha da kararmış olan gözleri önce bende daha sonra da yerde saniyeler içerisinde gezindi. Sinirle kaşlarını çattı fakat derin bir nefes alarak vücuduma korkuyu aşılayan o cümleyi söyledi. 

"Aybars, Sedat'ın adamları evin etrafını sardı! Çatışma çıkacak!" 

Tek bir nefeste söylediği cümle gözlerimin yuvalarından çıkacak kadar büyümesine sebep olmuşken, korkuyla tuttuğumu fark etmediğim nefesimi serbest bıraktım. Sedat kimdi bilmiyor olsam da bu cümlenin tehlike kokuyor olması beynimde yüzlerce senaryolar kurmama çoktan yetmişti. 

Aybars, bu cümle üzerine tepkisizce önce Oğuzhan'a sonra  da bana kısa bir bakış attı. Yanındaki adama gözleriyle çık işareti verdiğinde, adam sorgulamadan odadan çıkarken Aybars düşünüyordu.

  "Mevsim'i asıl çıkartmamız lazım. Onu almak istiyorlar! Hepsi Murat yüzünden." Oğuzhan bunları telaşla söylerken, Aybars hiç ses çıkartmıyordu. Yine boş bakan gözleri bir noktaya sabitlenmiş en mekanik haliyle, nefes kesici bir şekilde bakıyordu.  Ben ise Murat kelimesini duyar duymaz, korkuyla dizlerimi kendime çekmiş bir pozisyonda kenarda oturuyordum. Murat yine birşeyler planlamış ve canımı acıtmaya çoktan karar vermişti. Başımdaki ve midemdeki ağrı vücuduma en ağır baskıyı yaparken konuşmadım. 

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin