"Mevsim! Hani benden kurtulmuştun?" duyduğum ses ile aniden arkama dönerken bir an küçük dilimi yutacağımı sandım korkudan.
Karşımda gülümseyerek duruyordu. Gözleri gözlerime kenetlenmişken beni baştan aşağı süzmesi kalbimin korkudan teklemesine sebep oldu. Korkuyordum.
Aniden arkamı döndüğümde Aybars'ı gördüm. Derin bir nefes alırken, sakin olmaya çalıştım. O beni kurtaracaktı. O buradaydı, beni korurdu.
"Hayır, seni kurtaramaz." Bir adım geriye adım attım. O da bir adım bana yaklaştı. Üzerindeki takım elbise yine onu "Adam" gibi gösteriyordu, asla olamayacağı kadar.
"Git buradan! Bana zarar veremezsin." dedim sesimin titrememesine özen göstererek. Yine de hiç olmadığı kadar titrek çıkmıştı sesim. Yüzündeki gülümsemenin ardında gizliydi korktuğumu ne kadar belli ettiğim.
"Başladığın yere dönüyorsun." Bana bir adım daha attı. Arkama yeniden baktığımda Aybars yine ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Müdahale etmesi gerekmez miydi?
"Gelme. Yaklaşma bana!" dedim çığlık atarcasına.
Etrafım korkudan dönmeye başlayalı çok olmuştu. Bana tüm yapabileceklerini sadece gözleriyle anlatan bu adam, canımı en çok yakabilecek kişiydi. Dünyada bana en çok zarar veren, fiziksel olarak iz bırakan ve kalbimdeki en büyük korkunun sahibi tam karşımda bana doğru yürüyordu.
"Şimdi, evimize gideceğiz kızım." dediği an Aybars'a odaklandı bakışlarım.
"Ne söylüyor?" dedim titrek çıkan sesimle. Ve o an parmak uçaklarıma kadar titrediğimi farkettim... Korku kısa bir süre sonra yeniden vücudumu ele geçirmişti. Beni terk ettiğini sandığım bu ucuz duygu, bir çocuğun ağlamasındaki dehşeti sunuyordu bana. Öyle yürek burkan bir tat bırakmıştı ki ağzımda, yalnızlık da bana kollarını yeniden açmıştı.
"Daha sonra... Evde kimse olmayacak çünkü hepsini gönderdim." Yutkunamaz hale gelirken gözyaşlarımı bu sefer gizledim. Ağlamayacaktım, en azından dışarıya karşı. Kısa bir sürede kendime bir gard yaratmıştım ve bir damla gözyaşı bu gardı asla yıkamazdı. Hem Aybars birazdan yanıma gelirdi. Bu şerefsizin haddinden de gelirdi. O beni korurdu.
"Kes sesini!" dedim en net sesimle. Öyle güçlü bağırmıştım ki, bir an durakladı.
"Bu oyun bittiğinde sesini kesen sen olacaksın!" Bir an neye uğradığımı şaşırdım.
İki bileğimi de duvara yapıştırmıştı. Nefrete bulanmış gözleri gözlerimi yakarken onu itmeye çalıştım. Aybars buradaydı. Şimdi gelecekti... Zorla direnirken onu gördüm. Mekanik bakan yeşil gözler asaletiyle gözlerimin içine odaklanmıştı.
Murat'ın arkasında sadece durmuş izliyor olması bedenimde ikinci bir şok dalgası yaratırken, artık dayanamadım ve bağırdım.
"Birşey yapsana! Aybars!" Boğazım yanarcasına bağırırken, Murat beni sürüklemeye başladı.
"Aybars!" diye haykırdım yeniden. Yerde sürünürken hala orada öylece duruyordu. Uzun ve güçlü vücudu bu aşağılık herifi tek hamleyle alt edebilecekken, sadece durması içimdeki bir yeri ateşe verdi.
Hiç olmadığı kadar yanıyordu canım. Beni korumamıştı. Sadece izliyordu... Ne kadar ucuz göründüğümü izliyordu. Asıl önemlisi ne kadar kırıldığımı izliyordu, ne kadar paramparça olduğumu...
"Aybars!" diye bağırdım son kez odadan sürüklenirken.
"Yardım et!" Ve yeşil gözler kapanan kapının ardında kaldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Melek
FanfictionO karanlık bir melekti; Bense karanlığın ta kendisiydim. Mevsim- Hande Erçel Aybars- Tolga Sarıtaş Oğuzhan- Çağlar Ertuğrul Eylül- Burcu Özberk Murat- Emre Kınay Doğu- Alperen Duymaz Anne- Didem İnselel Ada- Afra Saraçoğlu Yağız- Onur Tuna Dr. Sima...