Bölüm Şarkısı: Dream On Dreamer- Don't Lose Your Heart
Göz yaşlarından duvar ören kızların, delik deşik olmuş kalbi kan kokardı. Parçaları diğer organlara yayılan kalbin bütün kanı panzehiri olmayan bir zehir gibi yayılırken, duyguları da son nefesini o kanla beraber verirdi. Duvarları çatlayan kızların acısıydı tüm çıplaklığıyla çaresiz olan. O kalbi taşıyan ruh her şartta dimdik ayakta durmayı başarıyordu. Ne olursa olsun, duvarlarını tamir eden kızlar aslında içten içe kaybettikleri kalelerinin parçalarında boğuluyordu.
Sonuçta her deprem ardında bir enkaz bırakırdı.
İz bu enkazın ardında bıraktığı asla silinmeyen bir yaraya sahipti. Alp de onun kalbini paramparça etmişti.
Yine de beraber olmaları, her depremin ardında yıkılan evlerin tamir edilebileceğini gösteriyordu, eskisi gibi sağlam olmayacaklarını bilseler bile.
"O seni seviyor." Dedim ağzımda yüreğimi burkan bir tat varken. Midem fokurdamıştı bu cümleyi söylerken.
İz cevap vermedi.
"Gördüm," Dediğimde bakışlarını üzerime sabitledi. "Ben onu acı çekerken gördüm İz."
Kahvenin en koyu tonunun hakim olduğu gözleri, renkli gözlerime odaklandığında gözlerinin beyazında kırmızı ince damarlar gördüm. Öyle inceydi ki bu damarlar, içinden sanki siyah bir mürekkep akıyor gözünün şeklini veriyordu. Fazla karanlıktı... Fazla karanlık lakin fazla kırgın bakıyordu. Yaralarına sanki pansuman yapılmamış, kabuk tutmaya başladığı an yeniden soyulmuş kanı kanlı bir yaradan tekrar doğurmuştu.
Buğulanan gözlerinde biriken acı, kalbinin en derinindeki paramparça olan umuttan yoksundu. Pes etmemişti ama umutsuz bakıyordu. Çıktığı yorgun savaşın izleri, buğulanan gözlerinde birikmişti.
"Yetmez," Dedi gözlerini yere sabitlerken. Sanki bana bakmak onu suçlu hissettiriyordu. Sanki bana baktığında bazı şeylerle yüzleştiğini hissediyordu. "Bazı şeyler tek başına yetmiyor."
"Ona yardım et. O çaba sarf ediyor. İki aydır gözlerindeki ışıltıyı görüyorum."
"Biliyorum, ben onu hala seviyorum. Sadece yoruldum." Dediğinde ona doğru zor da olsa hareket ettim ve kollarımı sıkıca boynuna doladım. Güven verici fakat sert, zarif ama güçlü kokusu burnuma dolduğunda rahat bir şekilde nefes alarak iyice ona doğru sokuldum. Ona sarılmak iyi hissetmemi sağlıyordu. Ona sarılmak, hiç sahip olmadığım bir ablaya sarılmak gibiydi. Annemden bir parça taşıyan ablama...
Suskun bir annenin kanlı rahminden çıkan bir ruh ile, çığlık atan bir annenin kanlı rahminden çıkan iki kız çocuğu ruhlarının ucundaki iple birbirine bağlanabilirdi. Kalbinin tam üzerinden geçen iple dostlukların tam bu noktada kardeşliğe dönüştürmeleri onların aslında tek bir ruhun eseri olduğunun kanıtıydı. İki insan birbirine sarıldığında birbirlerinin kalp atışlarını hissederlerdi. Ve sadece kız kardeşlerin kalp atışları aynı atardı. İz ve benimki gibi.
"Ben her zaman burdayım," Dedim kısık bir ses tonuyla. "Senin için her zaman var olacağım."
Bana daha sıkı sarılarak sırtımı okşadı. Söylemese de onaylıyor, benim gibi hissettiğini dile getiriyordu.
"Her zaman." Diye mırıldandı.
"Her zaman." Onayladım.
Tam o sırada kapının gıcırtılı sesi kulaklarımı doldurarak, acıklı bir vaveylayı serbest bıraktı. İz ve ben hala birbirimize sarılırken, gelen kişiyi pek de umursadığımız söylenemezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Melek
FanfictionO karanlık bir melekti; Bense karanlığın ta kendisiydim. Mevsim- Hande Erçel Aybars- Tolga Sarıtaş Oğuzhan- Çağlar Ertuğrul Eylül- Burcu Özberk Murat- Emre Kınay Doğu- Alperen Duymaz Anne- Didem İnselel Ada- Afra Saraçoğlu Yağız- Onur Tuna Dr. Sima...