Gözlerim yanarken o kokuyu hissetmem hayalin gerçeğe mucizevi dönüşüydü. Konuşmak istedim, sırtımı ona dönmek yerine gözlerinin içine gülümsemek ve yeşillerine doya doya bakmak... Varlığına sevinmek istedim, huzuruna sonsuza kadar sığınmak istedim. Bir an anın bozulacağını hayal etmemle bu isteklerin hepsi teker teker toz bulutu olarak havaya karıştı. Önemli olan ona gülümsemem değildi. Önemli olan onun şu an burada olup, gülümseme sebebim olmasıydı. Sırf bu yüzden anı değerlendirerek gözlerimi sıkıca kapatarak herşeyi kafamdan attım ve belime sarılı olan ellerini tutup gözlerimi kapattım. İki dakika bile geçmeden huzur dolu bir uyku bana çoktan kucak açmıştı...
--
Birdenbire nedensizce gözlerim açıldı. Etrafıma bakınarak gülümsedim ve istemeyerek de olsa kollarını benden ayırıp yatakta yavaşça doğruldum. Tahminen saat gece dört buçuk sularıydı, oda göz gözü görmeyecek kadar karanlık olmadığından muhteşem ötesi güzellikte olan yüzünü görebiliyordum. Saçlarından, kapalı gözlerine doğru yol izleyen güzel yüzünde burnu çok güzeldi. Hafif çıkmış kirli sakalı onu daha olgun gösterse de yüzüne uyum sağlamıştı. İstemsizce gülümserken yüzünü hafızama kazırcasına inceliyordum. Bu sırada hala üzerime rahat birşeyler giymediğimi farkettim. Uyduğundan dolayı dolaba yaklaşırken o burada olmasaydı bu odada nefes alamayacağımı anladım. Varlığı bazen tedirgin etse de huzur veriyor, güvende hissettiriyordu. Sanırım bu yüzden böyle hissediyordum... Farklıydı, farklı ve hissedilesi...
Uyku sersemliğinin verdiği yorgunlukla hafif sendelensem de kendimi toparladım ve dolabın içerisinden bulduğum tahminen tayt olan şeyi giyinmek için pantolonumun düğmesini açtım. Yavaşça pantolonumu çıkarttım ve katlayarak kenara koydum. O sırada bir ses duymamla boğazıma korkunun belirtisi olan bir yumru oturdu. Bana doğru yaklaşan bir şey gördüğümde tam çığlık atacaktım ki, bir el ağzımı kapattı ve beni susturdu. Detayla baktığımda bir çift yeşil gözle karşılamak düşüneceğim en son şeydi... Bakışları gözlerime odaklanmışken, korkuyla ona bakıyordum. Bir dakika bakıştıktan sonra, elini ağzımdan çekerek belime yerleştirdi. Tenim ürperirken, derin bir nefes alarak gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Altımda sadece iç çamaşırım, üzerinde ise siyah V yaka ince kazağım vardı. Ellerini yavaşça belimden basenlerime indirmeye başladığında kafamı önüme eğdim. Aybars'a karşı koyamadığım gibi bana tenimi yakacak kadar yakın olmasını istediğimden emin değildim. Bu yüzden sadece kafamı önüme eğerek, bekledim. Ne yapacağını, ne yaptığını ve neden yaptığını...
"Mevsim." dedi ürpertici derecede nötr sesiyle. Kalp atışlarım hızlanırken cevap veremedim. "Yüzüme bak Mevsim." Alev dalgası vücudumu esir alırken, ona kapılmıştım. Gerçek aylardır bana yüzünü gösterse de ben ona sırtımı dönmüş, inanmak istememiştim lâkin gerçek buydu Aybars Duran bir mıknatıs gibi beni çekiyordu.
"Ya-yapamam." Titreyen sesim basenlerime temas eden yumuşak ellerini üzerimden çekmesine sebep oldu ve o an kafamı kaldırdım. İkimiz de yeniden birbirimize bakarken, gözbebekleri oldukça genişlemişti. Bana bakarak bir adım geriledi. Daha sonra bana tamamen sırtını dönerek yatağın ucuna yine sırtı dönük bir şekilde oturdu. Titreyen ellerimle tayt olduğunu tahmin ettiğim şeyi giyinmeye çalıştım. Oda yeterince karanlıktı ve Aybars bir metre ilerideki yatağın ucunda oturuyordu. Her an bana dönecek düşüncesi tedirginliğimi artırırken, giyindiğim şeyin bir boxer olduğunu farkettim. Hala resmen yarıçıplaktım. Dolabı yeniden karıştırdım ve giyecek birşey bulamayarak çaresizce yatağa doğru yürümeye başladım. Hâla yatağın ucunda oturuyordu. Bu sefer ellerini başının arasına almıştı. Sessizce yatağa oturdum ve sırtını seyretmeye başladım. Siyah salaş bir kazak giymişti, saçlarının uzamış olduğu detayı ilgimi çekerken konuşmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Melek
FanfictionO karanlık bir melekti; Bense karanlığın ta kendisiydim. Mevsim- Hande Erçel Aybars- Tolga Sarıtaş Oğuzhan- Çağlar Ertuğrul Eylül- Burcu Özberk Murat- Emre Kınay Doğu- Alperen Duymaz Anne- Didem İnselel Ada- Afra Saraçoğlu Yağız- Onur Tuna Dr. Sima...