Karanlık Melek B45

265 18 8
                                        

ölüm Şarkısı: Our Last Night- Sunrise

Cehennemin en derinlerinde olduğumu hissediyorum, Biliyorum unutuldum. Yüzümde güller açarken, Kahkahalarımda boğuldum.

Nefes alamıyormuş gibi hissediyorum, Sanki dünyanın bütün yükü omuzlarımda,

Taşıyamıyorum, yerin dibine giriyorum. Biliyorum ben bu enkazda boğuldum.

Yalnızlık derler, Kirlenmiş beyaz bir elbise gibi, Üzerindeki lekeler, Ölümün resmi gibi.

"Ne oldu Mevsim? Peşini bırakırlar mı sandın? Nasıl bir belaya bulaştığın hakkında hiçbir fikrin yok! Sen daha çocuksun!" Dediğinde olduğum yerde kıpırdayamıyordum. Kırmızı renk odada bir sandalyeye bağlanmışken, gözlerindeki ateş kalp atışlarımın korkuyla hızlanmasını sağladı. Ellerim ve ayaklarım gibi ağzım da sımsıkı bağlanmıştı. Bir santim de olsa hareket edemeyecek haldeydim. Yine de yüzüme sahip olduğum ruh halinin tam tersi bir ifade yerleştirmiştim yüzüme. Onun aksine ifadesiz bakıyordum, yüzümde korku ve acıya dahir tek bir iz bile yoktu. Ben güçlü durmaya çalışıp, ona böyle baktıkça daha da çok sinirlendiğini görmemek imkansızdı.

"Salaksın. Hayatının hatasını yaptın." Etrafımda dolaşmaya başladığında bir eli yavaşça saçlarım arasında gezinmeye başladı. Nasırlı sert elleri uzun saçlarımda yavaşça dolaştı bir kaç saniye. Belli etmediğim, yine de içimde hızlı nefes alan korkuyla gözlerimi kapattığımda, aniden saçımı sert bir şekilde çekerek kafamı geriye doğru yasladı. Tepki vermeye çalışırken, olduğum yerde çaresiz bir şekilde çırpınıyordum. Oldukça soğuk olan odada titrerken, kıpırdayamıyor olmak hiç yok edemediğim korkuyu besliyordu. "Canın acırken bağıramamak zor değil mi? Elin kolun bağlı bir şekilde, savunmasız kalmak korkutucu olmalı," Dedi alaycı bir tavırla. Yumduğum gözlerimi yavaşça açtığımda yüzünün yüzümün tam karşısında olduğunu görerek istemsiz bir şekilde inledim. Bağlı olan ağzımdan çıkan boğuk ses gülümsemesini sağladı. "Korkma... Sonuçta burada baba kız baş başayız. Aslında ben senin yerinde olsam korkardım." Dedi keyifli bir ses tonuyla. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

Cebinden bir çakmak çıkartarak önüme doğru salladı.

"Bu ne biliyor musun?" Sesindeki alaycı ton ve yüzündeki iğrenç gülümseme midemin kasılmasına sebep oldu.

"Çakmak dimi Mevsim? Neymiş çak-mak. Hadi beraber söyleyelim, çak-mak! Peki bu ne işe yarar?" Elini kulağına koyarak sanki duymak istermiş gibi bana uzandı.

"Duyamadım biraz daha sesli söyle... Yok, yalnış biliyorsun bu ışık yaymak için değil."

Çakmağı yakıp yavaş yavaş tenime doğru yaklaştırmaya başladığında kafamı hızlı bir şekilde iki yana sallayarak korkuyla ses çıkartmaya çalıştım. Gülümseyerek bana yaklaşırken, boşta kalan eliyla saçımın bir tutamını işaret parmağına doladı burnuna götürerek kokladı.

"Saçların güzel kokuyor. Bunun ne olduğunu saçlarında deneyip test etmek ister misin? Hem o zaman daha iyi öğrenmiş olursun." Dedi ve yanan çakmağı saçıma yaklaştırmaya başladı. Ateşin sıcaklığını hissettiğimde korkuyla, olduğum yerde sallanmaya çalıştım. Korkuyla inlerken, gözlerim çoktan dolmuştu. "Aaa hayır! Ağlayacak mısın yoksa? Küçük Mevsim korkmuş mu? Uf mu olmuş Mevsim." Ateşin sıcaklığı yanağımı yakarken, kafamı diğer yöne doğru çevirmeye çalışıyordum. Ateşin sıcaklığı korkumu besliyordu. Gülümseyerek çakmağı saçımın bir tutamıyla buluşturduğunda, bir kez daha olduğum yerde tepinerek engel olmaya çalıştım. Murat gülümserken, saçımın bir tutamı kıvılcım almaya başladı. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürken, sıcaklık karşısında eriyeceğimi hissettim.

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin