Karanlık Melek B6

397 27 6
                                    

Gözlerimi açtığımda yanımda Oğuzhan vardı.Kimi bekliyordum ki... 

"Oğuzhan..."

"Buradayım."dedi ifadesizce ve uzandığım revirde elimi tuttu. Okşamaya başladı. 

Ciddi bir insan değildi. O genelde komik ve anı yaşayan tiplerden olmakla beraber bize hergün ağlayan insanlardan nefret ettiğini söylerdi  fakat şuanki bana olan bakışı beni şaşırtıyordu.

  "İyi misin? Bir yerin acıyor mu?"dedi gözlerimin içine bakarak. Hala elimi tutuyor ve okşuyordu. Birinin yanımda olması garip ve güzel bir histi, o an anlamıştım. Yanındaki kişi sana değer verdiği için başında bekliyordu. 

Neredeyse hiç yaşamazdım bu durumu.  "Başım..."dedim zonklayan başıma elimi uzatarak. Üzerindeki bandajı hissettim. Fazla ağrıyordu.  "Pansuman yapıldı. Geçecektir. Buradayım. Yanında."dedi zoraki bir gülümsemeyle. Tane tane konuşuyordu. Gülümsedim istemeden bu haline. Benim için mi endişelenmişti? 

Daha sonra bir anda bir sessizlik  odaya çöktü. Dalgın ve boş gözlerle önüne baktı. Siyah şekilli saçları hafif dağılmış ve bordo polarınında bir omzu düşmüştü. Polarının içerisinde okul pantolonunun dışına çıkarttığı gömleği ve gevşetilmiş kravatı vardı. Her zamanki gibiydi. Fazla rahat ve sevimli. 

Neyi bu kadar düşündüğünü merak ettim istemsizce. Umursamayarak sordum.

  "Ne düşünüyorsun?" Bakışları beni bulduğunda gözbebekleri büyüdü. Birilerinin bana değer vermesi oldukça güzel bir histi.

"B-ben... Bilmem. Olaylar şaşırttı beni sadece."dedi mahçupça. Onun bu hallerini seviyordum. İçten ve doğaldı. Diğer erkekler gibi saçma sapan hareketler yapmazdı, yapamazdı. Olduğu gibiydi.

"Dayak yemeyi göze alabileceğini düşünmedin."diyerek acı bir şekilde gülümsedim.

  "Kendini küçümsemekten artık vazgeç. Sende normal bir gençsin."demesiyle üzerime baktım konuyu değiştirmek istercesine.  Kendi okul formam yoktu.  "Giysilerim nerede?"diye endişeyle sordum.

  "Kan içerisindeydi. Revirdeki görevli aldığın darbelere bakmakta zorluk çekti. Şu an hastanenin acilindeyiz fark ettin mi bilmiyorum ama?"İşte o an içimi bir endişe kapladı.

  Aybars' ın ablası beni görseydi işler kötü olacaktı.

"Doktor nerede?"dedim yerimden kalkmak için doğrulurken...

"Neler oluyor?"dedi merakla ve devam etti.

  "Sakin ol ve kıpırdama! Mevsim!"demesiyle beraber sol gözümden bir damla yaş aktı. Sinirlerim alt üst olmuştu aniden. O kadını görmek istemiyordum. 

Birisi daha öğrenirse bunu kaldıramazdım. Oğuzhan olsa bile... Yoksa o da mı biliyordu sırtımdaki yaraları? Umarım söylememiştir diye geçirdim içimden. 

Sedyede tekrardan normal bir şekilde durmaya başladığımda dalgın gözlerle tekrar konuştu. Bu iş garip bir hal alıyordu:

  "Herşeyi biliyorum..."dedigi an ellerimle yüzümü kapattım. Çocukluktan beri utamdığında yaptığım bir hareketti bu. Korkuyordum, beni güçsüz görecekti, bana acıyacaktı.

"Nasıl? Ne-neyi biliyorsun Oğuzhan?!"dedim bağırarak. Anlaşmazlıktan gelmeye çalıştım ama işe yaramıyordu. 

"Üzerini değiştirirlerken gördüm. Bakmak istemezdim ama yanındaki tek kişi ben olduğum için... Hemşireler sordu." 

Kafasını önüne eğerek utançla elleriyle oynamaya başladı. Resmen rezil olmuştum.

  "Birşey sormayacağım. Kimsenin de haberi olmayacak. Sen isteyene kadar, bana anlatmanın bekleyeceğim."Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Dalgınlığının sebebi buydu.

Karanlık MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin