Soğuk.....o kelime geçtiğinde bile insanın vücudunda istemeden bi titreme oluşturur. İnsanın daha karamsar düşünmesini sağlar.Bende ise durum tamamen farklı . Nedenini bilmiyorum ama sanki bu sözcük bende sıcağa göre daha ılımlı geliyor.
Üstümdeki ince pikeyi kaldırdım.Kendimi düne kıyasla daha iyi hissediyordum.Ama hissetmemem gerekmiyormuydu. Sonuçta babam beni bu adamla zorla evlendirmemişmiydi. Ve o adam dün beni aşağılamıştı.Belkide ona fazla iyi davranıyorumdur.Daha mesafeli davranmam gerektiğini kendime not ettikten sonra sıcak yatağımdan ayrıldım.
Nede olsa bugün yapıcak bi dünya iş vardı.Imzalanıcak birsürü dergi,sözleşme.....
Aynanın karşısına geçtim. İçimdeki enerjiye zıt bi şekilde yüzümden uykusuzluk akıyodu.Silkilenip kendime geldim. Yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın kapaklarını açtım.Bunu daha sportif olmayı düşünüyodum. O yüzdende elim direk beyaz gömlegıme gitti. Onun altımada buz rengi pantalonumu giydim. Saçlarımada sekil verip saldım.Sonrada hafif bi makyaj yaptım.
Çantamıda alıp aşağı indim. Adrien tekli koltuğa oturmuş gazete okuyordu.Beni gelmemi umursamadı bile.Tamam... bende o yokmuş gibi davranırım o zaman.
Çantamı koltuga koydum ve oturdum
Ona bakmamaya çalışıyodum.Ama o yeşik gözlerini üstümde hissedebiliyordum. Bogazımı temizledim ve ona döndüm . Tahmin ettiğim gibi yeşil gözlerini bana dikmiş beni izliyordu."Bugün babam buraya gelicek o yüzden işe gitmiyicez."
Hafifce başımı salladım. Yeşil gözlerini benden çekip gazetesini okumaya devam etti.Bu kadardı işte benle konuşması burda bitiyordu. Önemli şeyleri söyledikten sonra ben yokmuşum gibi devam ediyordu.Bu ne kadar canımi sıksada ağazımi açıp bisey söylemiyordum. Ama aslında söylememeliydim zaten.Sonuçta beni aşağılamıştı.Benimde ona soğuk davranmam gerekiyordu.
Bi süre sonra kapı çaldı.Ayağa kalktım ama sonra hizmetlinin açıcağını hatırladım ve geri oturdum.
"Hoşgeldiniz bay gabriel"
Adrien kafasını gazetesinden kaldırdı. Sonrada katlayıp geri koydu. Ayağa kalktığında onunla birlikte bende kalktım.Bay gabriel içeri girdiğinde adrien nın yüzünde içten bi gülümseme oldu. Babasına olan düşkünlügünü biliyodum.Ama canlı olarak hiç görmemiştim.Babasına sarıldı sonrada sırtını sıvazladı.Onu masaya yönlendirdiğinde masanın üzerindeki yemekleri fark ettim. Ne zaman yapmışlardıki..
Bay gabriel masanın başındaki sandalyesine oturduktan sonra adrien onun solundaki sandalyeye oturdu.Bende hemen karşısına oturdum.
Tabaklarda konduktan sonra bay gabriel adrien' na döndü
"İşler gayet yolunda gidiyormuş adrien.... Ama şu geçen bizimle ortak olan kurtzberg'lerin oğluyla sorun yaşamışsın"
Adrien'na döndüğümde sanki rahatsız olmuş gibi bakışlarınü bana çevirdi sonrada babasına baktı.
"İşini ciddiye almayanlarla çalışmadığımı biliyosun baba.Onların oğuları umursamazın teki hisselerin yarısını onlara veremezdim."
Bay gabriel kafasını salladı.Sonrada bakışlarını bana çevirdi.
"Marinette... şirkete alışabildinmi."
Gülümseyerek kafamı salladım.Sonrada bakışlarını adrien' na çevirdi.
"Adrien da ilk başladığı zamanlarda çok fazla ortamdaki insanlara ısınamamıştı. Ama tabi sonra eri....."
Sanki söylememesi gereken bişey söylemiş gibi hemen boğazıni temizledi.
"Sonradan alıştı tabi. "
Adrien sinirlice nefes alıp verdi sonrada yemeğine geri döndü.Ne olmuştuki şimdi. Hadi ama karısı olarak benimde bişeyler bilmem gerekmiyormu.
Yemekler bittikten sonra tatlılarımızıda yedik sonrada salona oturmaya geçtik.
"Bugün maç yokmuydu adrien"
Şaşrarak baktım.Adrien maçmı izliyodu.Sanki o insan değil tabiki maç izler.
Adrien nın yüzünde bi sırıtma oldu sonrada televizyonu açıp bi maç kanalında durdu. 3 saat sonra maç başlıyıcaktı.Aklıma bi fikir geldi ama
"Adrien"
İkisininde bakışları bana döndü. İlk başta korksamda sonra devam ettim
" Kurtzberg ailesiyle aranın iyi olmadığını söylemiştin. Onları bu akşam evimize davet etsek. Belkide aranızdaki buzları eritirsiniz."
"Aslında marinette haklı adrien hem oğulları senin yaşında anlaşabilirsiniz.Biliyosun onların ortaklıkları bizim için önemli"
Kendimle gurur duyarak gülümsedim en azından işe yara bişey yapmıştım.Ayrıca bay gabriel lın fikrime ortak olması ayrıca hoşuma gitmişti.Adrien başta bu fikirden rahatsız olsada sonrada kabul etti. Aslında simdi farkettimde soyadları bana ne kadarda tanıdık gelmişti.
Adrien telefonla kurtzberg ailesini çağırmıştı. Telefondaki ailede teklifi kabul edince evdekiler hazırlık yapmaya başladılar.
Zaten bi saat sonrada kapı çalmıştı. İstemeden olsada heyecanlanmıştım.Ve adrien nın sevmediği çocuğu merak ediyordum.
Kapıyı açtılar bende kolidirda beklemeye başladım. Kapı açıldı ve turuncu saçlı bi adam girdi.Ardındanda arkasından kırmızı saçlı mavi gözlü çocuk vardı. Bu sanırım kurtzberg lerin umursamaz çocukları olmalıydı. Gayet yakışıklı bi çocuktu ama adrien kadar değildi.Bay gabriel adamım elini sıktı ve içeri davet etti. Adrien ben ve çocuk kalmıştık.Adrien çocugun elini sıktı ama hiçte istiyerek sıkmıyordu. Sanki çocuğun kolunu kopartmak istiyorumuş gibi.
Çocuk yinede umursamadan gülümsüyordu ciddende tuaftı. Sonradan çocuk bana bakınca önce kaşlarını çattı sonrada yüzümü incelemeye başladı.Ardından gülümseyip elini uzattı.
"Merhaba ben nathaniel.Tanıştığımıza memnun oldum...."
"Marinette... adım marinette"
Gülümsemesi yavaşça soldu şaşkınca bana bakmaya başladı.Adrien.da bunu farkedicek olduki
"İçeri geçmezmisin nathaniel."
Çocuk hafifçe gülümsedi. Sonrada iceri geçti.Neden bana öyle bakmıştıki.
Gözlerim adrien kilerle birleşti. Oda beni izliyordu. Yanaklarım yanmaya başladı neden beni izliyorduki. Bakısları dudaklarıma kayınca yüzüm yanmaya başladı. Beni öpücekmiydi!
yavaşça bana yakaşmaya başladı. O her adım attığında kalbim olduğundan daha hızlı atmaya başlıyordu.Tam önümde durdu.Ben ona şaşkınca bakarken yüzüme doğru yaklaştı. Nefes almam zorlasmaya başladı. Elini yanagıma deydirdi . Sanki dokundugu yerlerde kıvılcım çıkıyordu.
Eliyle dudağımın kenarını silince saşkınca ona baktım.
"Bidakine dikkatli ye dudaklarının kenarları puding olmuş"
Birden vücudum deli gibi kavrulmaya başladı.LANET OLSUN REZIL OLMUŞTUM
Yüzümün halini görünce hafifçe gülümsedi. Onun gülümsedigini görünce kendime engel olamadım ve bende gülümsedim.
Gülümsemele birlikte bakışları dudaklarıma kaydı.
"Benim dışımdaki kimseye böyle gülümseme tamammı"
Şaşkınca ona baktım. Söyledigi şey afalamama sebep olmuştu.Başta bana kötü davranıyor. Ama sonra hiçbişey olmamış gibi devam ediyordu. Belkide bende artık onun yaptığı kötü davranışlara kulak asmamalıydım yada kendimi ezdirmemeliydim."O zaman sende beni gülümseticek daha çok şey yap. Ben yokmuşum gibi davranma."
Kaşları hafifçe çatıldı
"Sen yokmuşsun gibi davranmıyorum. Sadece senin bu evde olduğuna alışamadım"
Gülümsedim. Sonrada ona son bi kez bakıp oturma odasına geçtim. Aklımi karıştırıyodu. Yaptığı hareketler birbirine.uymuyordu ama en ufak bi hareketi anlam veremediğim bi sekilde kalbimim daha hızlı atmasına ve vücudumum ısınmasını sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mrs Agreste
Fanfiction"Dediğim gibi yakar ," yemyeşil gözleri gözlerimin içine bakıyordu ."Ama önemli olan kimin yaktığı veya ne denli yaktığı değildir.Kimin seni tekrar iyileştirip gülümsettiğidir..."