Bölüm 33

1.5K 120 51
                                    

Merhaba arkadaşlar ✋ öncelikle birkaç şey söylemek istiyorum. Lise'nin artık sıkmaya başladığı ile ilgili birkaç mesaj aldım. Bunun yanında da devam etmesi gerektiği ile ilgili. Söyle söyleyeyim ki yaklaşık üç-dort bölüm sonra artık SIKILMAMANIZ için final yapacağız. Basit bir final olmasını istemediğim için birkaç travmatik olaylar olacak. Beni desteklediğiniz için teşekkürler. Lütfen herkes üzerine alınmasın. Burada gerçekten çok tatliş okuyucularla tanıştım.💜
Bu arada sıkılanlar şimdiye kadar okumasaydınız! Sizi zorla burada tutan yok!!!!!

#############################

Jun-myeon her akşam beni arıyordu ve sürekli konuşuyorduk. Hatta bu haftasonu ev iznine çıkamasam bile beni birkaç saatliğine alacağını ve Kyungsoo ile buluşacağımızı söylemişti. Ona ya da kyungsoo'ya doğum günümü bilmedikleri için bir şey söylememiştim. Onlar sorana kadar söylemeyecektim.

**
Haftasonu kot bir elbise giymiş ve hemen beni yurdun girişinde bekleyen Kris'in yanına koşmuştum. Jun-myeon gelmeden önce onunla biraz vakit geçirmek istemiştim.

Elleri kot pantolonunun cebinde ve başını,spor ayakkabılarına dikmiş, sağa sola yürüyen Kris'i görünce yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirmiştim.

Koşarak ona sarıldığımda önce şaşırsada, birkaç saniye sonra uzun kollarını bana sarmıştı. Onun yanında küçücük kalıyordum ve bana sarıldığında görünmez hale geliyordum.

Onun ince beline sardığım kollarımı ayırmadan başımı geriye atmış ve benden uzun olana bakmıştım sırıtıp.

"Çok beklettim mi?" dediğimde bana aynı şekilde gülümsemiş ve
"Hemde çok. Ağaç oldum." demişti.

Ondan kollarımı ayırıp, ona kızıyor gibi kaşlarımı çatmaya çalışsamda başarılı olamamıştım.

"Aissh! Her gün beklerim deseydin ya."

Ellerimi tutup öptü ve bu kalbimdeki karıncaların ellerime hücum etmesini sağladı.

"Ağaç olmaktan şikayet etmedim."

Ellerimi ondan ayırıp ayak uçlarımda kalktım ve onun uzun başına uzanarak yumuşak saçları arasındaki başını okşadım.

Yüzündeki gülümsemesi daha da artarken, bu halinden memnun görünüyordu.

"Bugün kendine dikkat et." diyip bana gülümsediğinde ona cidden acımıştım. Az sonra başına geleceklerden kesinlikle habersizdi.
Jun-myeon'la iyi bir başlangıç yapmaları için Kris'in de bizimle geleceğini söylemiştim.

"Tamam."

***
Jun-myeon arabayı kullanırken, Kris somurtkan bir biçimde onun yanında oturuyordu. Arka koltukta da ben ve Kyungsoo, Kris'in bu haline alttan alttan gülüyorduk.

"Ee Kris? Anlat bakalım biraz." Jun-myeon sonunda bir sohbet başlattığında Kris elleriyle oynamaya başlamıştı.

"Neyi anlatayım?"

Jun-myeon birkaç saniyede başını yoldan ayırıp, yanındaki tuhaf davranan adama baktı.

"Kendini anlat. Kardeşimi anlat."

Kris yutkundu. Gergindi. Daha sonra bana kızacağını biliyordum. Jun-myeon'u görür görmez Kris'in kolundan tutup çekiştirerek, o ne olduğunu anlayamadan arabaya bindirmiş ve kapıyı hızlı bir şekilde kapatmıştım.

"Aynı sınıftayız yoo jung ile."

"Başka?" dedi jun-myeon

"Başka bir şey yok."

LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin