K.M | 7.BÖLÜM

20.5K 822 143
                                    

"Dudağıma adın mühür."


Anne Marie - Heavy

Odama geçip akşam için kıyafet bakmaya başladım. Güzel olmam gerekiyordu!

Dolabımdan siyah balıkçı yaka, baldırlarıma kadar gelen bir kazak çıkartıp üzerime geçirdim. Elbise niyetine giyecektim bu kazağı. Bileklerimin biraz üstünde kalan, nude rengi, stiletto botlarımı giydim ve aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı su dalgası yapıp, gözlerim ağırlıklı bir makyaj yaptım. Havalar artık serinlediği için üzerime deri ceketimi giyindim ve Balenciaga markalı çantamı alıp, içine gerekli eşyalarımı koydum. Para, ev kartı ve parfümden ibaretti bu eşyalar, zaten çanta küçüktü.

 Para, ev kartı ve parfümden ibaretti bu eşyalar, zaten çanta küçüktü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(GİYİNDİĞİ)

Boy aynasının karşısına geçip görüntüme baktım. Bence gideceğimiz yer için gayet uyumlu olmuştum.
Halka küpelerimi taktıktan ve yüzüklerimi taktıktan sonra tekrar görüntüme baktım. Güzel olmuştum he!
Birkaç dakika sonra telefonum çalınca, Berk'in aradığını gördüm ve hemen yanıtladım.

"Efendim?"

"Birkaç dakikaya oradayım aşağıya in sen, bekletme beni" diyince, "tamam" dedim ve konuşmayı sonlandırdık. Evden çıkmıştım ama tam karşımda Barlas duruyordu. Beni baştan aşağıya süzdükten sonra, yüzünü buruşturdu. "Allah için git şu üstünü değiştir ya, bu ne tip?"

Kaşlarımı çatıp, "ne varmış tipimde be?" dedim. Barlas aynı ifadeyle, "hiç aynaya bakmadın mı yavrum?" diyince, tebessüm ettim. "Baktım ve yine çok güzelim."
Bir kere daha üzerimi süzdü.

"Altını gitmeyi unutmuşsun Dolunay'cığım."

Cevap vermek yerine göz devirdim ama sinirlenmiş gibi bir hâli vardı.
"Git değiştir Dolunay şu kıyafetini! Nasıl rahat ediyorsun minicik kıyafetle anlamıyorum" diyince, omuz silktim. "Sevgiline sor o anlatır sana."

Güzel laf söylemiştim valla! Her zaman diyorum 'benim ağzıma laf vermeyin' diye.

Sevgilisini korumak yerine, "Dolunay!" diye sesini yükseltmişti. Onu daha da sinir etmek için sakince,"efendim?" dedim. Ellerini saçlarından geçirirken "Dolunay sinir etme beni, git değiştir şu üstünü" demişti. Birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra,
"sanane" dedim ve ekledim.

"Hayır yani sen kimsin de bana karışma hakkını kendinde buluyorsun?"

Barlas kaşlarını çattı, "Bu dediklerini sana zamanı geldiğinde misli misli yedireceğim ama dediğim gibi zamanı geldiğinde" diyip gitti.

Arkasından, "tabii canım!" diye bağırdım ve gülümsedim. Eğer kıyafetime karışıyorsa, kıskanıyor demektir. Kıskanıyorsa, bir şeyler hissediyor demektir. Bu da demek oluyor ki... Allah!

Apartman içinde göbek atarken, telefonumdan yükselen sesle durdum. Arayana baktığımda Berk olduğunu gördüm.

"Geldim, geldim."

Berk, "ulan yolda arayıp bekletme dedim, kaç dakika oldu hâlâ yoksun" diye yakınınca göz devirdim.
"Geliyorum işte be!"

Asansöre bindim ve ineceğim kata bastım. Çıkış katına gelince, siteden çıkıp Berk'in arabasına yöneldim. Saf çocuk, ben olsam beklemez giderdim.

"Hele şükür!"

Ters bakışlarımı ona atıp, ön koltuğa yerleştim. Araba hareket etmeye başlayınca, radyoyu açıp şarkı seçtim ve gerisinde telefonuma gömüldüm. Berk bana bakıp, "şu bizim sümüklü Melike evleniyormuş " diyince , telefonu hızla elimden bıraktım ve şaşkınca Berk'e baktım.

"Hadi be!"

Berk, "valla, bizde davetliyiz birkaç güne davetiyeler gelirmiş" diyince, yüzümü buruşturdum.
"O lisede sümüklü sümüklü dolaşıyordu, artık sümükleri yeşil yeşil tabaka haline gelmişti, nasıl koca bulabildi bu kız?"

"Bir bilsem"

Omuz silkip, "Allah sümüklü şansı vermiş demek ki " dedim. Berk " birde damadı görsen, yakışıklı, kaslı bir şey" diyinc , kaşlarım merakla havaya kalktı.

"Bu kız böyle bir koca bulabildiyse demek ki bayağı iyi bir evrim geçirmiş, sümüklerinden kurtulmuş demektir, yoksa başka türlü olur yanı yok."

Bakışları beni iyice süzdükten sonra, "bence sen bu gıybetler yüzünden evde kalıyorsun, Allah belanı böyle veriyor demek ki" diyince, kafamı aşağı yukarı salladım. "Galiba."

_

Berk'in sahibi olduğu bara gelmiştik ve bana da bir hava gelmişti. Çünkü, çoğu gözler bizim üzemizdeydi. Kıskanın kızlar, patron bende!

Kokteylimi yudumlarken, Berk bana bakıp, "lan şunu içerken nazik olacağım diye kırılıyorsun resmen" dedi. Ne münasebet canım?

"Tatlım bu benim her zaman ki hâlim."

Hem dört yanımız bizi tanıyan dedikoducularla kaynıyordu ve ben öyle öküz gibi davramamazdım. Mazallah videomu falan çekerler, rezil oluruz, bünyem kaldıramaz. Etrafa bakınırken Barlas'ı görünce bana bir gülme gelmişti. Resmen takip etmişti adam beni. Acaba Çiğdem yellozunada mı böyle?

Berk bir şey olduğunu anlamış gibi "ne olddu?" diye sorunca, gülüp, "yok bir şey, kızın dans etme şekli komiğime gitti de ona gülüyordum" dedim.
Kafa sallayınca, ayağa kalkıp, "ben bir lavaboya gidiyorum" diyip ayaklandım ve lavabo yerine doğru ilerledim.Ben kalkınca, Barlas'ta kalkmıştı. Tam planladığım gibi. Önden önden giderken, uzun koridorda durup Barlas'ın gelmesini bekledim.
Barlas karidorda gözükünce kaşlarımı çatıp, karışısına çıktım.

"Senin ne işin var burada? Beni mi takip ediyorsun?!"

Elleri yumruk hâlini alırken, dişlerinin arasında konuştu. "O lavukla seni tek bırakcağımı mı sandın? Şu hâline bak! "

Kaşlarımı çatıp tam konuşmaya başlayacaktım ki, kolumdan tutup, beni hafifçe çekiştirdi.

"Yürü yürü."

Çiğdem kudur!

Bu sefer mutlu olan taraf ben olacaktım galiba. Öyle görünüyordu.

#Düzenlenmiştir.

KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin