K.M | 15.BÖLÜM

17.8K 694 142
                                    

"Ve sen bir kadına kurdurduğun hayalleri yıkmadığın kadar adamsın."

Emir Can İğrek - Müzik Kutusu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Emir Can İğrek - Müzik Kutusu

Hayatım da herşey o kadar güzel gidiyordu ki, biri gelip bozacak diye çok korkuyordum. Havanın nasıl olduğuna baktıktan sonra evden çıkıp, otoparka indim. Arabama binip, gideceğim yere sürmeye başladım.
Beni kendi annesi olarak bilen bir cadı vardı ve ben onu bayağıdır görmüyordum. Daha iki yaşında ki bir çocuğun umuduydum. Annesi en yakın arkadaşımdı ve doğumda onu kaybetmiştik. Bir yandan sevinirken, diğer yandan kalbimize bıçak saplanmıştı. Minicik bir bebeği, anne sevgisinden mahrum etmemek için onu kendi kızımmış gibi sevmiştim ve sevmeye de devam edecektim.

Yarım saatlik bir yoldan sonra çokta bilindik bir yer olmayan, şehrin kalabalığından arınmış olan eve geldim. Zili iki kez çaldıktan sonra açılmayınca bütün mutluluğum gitmiş yerini telaşa vermişti. Hemen telefonumu çıkartıp, Cenk'i aramaya başladım. Bir kaç çalış sonra açılınca, birazcık da olsa rahatlama gelmişti. "Neredesiniz?"

Telaşlı çıkan sesime, kıkırdadı. "Sakin ol güzellik, arka bahçeye gel." Telefonu kapatıp, hızla arka bahçeye yürüdüm. Orada prensesimi görünce hızlı hızlı yanına gittim. Beni fark edince, bebeksi sesiyle bağırarakz koşmaya başlamıştı. "Anne!" Kocaman sarıldım. "Aşkım."

Minicik ellerini, bedenime sardı. "Ben, seni çok özledim ama sen gelmedin." Kıkırdadım. "Ama bak şimdi geldim."
Gülümseyip, yanağıma öpücük kondurdu. Cenk'lede sarıldıktan sonra, Mısra'yla ilgilenmeye başladım.

.....

Saatin kaç olduğuna baktığımda, bayağı geç olduğunu fark ettim. Ayağa kalktığım sırada, Mısra'nın sorusuyla ona döndüm. "Bende gelebilir miyim seninle?" Kafamı sallayıp, gülümsedim. "Gelebilirsin ama ilk babadan izin almamız gerek." Cenk'e en tatlı bakışını atıp, izin istedi. "Gidebilir miyim?" Cenk, onun bu hâline gülümseyip, kafa salladı. "Evet ama anneyi üzmek yok."

Ellerini birbirine çarptı. Mısra için çanta hazırladıktan sonra yola çıktık. Geze geze eve gitmiştik. "Anne balkona çıkalım mı?"
Balkon merakı sadece bana özel değildi demek ki. Kafamı salladım. "Çıkalım ama böyle üşürsün, bekle." İçeriden iki tane battaniye aldım ve salona geçtim.
Balkona çıktıktan sonra Mısra'yı battaniyeye sarıp, bende battaniyeye sarıldım. Telefonumdan şarkı açtıktan sonra Mısra'ya döndüm. "Çikolata yemek ister misin?"

Kafa sallayınca, mutfağa gidip bir sürü abur cubur çıkarttım. Kendim için kola, Mısra için de meyve suyu koyduktan sonra elimde ki tepsiyle balkona gittim. Getirdiklerini görünce, ellerini birbirine çarptı. "Olley! Ama babam böyle şeyler yememe izin vermiyor." Büzdüğü dudağını hafifçe sıkıp, gözlerimi kıstım. "Ama anne izin veriyor."

"Bu yüzden ben, anneyi çok seviyorum." Gülümseyip yanağına öpücük bıraktım. "Anne de seni çok seviyor."
Biz Mısra'yla konuşmaya, hem de abur cubur yemeye dalmışken, kafamı yukarı çevirince Mısra'ya kaşları çatık bakan Barlas'ı gördüm.

Merak etmiş olacak ki, Mısra da yukarı baktı. "Anne bu abi kim?" Ay valla çok büyük yanlış anlaşılmıştım şimdi. Mısra'ya yalandan bir gülümseme gönderdim.
"Aşkım o abi, benim arkadaşım."
Mısra, Barlas'a gülümseyip el sallayınca, Barlas tepki vermeyip balkondan ayrıldı. Bir dakika oldu veya olmadı zil çalınca ayağa kalkıp, kapıyı açtım. Gelen Barlas'tı. Yüzüme dik dik baktı. "Kimden lan o çocuk!"
Sesi yüksek çıkarken, telaşla ağzını kapattım. "Ne bağırıyorsun be! Anlatacağım gel, yanlış anladın hep."

Bir şey demeyip balkona gitti. Mısra Barlas'ı görünce tepki vermeyip, cipsisini yemeye devam etti. İkisi birbirinden gıcıktı şuan.Bir süre herkes sessiz durduktan sonra Mısra bu suskunluğa dayanamayıp, sorular sormaya başladı. Barlas onun sorduklarını sıkıla sıkıla, tek tek cevapladı. Mısra, bir süre sonra gözlerini kapatınca kucağıma alıp, odaya götürdüm ve yatağa yatırdım.

Şuan tek anladığım Barlas'tan hiç iyi baba olmazdı. İki yaşında ki bir çocuğa davranışı bile kötüydü. Balkona çıkınca açıklama bekleyen bir Barlas görünce, her şeyi anlattım. Gözlerim dola dola anlattığım acı hikâyeyi, dinledikten sonra bana sarıldı. "Senden çok güzel anne olur."

Kıkırdadım. "Ama senden hiç güzel bir baba olmaz." Kaşlarını çattı. "Ne alaka lan?"

"İki yaşında ki çocuğa davranma şeklinden her şey anlaşıyor."
Oturduğu yerde daha bir yayıldı. "Kızım bir anda şey oldum, senin başına gelse ne anlardın?" Sorduğu soruyla, kulağımı çekiştirdim. "Allah korusun be!"
Tek kaşını kaldırılıp, manalı manalı baktı. "Yaa." Derin bir nefes alıp, kafamı gök yüzüne çevirdim. "Ama çok tatlı değil mi?"

Barlas'tan "hı hı" gibi bir mırıldanma gelince susmayıp, konuşmaya devam ettim. "Minicik bir çocuğun daha doğduğu ilk gün, anne sevgisini tatmadan canını kaybetmesi ne kadar kötü değil mi? Ona elimden geldiğince anne sevgisi vermeye çalışıyorum ama tabii ki de gerçek anne sevgisinin yerini tutmaz."
Gözümden akan yaşları sildim ve devam ettim. "Doğum günü, annesinin ölüm günü. Çok acınası bir durum değil mi? Ya büyüyünce öğrenirse annesinin ben olmadığımı, onun için kendini feda ettiğini öğrenirse ne hisseder?"

Beni kendisine doğru çekerken, kollarını bedenime sardı. "Şşş bunları düşünme, zamana bırak ne olacaksa olsun." Kafamı iki yana salladım. "Öyle olmuyor işte."
Saçıma öpücük kondurdu. "Öğrense bile, sen elinden geleni yapmış olacaksın güzelim. Anne sevgisiyle büyümüş olacak, senin gibi bir annesi var her çocuk onun kadar şanslı değil."

Gülümsedim ve derin bir nefes aldım. "Acaba kendi çocuğuma nasıl bir anne olurum?"

"Orasını göreceğiz."
Bir anda nasıl bu kadar yakınlaştığımızı, iyi olduğumuzu anlamaya çalıştım. "Ne oldu, niye bakıyorsun?" Sorusuna omuz silktim. "Bilmem." Tebessüm edip kafasını gökyüzüne çevirdi. Ortalığı bir süre sessizlik kapladı. "Kimsenin yanında bu kadar huzurlu hissetmemiştim."

Bu lafına kalbim pır pır atmaya başlayınca ne diyeceğimi bilememiştim. Gülümsedim. "Bende." Ellerini saçlarım arasında gezdirdi. "Çok az kaldı." Kaşlarımı çattım. "Neye?"
Gülümseyip, beni cevapladı. "Zamanı gelince öğrenirsin."
"Peki." diyip, önümde ki cipsiye dadandım.

"Şunları her akşam yiye yiye öküz gibi oldun." Elimdeki cipi tabağa geri bıraktım. "Haklısın kendime bir dur demeliyim."
Barlas kafa sallayıp, beni onayladı. "Bence de." Mızmız bir çocuk gibi, kaşlarımı çattım. "Olsun sen yine de öyle deme."

Başını omuzuma yaslayıp, gözlerini kapattı. "Sus Dolunay." Ay burada uyurduk falan mazallah bir taraflarımız donardı. Beni saran kollarından kurtulup, ayağa kalktım. "Kalk kalk üşüdüm ben."
Oflarken, o da ayağa kalktı. Salona geçtikten sonra balkon kapısını kapatıp, uykumuza koltukta devam ettik. Galiba hayatımın en huzurlu uykusuna yatacaktım.

#Düzenlenmiştir.

KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin