Yüzyüzeyken Konuşuruz - Boş Gemiler
✓
Üstümü değiştirip, salona geçtim. Barlas'a baktığımda koltuğa yatmış, ellerini başının altına koymuş ve gözlerini kapatmıştı. Diğer koltuğa da ben geçip yayıldım. Çok uykum vardı ve yorgundum. Kendimi fena halde yorgun hissediyordum. Barlas'ı uyudumu diye kontrol etmek için, kısık sesle ismini söyledim. "Barlas?"
Uykulu çıkan sesiyle "hıı" gibisinden bir ses çıkarmıştı. Kısık sesle, "uyudun mu diye kontrol etmek istemiştim" dedim. Cevap vermedi, derin bir nefes alıp bende gözlerimi kapattım. Gizem ablanın dedikleri geldi aklıma. Bir miras için bence evlilik çok saçma bir şeydi ama sevdiğim kişiyle evlenecektim. Aslında ikilim de kalmıştım. Evlilik zor işti, herkes evliliği kaldıramazdı ve ben kaldırabilir miyim acaba diye sürekli düşünmek zorunda kalıyordum. Tekrardan derin nefes aldım. Evlilik diyince nedense derince nefes alma isteği geliyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
Barlas'ın uykulu sesini duyunca, ona doğru baktım. Yalan söylemeyecektim. "Şu evlilik işini." Bunu dememle kafasını hafifçe kaldırıp, bana baktı. "Ne olmuş o evlilik işine?"
Kısık sesle sorusunu cevapladım. "Daha yirmi yaşındayım ve evlilik benim için çok erken. Ayrıca bir miras için evlenmek çok saçma. Hem sen, beni seviyor musun onu bile bilemiyorum ki ben. Yani evliliği kaldırabilir miyim bilmiyorum."
Bakışları sertleşirken, kaşları çatıldı. "Evleneceğiniz bitecek. Niye bu kadar uzattın ki?" Sorusu gerçekten sinirlenmeme sebep olmuştu. Yattığım yerden doğruldum. "Bu evlilik işi senin için basit bir şey olabilir ama benim için değil Barlas! Ben elli kere evlenmiyorum, bir kere evleniyorum ve her şeyi düşünmem, bu kadar kafaya takmam da çok normal!"
Kaşları olabildiğince çatılmıştı. İşte şimdi korkmuştum. "Bizde bir kere evleniyoruz herhalde Dolunay! Sen fazla kafaya takıyorsun, biraz sakin ol." Yüksek çıkan sesi, sonlara doğru normale dönüşmüştü. Kafamı sağa sola sallarken, "anlamıyorsun" dedim.
Yüzünü sıvazlayıp, dişleri arasında "Dolunay kapa çeneni" dedi. Yüzüm daha çok asılırken, televizyonu açtım. Bir süre ikimizden de ses çıkmamıştı. Barlas'a baktığımda uyumuş olduğunu gördüm. Acıkmış mıydı acaba? Odaya gidip, iki tane battaniye aldım ve geri salona geldim. Tekini oturduğum koltuğun üzerine koyup, diğerini de Barlas'ın üstüne örttüm ama gözleri açıldı. Ellerim saçlarını okşarken, "acıktın mı?" diye sordum. Kafasını olumsuz anlamda sallayınca tam kendi yerime gidecektim ki, yana kaydı ve "gel" dedi.
Tamam Dolunay. Heyecanlanma Dolunay. O senin sevgilin Dolunay. Kalbim deli gibi atıyordu. Yüzümde şımarıkca bir gülümseme belirirken, televizyonu kapatıp, yanına yattım. Battaniyeye iyice bedenime sarmışken, ona doğru döndüm ve sarıldım. Saçıma öpücük kondurdu.
"Bir daha açık saçık giyinmek yok tamam mı?"
Adamın aklı hâlâ nerdeydi. Göz devirirken, gülümsedim. "Tamam." Elleri saçlarımla uğraşırken, hafiften uykum gelmeye başlamıştı. "Evlilik konusunda da için rahat olsun."
"Ama Bar-" konuşmama izin vermeden, beni susturdu. Kokusunu içime çekip, daha çok sarıldım. Kokusu o kadar tuhaf ve güzeldi ki ama tarif edemezdim bu kokuyu. Öyle kitaplardaki gibi vanilya, lavanta, çiçek, böcek, baharat falan kokmuyordu. Kendine has bir kokusu vardı ama insana huzur veriyordu işte.
Ses tonuna, yüzünün her bir noktasına, gülüşüne, kokusuna, her şeyine aşıktım bu adamın. Sanki yüce Rabbim benim için, ben seveyim diye yaratmıştı. Aşık olan her insanda oluyor muydu bu bilmiyorum ama onun yanında olunca o kadar mutlu oluyordum ki, mutluluktan ağlayasım geliyordu. Tamam belki ağlamak abartı olurdu ama ciddi bir şekilde içimi öyle bir his kaplıyordu. Anneme sarıldığım an ki huzuru veriyordu, ona sarılmak.
Kafamı kaldırıp, yüzünü incelemeye başladım. Eriyorum kızlar anlıyor musunuz? Ben bu adama bitiyorum.
"Beni izlemeyi kes." Alayla söylediği söze gülümsemeden edemedim. Tek kaşım havaya kalkarken, munzurca gülümsedim. "Ne o yoksa utandın mı?"
Bir eli belimdeyken, diğer eliyle saçlarını düzeltti. "Ne utanacağım kızım." İnanmamış gibi bakıp, başımı göğsüne yasladım ve geleceğimizi düşünmeye başladım.
Evli olacaktık. Sanki Allah beni ödüllendiriyordu. Çiğdem için kötü kötü planlar yapmışken, her şey kendiliğinden olup bitmişti. Gelen aydınlanmayla şaşırdım. Cidden her şey kolaylıkla, kendiliğinden olmuştu ama umarım Barlas doğru kişiydi.
İki senem çöp mü olsun yani hanımlar? O kadar çabaya girdim, ağladım, zırladım boşuna mı? Kafamın içinde bir sürü şey canlanmıştı. Düşünsenize Barlas birde kaderim değilmiş? Ay tövbeler olsun ya Rabbim.
Kolumun dürtülmesiyle transtan çıkıp, Barlas'ın baktım. "Dolunay." Sanki uykudan yeni uyanmış gibi bir mahmurluk vardı üstümde ve alık gibi Barlas'a bakıyordum. Son anda kafama dank etmiş, sonunda "efendim" diyebilmiştim. Kaşları çatılırken, "iyi misin? Daldın gittin, ne düşünüyorsun?" diye sordu.
"Hiç dalmışım öyle, sen ne diyecektin?" Yüzüme bir süre bakakaldı. "Ben eve gideyim, bir duş alıp, geleyim diyecektim." Kafamı olumlu anlamda salladım. "Tamam."
Ay şaka gibi kızlar transtan çıkamıyorum, adam da bir şey oldu sanıyor. Kaşları daha çok çatıldı. "Senin bugün neyin var?"
"Hiçbir şeyim yok." Var! Gerizekalılığım üstümde.
"Öyle olsun bakalım."
O giderken, bende ısıttığı yere daha çok yayıldım. Televizyonu açıp, kanalları gezdim. Nedense Gizem ablanın dediklerine çok takılmıştım. Elime telefonumu, alıp kamerasını açtım.
"Saçmalama Dolunay! İyice kafayı yedin, saçmalama!"
Kendi kendime böyle konuşurken, bir ara kendimi kaptırmış ve ekrandaki yansımama bağırmıştım. Sanırım deliyorum!
Fazla düşünmemek için televizyon izlemeye başlamıştım ki, gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Çok uykum vardı ama dayanmaya çalışıp, televizyon izlemeye devam ettim.
...Bir saat olmuştu ama hâlâ yoktu! Kırklanıyor muydu bu adam anlamış değilim. Tam söylenmeye başlayacağım anda kapı çaldı. Ayağa kalkıp kapıyı açtığımda, karşımda beni yıllardır yok etmek isteyen bir katil duruyordu ve ben hayatım düzüne girdi derken her şey gerisin geri sarıyor, hayatımda ki kabus bölümü tekrar yaşamaya başlıyordum. Umarım buradan ölüm çıkmazdı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2
HumorDolunay ve Barlas'ın aşkı... İki yıl boyunca üst komşusunu seven bir genç kız; diğer yanda sevildiğinden bile haberi olmayan, sevgilisi olan genç bir adam. Dolunay sabah saatlerinde sevdiği adamın evinden gelen müzik sesini fırsat bilip, bir koşu yu...