"Kendinize sihirmişsiniz gibi bakacak bir aşık seçiniz."
Katy Perry - Harley's In Hawaii✓
Sabah gözlerimi açıp hemen yanımda ki ayıya baktım. Gece boyu şekilden şekile girmiş, kendi uyumuş ama beni uyutmamıştı. Ayağa kalkıp, Mısra'ya bakmaya gittim. Nasıl bıraktıysam, o şekil uyuyordu. Odadan sessizce çıkıp mutfağa gittim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Yağmur yağdığı ve soğuk olduğu için balkon yerine, salonda ki masaya kahvaltılıkları yerleştirdim. Yarım saat içinde hem çay olmuştu, hem de Barlas ile Mısra uyanmıştı. Uykulu ve sınırlı gözlerle Barlas'a baktım. "Ne kadar güzel uyudun sen öyle ya!"
Anlamadığı için, saçma bir bakış atıp, saçlarını karıştırdı. "Ne diyorsun be?" Göz devirdim. "Boşver."
Mısra dikkatle Barlas'a baktı ve kaşlarını çattı. "Bu abi bizde mi kaldı?"Sorusuna, kafamı salladım. "Evet aşkım."
Yüzünü buruşturdu ve Barlas'a baktı. "Neden babam kalmadı da, bu abi kaldı?"Sorgular bir şekilde ellerini beline bağladı. Kızım, ne yapıyorsun ortalık karışacak! Barlas'a baktığımda, kaşlarını çatmış bir şekilde Mısra'ya baktığını gördüm.
Ortamın havasını dağıtmak için yalandan bir gülücük attım ve konuyu değiştirdim.
"Hadi kızım sabah sabah çok çenen düştü, yemeğini ye."Ben konuyu kapatmaya çalıyordum ama Mısra buna pek niyetli değil gibiydi. Yeni uyandığından dolayı olması gerek gözleri dolarken, huysuzlukla konuştu.
"Ben babamı istiyorum, babam gelsin!""Mısra bak, abinin yanında ayıp oluyor ama hadi yemek yiyelim biz."
Mısra huysuzluğa devam ederken, sabrımın tükendiğini hissediyordum. "Bana ne! Ben babamı istiyorum."
Derin bir nefes alırken, Barlas olaya el koyup, sert sesiyle konuştu. "Eğer yemeğini yemezsen baban gelmezmiş."
Bilmişlikle Barlas'a bakıp, kafasını dikleştirdi. "Ama babam annemi çok seviyor, beni de çok seviyor. O yüzden gelir! "
Kızım yapma yanarız. Barlas, elindeki çatalı sertçe masaya bırakıp, ayağa kalktı ve odaya doğru gitti.
Kaşlarım çatılırken, Mısra'ya baktım. "Abinin yanında böyle davranman çok ayıp Mısra."Barlas'ın yanına gittiğimde, sinirle konuştu.
"Lan ben bu çocuğu döverim! Valla çocuk falan dinlemem elimde kalır!""Saçma sapan konuşma Barlas. O daha çocuk ne anlar?" Ve ekledim. "Hadi geç kahvaltıya."
Elleri saçlarına giderken, sabır diledi. "O veleti yedir içir, sonra çağır beni." Biri beter, diğeri ondan da beterdi. "Barlas, onun küçük bir çocuk olduğunun farkındasın değil mi?"Ağzından bir küfür savrulurken, sinirle bana döndü. "Başlatma çocuğuna falan Dolunay!"
Sesinin yüksek çıkmasına, yüzümü buruşturdum. "İyi, ne hâlin varsa gör."İçeriye geçtim ve masadaki yerimi aldım. Mısra'ya baktığım da kendi çabalarıyla biraz bir şeyler yemişti. Yanına gidip, ona yemek yedirmeye başladım. Birkaç dakika sonra Barlas içeri girmiş ve koltuğa yayılıp, kanalları gezmeye başlamıştı . Mısra elimi ittirince, bakışlarım tekrar onu buldu. "Tamam anne tamam, ben kendim yerim."
Mısra'yı rahat bırakıp, bu sefer Barlas'a döndüm. Yoruldum birkaç dakika hanımlar anlayabiliyor musunuz beni?
"Barlas gel hadi."
Koltuktan kalkıp, yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Mısra, Barlas'ın bu hareketine, bakabildiği kadar ters baktı. Aynı anasına çekmiş çocuk ya! Bunun anası da böyleydi."Anne, biz böyle çok güzel ağaçları olan, denizi ve küçük evi olan bir yere gitmiştik ya hani, babam, sen ve ben oraya yine gidelim mi?"
Mısra'nın, sorduğu soruya gülümsedim ama Barlas'ın sinirle solumasıyla gülümsemem soldu. Sanarsın iki yaşında ki çocuk yerine, sevdiği kişiyi elde tutmak için her yolu deneyen bir genç kız gibi konuşuyordu. Çocuğum sen daha iki yaşındasın kim öğretti sana sinir bozucu olmayı?
"Ben, sana ne öğretmiştim Mısra?"
Sorduğum soruyu biraz düşündükten sonra, dudağını büzdü. "Anne sen, bana birçok şey öğrettin. Ben hepsini aklımda tutamam ki."
Tek kaşımı kaldırıp, bir ipucu verdim. "Yemekte ne yapılmazdı?"Gülümsedi. "Hatırladım hatırladım, yemekte konuşulmazdı." Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Evet, o yüzden ne yapıyoruz? Susuyoruz, değil mi?"Yüzündeki gülücük solarken, başını aşağı yukarı salladı. "Evet."
_Barlas'la birlikte, Mısra'yı kendi evine bırakmıştık. Barlas araba kullanırken, Mısra yine yapacağını yapmış, Barlas'ı sinir etmeyi başarmıştı. Sanki küçük bir çocuk değilde; ne yapacağını iyi bilen, şeytana pabucunu ters giydiren bir yetişkin gibiydi.
Geri dönüşte Barlas, Mısra'ya demediğini bırakmamıştı ve benden Cenk'i, yani Mısra'nın babasını anlatmamı istemişti. Bende mecburen kim olduğunu anlatmıştım. Barlas arada sinir olsa da, neden Mısra'nın öyle davrandığını daha iyi anlamıştı.
Zaten anne sevgisi tam görmüyorken, birde annesini başka adamlara mı kaptırsaydı?Oturduğum koltuğa daha bir yaslanıp, Barlas'a döndüm. "Neden işe gitmiyorsun?"
Düz bir ifadeyle yüzüme baktı. "Patron olduğumu unuttun herhalde?"Kartları yanlış oynuyorsunuz bayım. "Niye patronların işe gitmeme gibi bir özelliği mi var?"
Sorduğum soruyla, tip tip yüzüme baktı. "Fazla konuşuyorsun Dolunay."Omuz silkip, film izlemeye geri döndüm. Yine en sevdiğim şeyi yaşıyordum. Yağmurlu hava, battaniye, kahve, film, abur cubur. Ah pardon en önemlisini söylemeyi unuttum, 'sevdiğim bey' de yanımdaydı.
"Şu evlilik işini fazla uzatmayalım."
Az kalsın küçük dilimi yutuyordum ki, bakışlarımı ona çevirdim. "Ne bu acele?"Adam, benden daha meraklı çıkmıştı.
"Evlenceksek erkenden olsun bitsin, bekleyemem ben."
Kaşlarım alayla havaya kalkarken, gülümsedim. "Niye başka birisine kaçarım diye mi korkuyorsun?"Keşke demeseydim. Ciddi ciddi çok sinirlenmişti. Ellerinin yumruk hâline gelmesinden anlamıştım. Kendimi tutamayıp, ağzımdan bir kıkırdama kaçırmıştım. Sert sesiyle adımı ikaz edince, sustum.
Beni gerçekten seviyordu...#Düzenlenmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2
HumorDolunay ve Barlas'ın aşkı... İki yıl boyunca üst komşusunu seven bir genç kız; diğer yanda sevildiğinden bile haberi olmayan, sevgilisi olan genç bir adam. Dolunay sabah saatlerinde sevdiği adamın evinden gelen müzik sesini fırsat bilip, bir koşu yu...