K.M | 6.BÖLÜM

20.3K 867 191
                                    

"Ve yüreğinize gömdüğünüz sevgili için iyi bir şeyler dileyip yatın: dudaklarınızda onu yücelten bir şarkı olsun."

Karsu - Jest Oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karsu - Jest Oldu

Sevgim ne olursa olsun; her zaman, her gün, her şeye rağmen biraz daha artıyordu. Bu neydi bilmiyorum, evet seviyordum ama buna aşk mı denirdi tam adlandıramıyorum.

Bence aşk; bir hayatı, iki kişi yaşamaktı.

Sadece tek kişilik bir sevgi olduğu için, bizimkisi daha aşk olamamıştı ama olduracaktım.

İnsan sevdiği için herşeyi göze almaz mıydı? Bende herşeyi göze almaya vardım.

_


Daha dün unutacağım demiştim ama ben Barlas'ımı unutup, Çiğdem yellozuna bırakır mıydım? Asla!

Balkona geçip, abur cuburlarımı masanın üstüne koydum ve telefonumu da yanıma alıp ayaklarımı uzattım. Güneşin son günleriydi ve güneşinli günleri tepe tepe kullanmam lazımdı.

Tek başıma canım sıkılmıştı ama bugün de bütün arkadaşlarımın işi vardı. Yukarıdan Çiğdem'in, "Dolunay" diye seslendiğini duyunca göz devirip, kafamı yukarı çevirdim ve "efendim Çiğdem" dedim.


"Nasılsın?"

"İyiyim." diye yanıtladım onu. Bu da burayı iyice evi bellemişti. Barlas şirketteydi, bunun burada ne işi var?!

Çiğdem gülümseyip " işin yoksa yukarı gelsene, çok canım sıkıldı, hem iki muhabbet etmiş oluruz" dedi. Yapmacık sesimle, "işin yoksa sen gel" dedim. Çiğdem dünden razı bir şekilde hemen onay vermişti.

Barlas'ımın geçici sevgilisi olmasaydı sevebilirdim belki ama sorun şu ki sevdiğim adamın, sevgilisiydi ve ben bu kız için hiç olumlu şeyler düşünmüyordum. Kızın tipinde bile bir yellozluk vardı! Umarım benim sevdiğime yanaşmamıştır, yoksa onu bir kaşık suda boğarım. Tövbeler olsun.

Kapı çalınca, kalkıp kapıya baktım.
"Hoş geldin."
Çiğdem, "hoş buldum" diye yanıtladıktan sonra içeriye geçti. Arkasından tükürüp,
-tükürmüş gibi yapıp- peşinden balkona geçtim.

"Sen otur, ben kahve yapıp geliyorum." dedim ve mutfağa geçip nescafeleri yaptım.

Birde buna türk kahvesi yapmak için o kadar uğraşacak mıydım? İlk önce Barlas'ımdan ayrılıp hak etmesi lazımdı, yoksa yok! Ya da vazgeçtim, ben bu kıza hiçbir zaman Türk kahvesi yapmazdım. Kırk yıl falan kitleriz yanlışlıkla, mazallah!

Tepsiye kahveleri, şekeri ve birkaç abur cubur daha koyup balkona geçtim. Tepsiyi masaya koyduktan sonra, yerime geri oturdum. "Ne yapıyorsun?"
Sanki susmaya gelmiş gibi ağzını bıçak açmadığı için, ilk soruyu ben sormuştum.

Çiğdem, "aynı" diye cevap verip, yavaş yavaş konu açmaya başlamıştı.

_

"İşte bu sıralar bana biraz soğuk davranıyor, neden anlamadım. Neyin var diyorum, sürekli 'yok bir şeyim' diyor, önceden böyle değildi" diyince, içimden kötülük kahkahalarımı attım.

Eh bir roman havası oynardık artık.
Üzülmüş gibi yapıp, "sende sürekli onun üstüne düş, böyle sürekli sor neyin var diye, sıkılıp söyleyecektir" dedim.

Daha doğrusu sıkılıp, seni bırakacaktır yelloz Çiğdem!

"Sıkılmaz mı öyle?"

"Yok, ne sıkılması, yani sıkılıp söyler, sonra sende o da rahata kavuşursunuz" dedim.

Ben olsam, bana pek güvenmezdim ama yine de sen bilirsin Çiğdem.

Çiğdem yüzündeki mutlulukla ay sağol ya" dedi. Bütün sorularına, bir erkeğin kesinlikle bu kadar sıkıya gelemeyeceği şekilde öğütler vermiştim ve hepsine çok sağol diyip durmuştu.

Hey gidi saf hey!

Çiğdem, ayağa kalkıp, "bende artık kendi evime gideyim, çok sağol bu arada" dedi. Bende ayağa kalkıp, "ne demek canım, bir sıkıntın olursa çekinme gel" dedim ve kapıya kadar uğurladım. Çiğdem, "görüşürüz" diyip çıktıktan sonra, el sallayıp içeri girdim.

"Yallah be!"

İki gramlık rahatımın içine etmişti.

Balkona çıkıp, oturmaya gelmiyordu valla he!

Mutfağa geçip, kendime tekrardan sütlü kahve yaptım ve balkona geçip, yakın arkadaşım olan Berk'i aradım. İkinci çalışta telefon açılınca, "alo" dedim. Berk "fıstığım " diyince, keyifli bir sesle, "ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Şirketle uğraşıyorum dosyalar falan, sen ne yapıyorsun?"

"Oturuyorum öyle, bir yerlere gidelim mi diyecektim akşam için ama belli ki yoğunsun."

Berk, "hayır çıkarım bir saate, akşam 21:00'a kadar hazır ol, benim mekana gidiyoruz" diyince, " tamam, akşama hazırım o zaman" deyip, telefonu kapattım.

"Akşama nereye hazırsın?"

Barlas'ın sesini duyunca, bir tepki veya cevap vermedim. Tabii ki de dün olanlardan sonra trip atacaktım. Barlas sert sesiyle,

"Dolunay!" diyince, yine bakmadım. Bu sefer üstüme su dökünce "ne yapıyorsun be?!" diye cırladım.

"Sende cevap ver o zaman!"dedi.

Omuz silktim. "Bana ne, hem seni ne ilgilendirir ki?" diye sordum.

"Beni ilgilendirir! Nereye gideceksin?"

Ayağa kalkıp, "sana ne" dedim ve içeriye doğru ilerlemeye başladım. Kudur !

Arkamdan " öğrenemez miyim sanıyorsun lan?! Bak nasıl canını okuyorum senin " deyince gülümsedim. Sevgili olsak bu kadar kıskanmazdı. Saçlarımı savurup, "galiba avucunu yalayan sen olacaksın kız Çiğdem" dedim ve koltuğa oturdum.

Hadi bakalım Barlas efendi! Benim misin, değil misin göster kendini.
Gülümseyip, derin bir nefes aldım. Bugün birilerinin hikayesinin bitişi, birilerinin başlangıcı olabilirdi.

Hayattı bu; ne zaman, ne yapacağı, kime güleceği veya kime bir yerleriyle güleceği belli olmuyordu!

#Düzenlendi

KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin