“Müzikler bir insanın dili , bir insanın duygularının dışa yansımasıdır... Ve bazen müziklerde acıtır.”
Nara - Ne Olur Gitme
✓
Saat gecenin kaçıydı bilmiyorduk. Barlas yukarıda, ben aşağıda hiç konuşmadan gecenin sessizliğini dinliyorduk. Barlas'a sormak istediğim sorular vardı ama soramıyordum. Neden mi? Çünkü; cevapları kalbimi tekrar tekrar kırabilirdi.
Derin bir nefes alıp, şehrin ışıklarından eşleri kaybolmuş, ışıklardan sıyrılıp gözüken yıldızlara baktım. İnsanlar da yıldızlar gibilerdi işte. İlk önce hayatımıza bir güneş gibi parlar sonra kayıp giderlerdi. Bu da insanların, yıldızlara özenişiydi.
Burnum akmaya başlayınca, burnumu çektim. Sonbahar havası soğukluğunu göstermeye yavaş yavaş başlıyordu.
"Hasta olacaksın."
Barlas'ın sesiyle, kafamı yukarı kaldırdım ve omuz silktim. "Bir şey olmaz."
Sesli bir nefes aldı. "Git uyu artık." Bana uyu diyordu ama bence kendisinin uykusu gelmişti.Dediğini duymamazlıktan geldim. "Neden insanlar hep kalp kırmayı seçerler?" Birkaç saniye gözlerimin içine baktı ve sesli bir nefes verdi. "Birilerinin mutlu olabilmesi için, birilerinin kalbinin kırılması gerek. Bu dünyanın kanunu gibi bir şey maalesef. İnsan sevdiği için çabalar, diğerini gözü bile görmez."
Yüzümde alaycıl bir tebessüm belirip giderken, kafamı salladım. "Sevenlere yazık ediyorlar."
Bu dediğime beni onaylarca kafasını salladı. "Maalesef."Bunları söyleyen oydu ama bana da aynısını yapıyorlardı. İyice kafam karışmıştı. Benim, onu sevdiğimi biliyor muydu yoksa bilmemezlikten mi geliyordu? İstemsizce sinirlenip, dişlerimi sıktım.
"Basit insanları seçmeye bayılan bir toplum var, kendi zevkleri için onu seven insanları görmeyecek kadar, kalbini kıracak kadar aciz, zavallı bir toplum. Karşısında ki insan gerçekten onu seviyor falan mı sanıyorlar, yoksa biliyorlar da bilmemezlikten mi geliyorlar?"Başını sağa sola salladı. "Böyle düşünmemelisin Dolunay. Sen birini severken, sevdiğin de başka birini sevebilir ve sen ne yazık ki buna engel olamazsın."
Yüzümü asılırken, 'öyle zaten' demek istedim ama kendimi tutup, buna engel olmuştum. "Aşk oyunu, şans ister. Ya mutlu olursun ya da acı çekersin. Eminim ki çoğunluk acı çeken, şanssız insanlarla dolu."
"Öyle."
Gülümsedim. "Sen ne güzel mutlu olan tarafsın."
Dediğime bir süre cevap vermedi ama gözlerini benden ayırmadı da.
"İyi geceler, benden bu kadar sen de artık içeri geç. "O giderken, gözümden bir damla yaş akmıştı. Hem onda, hem bende sorunlar vardı ama neydi ikimiz de bilmiyorduk. Oturduğum yerden kalkıp, balkon kapısını kapattım ve odama gittim. Boy aynasının karşısına geçip kendime bakmaya başladım. Çok mu çirkindim? Çiğdem de olup, bende olmayan ne vardı? Çok mu mükemmeldi? Kusursuz muydu?
Başımı dikleştirip, kendime bakmaya devam ettim. Kimse, kimseden üstün değildi. Uykum gelmeye başlayınca yatağıma geçip, yorganın altına girdim ve kendimi yavaş yavaş uykuya teslim ettim.
_
Sabah evde ki işlerimi hallettikten sonra hemen dışarı çıkmış ve arkadaşımın kızına hediye almak için bir mağazaya gitmiştim. Elime pembe bir elbise alıp, incelemeye başlamıştım ama beğenmediğim için geri bırakıp elbiselere bakmaya devam ettim.
Elbiselere bakarken, kabinden çıkan küçük bir kız gördüm. Reyoncu kadın da kızın arkasından çıkınca işime geri döndüm. Elimedeki elbiseyi incelerken, az önceki küçük kızın, annesinin söyledikleri yüreğime dokunmuştu. "Çok yakışmış meleğim ama bunu alacak param yok şuan, maaşımı aldığım zaman alırım tamam mı?"
Çaktırmadan çocuğa baktım. Gözleri dolmuştu ama yinede gülümsemesi yüzünden eksilmemişti. "Tamam anneciğim, ben maaş gününü beklerim."
İstemsizce benim de gözlerim dolmuştu. Bir çocuğun kalbinin ne zaman kırıldığını iyi bilirdim. Varlıklı bir aileden gelsem de annem ve babam bana yokluğu her zaman, her istediğimin olmayacağını da öğretmişti. O yüzden iyi bilirdim.
Küçük kız gözleri dolu dolu kabine girince elimde ki elbiseyi incelemeye devam ettim. Elimde ki elbiseyi aldıktan sonra, başka elbiselere de bakmaya devam ettim.
Küçük kız kabinden kendi üstüyle çıktığında, yüzünde ki hüzünü görmüştüm. Aklıma gelen fikirle küçük kızın istediği elbiseyi de alıp, kasaya doğru gittim.
Kasiyere, elimdeki mor elbiseyi uzattım. "Bunu hediye paketi yapar mısınız?" Kadın, sorumu onaylarken, elimdeki beyaz elbiseyi de verdim ve onu da paket yapmasını istedim. Kadın diğer elbiseyi de paketledikten sonra bana uzattı. Kadının kulağına yaklaştım. "Şurada ki kadın ve çocuğu görüyosunuz değil mi? Bu paketi çıkarken onlara vermenizi istiyorum kim aldı diye sorarsa da tanımıyorum diyip, geçiştirirsiniz."Kadın, bu yaptığıma gülümsedi. "Sizin gibi iyi insanlar kaldı mı?" Sorduğu soruya karşılık gülümsedim. "Bir çocuğun göz yaşlarının akmasına müsade edemezdim."
Ücreti ödedikten sonra, mağazanın karşısında ki banklarda birine oturup mağazaya gözümü diktim. Tahmini beş, altı dakika sonra mağazadan kadın ve elinde hediye paketi olan, gözleri mutluluktan ışıl ışıl parlayan bir çocuk görünce gülümseme mi genişlettim. Çocuk hediye paketine sarılarak giderken annesinin elini tutup, mutlulukla ona baktı. Annesi de gülümseyip ilerlemeye devam etti. Derin bir nefes alıp, oturduğum yerden kalktım ve arabama doğru ilerledim. Bu hayatta çocukların üzülmemesi gerekti, çünkü tek masum onlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2
HumorDolunay ve Barlas'ın aşkı... İki yıl boyunca üst komşusunu seven bir genç kız; diğer yanda sevildiğinden bile haberi olmayan, sevgilisi olan genç bir adam. Dolunay sabah saatlerinde sevdiği adamın evinden gelen müzik sesini fırsat bilip, bir koşu yu...