Dolunay ve Barlas'ın aşkı...
İki yıl boyunca üst komşusunu seven bir genç kız; diğer yanda sevildiğinden bile haberi olmayan, sevgilisi olan genç bir adam.
Dolunay sabah saatlerinde sevdiği adamın evinden gelen müzik sesini fırsat bilip, bir koşu yu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nara- Ne Olur Gitme
✓
Acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, birini sevdiğimiz zamandır. Hiçbir şeyin hayali gerçeğinden güzel değildir. Gerçekten de öyleydi. Dün her şey güzel derken, Barlas'ın beni sevdiğinin hayalini kurarken, hayallerimde çok kaybolduğumu gördüm. Canım acıyor muydu? Evet, hem de fazlasıyla. Dün Barlas, benim kolumdan tutmuş ve arabasına götürmüştü.Orada bana, "babana sözüm var, adamın güvenini yitirmek istemem, bir daha böyle dolaşma" dediğinde şaşırmıştım. Tabii kalbim de kırılmıştı. "Babamı nereden tanıyorsun?" diye sormuştum.
"Meriç amcayı senelerdir tanıyorum, babamın yakın arkadaşı, küçüklüğümden beri tanır beni " dediğinde ise daha çok şaşırmış, "sen Levent amcanın oğlu musun?" diye sormuştum.
Beni onaylamıştı ve daha fazla bu konuda konuşmak istediğini belli edip, konuyu değiştirmişti. "Sana bir şey danışabilir miyim?" diyince, merakla "tabii ki" demiştim ama keşke demeseymişim.
"Çiğdem'e evlenme teklifi etmeyi düşünüyorum, sence nasıl etmeliyim? Bir kız nelerden hoşlanır?" diye sormuştu bana. Kalbimin kırılma sesini duydunuz mu?
Bir bahane uydurup oradan kaçmıştım ve söylediklerini hazmedemeyip kendimi sokaklara vurup, ağlamıştım. Ben; adamın, bana gelmesini, onunla evlenme hayalleri kurarken, adam, bana sevgilisine nasıl evlenme teklifi edeceğini sormuştu.
Düşündükçe ruhum daralıyor, ağlamak istiyordum. O değil Çiğdem için o kadar 'kudur' diyip, kendi kudurmama yanıyordum. Göz yaşlarımı silip, başımı dik tuttum ve kendi kendimi telkin etmeye çalıştım. "Daha hiçbir şey bitmedi Dolunay, savaş yeni başlıyor!"
Telefonumu açıp, Gizem ablanın numarasının üstüne bastım. Biraz dertleşmek, ondan akıl almak fena olmazdı. Birkaç saniye sonra telefon açılmış ve birbirimizin halini hatırını sormuştuk sonrasında ise ağlamaklı halimle olanları anlatmıştım.
"Biz bu kızın hayatını bayağı bir derinden araştıralım ama elimizi çabuk tutmamız gerek, eğer aileden olumsuz etken varsa bunu ona kullanırız ve evlilik işi de yatmış olur." Mantıklı gelen fikirle gülümsedim. "Teşekkür ederim Gizem abla sende olmasan. Ben araştırmalara başlayınca sana haber veririm."
Bu durumda tek bir kişiden yardım alabilirdim, o da eli kolu uzun olan arkadaşım Çağrı'ydı. Telefon birkaç dakika sonra açılınca, hâlini hatırını sorduktan sonra muhtaç bir şekilde 'işimin düştüğünü' söylemiştim ve Çiğdem'in bilgilerini vermiştim.
