K.M | 12.BÖLÜM

17.9K 744 128
                                    

"Sen pes edersen, hiç hak etmeyen biri kazanır."

Kehlani & G-Eazy - Good Life

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kehlani & G-Eazy - Good Life

Kahvaltımı hazırlamış, tam sandalyeye kurulmuştum ki kapının çalmasıyla oturduğum gibi geri kalktım. Kapıyı açtığımda, karşımda Çiğdem'i görünce şaşırmıştım. "Hayırdır Çiğdem'ciğim, daha kargalar pisliğini yemeden?"

Biliyorum gelen birine böyle davranmamam gerekti ama saat daha 08:21 di ve bence haklıydım. "Seninle bir şeyler konuşmak istiyorum."

'Bu saatte mi' diye sormak istesem de, daha fazla terbiyesizlik yapmamak için içeriye davet ettim ve geçmesi için kenara kaydım. O içeriye geçerken, elimi kapının pervazına koydum ve ona baktım. "Sen kafana göre takıl, ben geliyorum hemen."

Çiğdem için de kahvaltı tabağı hazırlayıp, içeriye geçtim. "Ben kahvaltımı yaptım sağ ol." Gülümsedim. "Gelen misafiri aç bırakmak huyum değil."

Çiğdem'in çayını ve suyunu doldurduktan sonra geri yerime oturdum. "Sen ne diyecektin?" Tam karşıma oturup, tereddütle yüzüme baktı. "Sabahın köründe rahatsız ediyorum biliyorum ama diyeceklerim önemli ve aramızda sır kalmasını istiyorum."

Diyeceklerini az çok tahmin etmiştim. Çünkü Çağrı'dan, Çiğdem'in hayatını araştırmasını istemiştim. Ne var, ne yok araştırmıştı ve aklımda diyeceklerinin tablosu çıkıyordu.

Ben kahvaltımı yaparken, Çiğdem derin bir nefes aldı. "Bu benim sırrım ve kimseye güvenip açılamıyorum. Ailem bile bu sırrı bilmiyor ve ben artık buna dayanamıyorum."

Evet şimdi neyden bahsedeceğini çok iyi biliyordum ama bilmiyormuş gibi davrandım ve güven verircesine gülümsedim. "Bana güvenebilirsin, sana yardımcı olurum."

Bana sır veren kişi düşmanım bile olsa o sırrı kendi sırrımmış gibi kimseye söylemezdim. Böyle de mükemmel bir insandım işte. Samimi bir şekilde gülümsedi.
"Zaten sana güvenebileceğimi bildiğim için geldim." Çayımdan bir yudum aldım ve gözlerinin içine baktım. "Seni dinliyorum."

Derin bir nefes aldı ve titreyen sesiyle konuşmaya başladı. "Bundan yıllar önce olan bir sevgilimle birlikte olmuştum ve ondan bir çocuğum oldu. Bir erkek bebek dünyaya getirdim ve şuan iki yaşında. Adı da Kuzey, sorun şu ki oğlum babasıyla kalıyor ve bende artık oğlumun yanında olup, onu anne sevgisiyle büyütmek istiyorum ama ne yapmam gerektiğine karar da veremiyorum. Bir yandan Barlas var. İki senelik ilişkimizde ondan hiçbir ilgi görmedim ve artık daha da soğudum. Ayrılmak istiyorum ama nasıl diyeceğimi bilemiyorum, bu yüzden ben de sana geldim."

Az kalsın çığlık atıyordum ki, kendimi zor durdurdum. Tamam sırrını biliyordum ama bunu diyeceğini hiç beklemiyordum. Gülümsedim. "Her şeyi ona olduğu gibi söylemelisin ve ondan ayrılmak istediğini, oğlunun yanında olmak istediğini de. Unutma ki hiçbir şey senin oğlundan değerli değil. Ayrıca oğlunu ailenden saklamayı da kes, o senin oğlun!"

Bir yandan da ciddi şekilde akıl vermiştim. "Yapamam Dolunay."

Şeytan diyor ki; çak ağzının ortasına iki tane, oturduğu yerde kalakalsın. Yardım ediyorduk kıza, onu da beğenmiyor.

Göz devirdim. "Neyi yapamazsın pardon da Çiğdem? O çocuğu yaparken ailem ne der, ben ne yaparım diye düşüdün mü? Hayır düşünmedin! Eğer bir şeyleri düşünmeden yaptıysan sonuçlarına da katlanmak zorundasın. Hem burada söz konusu olan bir evlat! Anne ve baba sevgisine muhtaç bir çocuk var ortada, o yüzden kendi evladın için her şeyi göz ardı etmelisin. Bırak kim ne derse desin, senin önceliğin oğluna olsun."

Ben geleceğin en mükemmel annesiyim bilginiz olsun hanımlar.

Yanakları kızarmıştı. Kısık bir sesle konuştu. "Haklısın." Hızla kafamı salladım.
"Haklıyım. Şimdi utanmayı kes ve oğlunu kimseden saklama."

Söylediklerimle, kafasını dikleştirdi. "Tamam dediğin gibi yapacağım, sonuçta kimse oğlumdan daha önemli değil. Teşekkür ederim."

Gülümsedim. "Rica ederim. Ben, sana sadece doğru olan yolu gösterdim."

Bak şimdi seni sevdim kız Çiğdem! Kahvaltımızı yaparken bayağı konuşmuştuk. Bana oğlunu anlatmış, hatta benimle tanıştırmak istediğini bile söylemişti ve bende seve seve kabul etmiştim. 'Şimdi ne yapmayı planlıyorsun' diye sorduğumda, ilk işinin Barlas'tan ayrılmak olduğunu, daha sonra oğlunu da alıp ailesinin yanına gideceğini söylemişti ve bir de oğlunun babasıyla, oğlu için yeni bir yuva kuracağını söylemişti.

"Ben artık gideyim, her şey için çok sağ ol."

Onunla birlikte, bende ayağa kalktım. "Barlas'la konuşmanı yaptıktan sonra bana gel." Kafasını salladı. "tamam."

O evden çıkarken, arkasından güldüm. "Ay bu kız yüzünden iyice iki yüzlü oldum."

Kahvaltılıkları toplayıp, evi bir düzene soktuktan sonra televizyondan bir dizi açıp battaniyenin altına girdim. Cama vuran yağmur sesleri şiddetlenince kafamı cama doğru çevirdim. On altıncı katta olmak böyle havalarda beni çok korkutuyordu. Özellikle şimşekler çakmaya başlayınca evde durmaz hemen anneme koşardım.

Bir saat sonra zil çalınca ayağa kalktım ve kapıya baktım. Çiğdem gelmişti. İçeri girer girmez hemen o çok merak ettiğim soruyu sordum. "Tepkisi ne oldu?"  Yüzünden düşen bin bir parçayla beni cevapladı.
"Ağzına geleni saydı. Nasıl bir anneymişim ben, bunu en baştan neden söylememişim ve birçok hakaret, küfür etti. Ayrılık hakkında 'tamam' diyip geçti ama anneliğime bin tane laf etti. Oğlumu düşünceğime, nelerin peşindeymişim falan filan."

Hayır Dolunay, kahkaha atmamalısın. Kendi kendimi telkin ederken, tek kaşımı kaldırıp indirim. "Kusura bakma ama oğlun ve oğlunun babasıyla yuva kurmak yerine başka bir insanla olmuşsun, bazı yerlerde haklı."

Dediklerime gözleri doldu. Böyle bir saat falan daha bende durduktan sonra kalktı ve gitti. En kısa zamanda oğluyla tanışmak istediğimi söylemiştim.
Şimdi Barlas sadece bana kalmıştı, gel de mutlu olma!

#Düzenlenmiştir.

KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin