K.M | 10.BÖLÜM

19.5K 735 132
                                    

"Biliyor musun şarkılara neden "parça" deniyor? Çünkü; ihtiyaç duyduğunda bazıları bir yanını tamamlıyor."

Kargo - Yıldızların Altında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kargo - Yıldızların Altında

Bugün fazlaca yorulmuş ve kendimi zar zor eve atmıştım. Bütün gün çocuklarla uğraşmıştım ve canımı okumuşlardı. Eve gelir gelmez siyah, peluş pijamalarımı giyindim ve battaniyemi alıp favori yerim olan balkona geçtim. Şu balkonda olmasa ben Barlas'ımla nasıl konuşacaktım? Bazı insanlardan daha çok katkısı vardı valla. Telefonumu elime alıp listeden bir tane müzik açtım ve sosyal medya hesaplarıma girdim. İnstagramda dolaşırken yüzümü buruşturmadan edemiyordum. Bütün arkadaşlarım düğün yapıyordu, hatta bazıları ikinci çocuğu bekliyordu, bir evde kalan bendim Barlas sağolsun.
Çiğdem yellozu bir çocuktan ayrılsa her şey çorap söküğü gibi gelecekti de, gelemiyordu işte!

Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde, yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Bugün yıldızlar daha çoktu ama ben daha fazlasını istiyordum. Görüş alanıma Barlas girince gülümsememi daha da genişlettim. "Neye sırıtıyorsun öyle?"

İşaret parmağımı gökyüzüne doğrultup, yıldızları işaret ettim. "Baksana, bugün yıldızlar ne kadar da çoklar."
Kafasını gökyüzüne çevirdi ve birkaç saniye öyle durdu. Yüzü bana doğru dönerken, tek kaşı havaya kalktı. "Daha çok yıldız görmek ister miydin?"

Sorduğu soruyla kafamı salladım. "İsterdim ama maalesef şehir ışıkları buna izin vermiyor."

"Hadi hazırlan, yıldızları daha yakından görmeye gidiyoruz." Duyduklarım karşısında, ağzım hafifçe aralanmıştı. "Şaka?"
Emin olmak için sormuştum bu soruyu. Kafasını iki yana salladı. "Değil, hadi montunu giy gel."

"Tamam."
Hızla yerimden kalktım ve koşarak odaya gidip, montumu giyindim. Geri salona gidip ev kartını aldım ve balkona çıktım. "Hazırım."

"Tamam."
Görüş açımdan çıkarken, bende balkon kapısını kapatıp, evden çıktım ve kapımın önünde Barlas'ı beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra yanıma Barlas gelince beni baştan aşağıya süzdü ve güldü.
Üstümde siyah mont, altımda peluş pijama altı, siyah spor ayakkabı ve montun ardından çıkarttığım peluş pijamamın, kulaklı şapkası. Elinde bir pamuk şekeri eksik ooan beş yaşındaki çok bilmiş kız çocuklarına benziyordum. Barlas ise, gayet cool bir şekilde siyah kazak, siyah kaban, siyah dizleri yırtık dar kesim pantolon, siyah asker bot giymişti ve dağınık duran saçları havasına hava katmıştı.

Gelde sevme!

Barlas bana bakıp sırıtmaya devam edince, bende gülümsedim. "Hadi gidelim."
Önden önden giderken, asansöre binip otopark katına bastım ve on altı kat aşağıya inmeye başladık. Otoparka gelince, arabasını açtı ve kendimi hızla arabanın içine attım. Çok soğuktu. Barlas arabayı sürmeye başlayınca, bende kafamı cama çevirdim. Birkaç dakika sonra boş sokakları izlemek yerine, kafamı Barlas'a çevirip onun güzel yüzünü izlemeye başladım. Ben iyice onun suratını izlemeye dalmışken, sorduğu soruyla kendime geldim. "Neden beni izliyorsun?"

Çünkü sana aşığım.

Kaşlarımı kaldırdım ve omuz silktim. "Dalmışım." Birkaç saniye gözleri üzerimde dolaştıktan sonra yola bakmaya devam etti. "Anladım."

Arabada sessizlik oluşurken, hiç sevmediğim insandan konu açtım. "Çiğdem'le nasıl gidiyor?"
Soruyu cevaplarken yüzünde bir mimik, sesinde bir duygu barındırmamıştı. "İdare eder."

İçimden sinsi gülümsememi atmıştım bile. "Böyle gidiyoruz ama Çiğdem kızmasın?"
Kafası bana saniyelik dönerken, kaşlarını çattı. "O benim ne yaptığıma karışamaz."

Kaşlarım hayretle havaya kalktı. "Neden karışamasın ki? Sevgilin sonuçta." Arabayı sağ çekip durdurdu ve bana doğru döndü. "Çiğdem konusunu açarsan bir daha, seni arabadan atarım haberin olsun."

Elimi dudağıma götürüp, fermuar çekiyormuş gibi yaptım. "Sustum." Arabayı çalıştırıp, hızla yol üzerinde devam etti. "Aferin."

_

Geldiğimiz yere tekrardan hayran hayran baktım. Çimenlerin karşısında göl, gölün üstünde yarıda biten tahta bir köprü, göle yansayan dolunay'ın görüntüsü ve binlerce parlayan yıldız. Oturduğumuz çimenlerin üstünde bile çok rahattım. "Burası harika."
Gülümsedi. "Öyledir."

Gözlerimiz buluşunca, dudaklarımızdaki gülümseme daha da büyüdü. Çok fazla heyecanlanmıştım şuan.
Derin bir nefes alıp bu anın hiç bitmemesini diledim. Klasik bir şey gerçekleştirip, çimenlere doğru uzandım ve kollarımı kafamın altına alıp, dudağımda bir tebessümle yıldızları izlemeye devam ettim. Bir süre sonra Barlas'ta benim gibi çimenlere uzanınca, ona bakıp kıkırdadım. O da bana bakıp gülümsedi.
İkimizde sessizce yıldızları izliyorduk. Kız Çiğdem laf atardım da sana, sonra Allah benim belamı veriyor.

Kafamı Barlas'a çevirdiğimde bana baktığını görünce utanmıştım. Her zaman tutularak izlenmekten çekinirdim. Barlas ağzının içinde bir şey gevelemişti ama anlamamıştım. "Anlamadım?"

"Boşver."

Birkaç dakika sonra yattığı yerden doğrulup, telefonuna baktı. "Hadi gidelim artık."

Başımı aşağı yukarı salladım ve ayağa kalktım.
O önden giderken, bende arkasından onu takip ettim.
"Teşekkür ederim." Kafası bana dönerken, göz kırptı.
"Benden bir kıyak."

Kıkırdadım. Arabaya binip evin yolunu tuttuk. Bir buçuk saat süren yolculuğumuzda konuşmuş, gülmüş, eğlenmiştik ve en önemlisi ben tekrardan aşık olmuştum. Birbirimize kendimizi anlatmıştık. En sevdiği renk vişne çürüğüydü mesela, onun için özel olan sevdiği bir yemek yoktu. Gerçi ben bunları çok iyi biliyordum da, bilmemezlikten gelmiştim. Köpek hariç hiç bir hayvanı sevmezdi, kedilerden nefret ederdi. Spor yapmaya bayılan bir insan ve birçok şey. Bu bilgileri unutursam sanki hayatımdan bir şeyler eksilecekmiş gibi hissediyordum. Sadece kendisinin bildiğini sandığı sırları bende biliyordum. Siinir krizleri geçirdiğini ve onun için en önemli olan bir sır daha biliyordum.

O sırrı bir ben, bir Barlas, bir Allah, bir de olayı yaşayan insan bilirdi. Ama sonunda '-di' eki vardı işte. O kişi ölmüş olmasaydı, Barlas onun katili olmasaydı biliyor olacaktı, gerçi hâlâ biliyor ama o kişiyle beraber bu sırda mezara gömülmüştü. Kazayla olmuş bir vakaydı ama sonuçta bu da cinayet kategorisine giriyordu. Bilen bir kişi daha vardı, o da Barlas yerine suçu üstlenip hapise giren, Barlas'ın kendisi için paraya boğduğu bir kişiydi. Barlas bu olay yüzünden katil olmuş olsa da, insan seviyordu işte. Başka biri olsa belki, o kişiye kötü gözle bakardım ama bu sevdiğim adamdı. Ne kadar çok çabalasamda ondan nefret edemez, ona kötü gözle bakamaz, katil olarak adlandıramazdım.

Aşk; bir insanın kusurlarını, hayatında ki pürüzleri yok saymaktı bir yandan da. Benim ki de aşktı işte.
Gönül kimi seveceğimi çoktan seçmişti ve ben sevdiğim adamın hayatında ki pürüzlerde takılı kalamazdım.

#Düzenlenmiştir.

KOMŞU MÜZİĞİ - Aşıklar Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin