Bana baktın gözlerinle ıssız ufka dek
Anılardan yıkanmış gözlerinle
Bana baktın saf unutuş olan gözlerinle
Bana baktın üzerinden belleğin
Başıboş nakaratlar üzerinden
Solmuş güller üzerinden
Aldanmış mutluluklar üzerinden
Yürürlükten kalkmış günler üzerinden
Mavi unutuş olan gözlerinle baktın bana
Birşeycikler anımsamıyorsun olan bitenden sevgilim...(Louis Aragon-Sait Maden çevirisi)
Hilal'den
Yatakta bir sağa bir sola dönerken kalbimi ele geçiren duygulara bir anlam vermeye çalışıyordum. O duygu ki saatlerdir nefes almamı engelliyordu. Derin bir nefes alırken göğsümün üzerinde ki elimi başımın altına koydum ve yatakta sağ tarafıma döndüm.
Eve geldiğim saatten beri kendimi yatağa atmış, yaklaşık üç saattir de kalkmamıştım. Ayşe teyze bir şey olduğundan endişelenmiş bir kaç kez yanıma gelmişti. Bense yorgun olduğumu söyleyip geçirtirmiştim onu. Beni sık boğaz etmemesi bile onu sevmem için bir sebepti.
Koray'ı Leon'un yanında gördüğüm an neden olduğunu bilmediğim garip bir his tüm bedenimi kaplamıştı. Nasıl anlatsam bilmiyorum, sanki ben oraya gidersem o kehribarlar kırılacak paramparça olacaktı. Bunun umrumda olmaması gerekiyordu şayet olması gerekenin tam aksi Leon'un gözlerinde görebileceğim şeyden korkmuştum. Belki de benim hurafemdi bu ama gidememiştim yanlarına. Lavaboya giderken yanıma aldığım çantaya şükredip kendimi kimseye farkettirmeden dışarı atmıştım. Arabayı park ettiğim yere hızla yürürken bizim çocuklara Ayşe teyzenin biraz rahatsızlığındığını durumu Koray'a çaktırıp gereksiz telaş yapmaya gerek olmadığını belirten bir mesaj atmıştım. Çok geçmeden Koray beni aramış, yanıma gelmek için izin istemişti. Bense yorgun olduğumu söyleyip teşekkür etmekle yetinmiştim.
Leon'dan
Mavi gözlü kız.
Ömrümde ilk kez birisini bu denli merak etmeme rağmen elimde kalan tek şey kızın gözlerinin rengi miydi? Şaşırılacak bir durumdu.
Bu yaşıma kadar bir çok kızla tanışmış, bir çok kızla ilişkiye başlamıştım. Lakin hiç kimseyi bu denli merak etmemiştim. Belki de geçici bir hevesti ama gördüğüm dakikadan beri gözleri bir an olsun gözlerimin önünden gitmiyordu. Ayrıca tanıdık gelen siması da onu hala hatırlamakta ısrarcı olabilirdi, bilmiyorum. Tek bildiğim eve geldiğim vakitten beri aklımdan çıkmayan daha da garibi aklımdan çıkarmaya çalışmadığım mavi gözlü kızdı.
Kulaklığımı kulağıma takıp çok sık dinlediğim King Of Leon-Pyro şarkısını açtım ve yatağa uzandım. Kulağımda yankılanan sesi bastırmak ister gibi mavi gözlü kızın sesi beynimde ayrı bir yerde ben hala burdayım diyordu. Hal ve tavırları aklıma geldikçe yüzümde anlamsız bir tebessüm oluştu. Siyah elbisenin içinde elbisesine tam zıt süt beyaz teni onu sebepsizce olduğundan daha güzel göstermişti. Sımsıkı topladığı saçları, o yüzünü ve mavi gözlerini daha da fazla ortaya çıkarmıştı. Yüzünde diğer kızlar gibi güzelliğine gölge düşüren makyaj adına da bir şey yoktu.
Bilmiyorum, bir şey vardı beni ona iten. Çok kolay dikkatimi çekmişti. Ben ilk defa bir kız hakkında bu kadar derin düşünüyor, bir daha onu görmeme korkusuyla üzülüyordum.
Mavi gözlü kız şarkısını bitirdikten sonra uzaklaşmıştı, ben lavaboya gittiğini tahmin etsem de geri dönmemişti. Zaten o sırada masaya Koray geldiği için pek bir şey anlayamamıştım gidişinden. Koray babamın iş arkadaşının oğluydu, çok yakın olmasakta arada bir araya geliyorduk. Nişanlısıyla buluşacağını söylemişti lakin, kızın acil bir işi çıkmıştı. Neydi kızın adı ha Hilal. Bizde tanışamamıştık haliyle. Zaten çok durmadan bizde evlere dağılmıştık. Mavi gözlü kız gittikten sonra hayat enerjim çekilmiş gibi hissetmiştim. Çocuk gibi eve gitmek için ısrar etmiştim Mehmet'e ve Selim'e.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
FanfictionRuhunda ki tüm yaralara rağmen sevebilen insanlar cesur insanlardır. Karanlığın içinde kalsalarda, kendilerini aydınlatamadıklarını düşündükleri anda, hayat onlara asıl ışığın kendilerini olduğunu gösterir. Belki acıtarak, belki kanatarak. Belki de...