Hilal'den
Leon'la beraber taksiye bindiğimizde düşünmeden edemedim. Nereden başlayacaktım tüm bu olanları anlatmaya. Leon benim için gitmeyi göze alırken, şimdi tekrar benim için kalmayı göze alıyordu. Babamla tartışmamız kulaklarımda yankılanırken koltukta biraz daha kayıp Leon'a yaklaştım.
'Anlatmayacak mısın?' dedi Leon. Gözlerini üzerime dikerken. 'Bir şey olmuş belli. Pek iyi gözükmüyorsun.. Koray'la ilgili mi?'
'Şiştt' dedim. Derin bir nefes alıp başımı Leon'un omuzuna koydum. Kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapattım. Onunda derin bir nefes aldığını hissettim. Kolunu kaldırıp omuzumun üzerine yavaşça koyduğunda biraz daha sokuldum ona doğru. Başım boynuna değiyordu. 'Biraz daha böyle duralım mı? Sonra söz veriyorum her şeyi anlatacağım. Ama lütfen biraz daha böyle kalalım..' eli yavaşça saçlarımın üzerinde gezinmeye başladığında kıkırdadım.
'Kollarımın arasında olduğuna inanamıyorum' dedi Leon. Sesi fısıltı gibi saçlarıma dökülmüştü. 'Hala sana sarılıyor olabildiğime inanmıyorum. Hiç bitmesini istemediğim bir rüya gibisin. Uyanmaya korkuyorum.' sesi ruhuma dokunuyordu.
'Rüya değil ki' dedim sesimi neşeli tutmaya çalışırken. Bir kez olsun babamı önemsemeyecektim. 'Burdayım. Sana geldim. Geç mi kaldım bilmiyorum.' dedim. Başımı biraz daha yukarı kaldırdığımda burnum boynuna sürtmüştü. Derin bir nefes alırken omuzumun üzerinde ki elini hafifçe hareket ettirdi.
'İnan bana, benim kadar geç kalamazsın sevdaya.' Başımı kaldırıp gözlerimizi birleştirdiğimde taksinin loş ışığı izin verdiği kadar yüzünü inceledim. Saniyelerin asırlara dönüşm
'Sen hiçbir şeye geç kalmadın ki. Ben aptallık ettim. Korkak davrandım. Özür dilerim senden Leon, beni affet lütfen..' bakışları kedi yavrusu masumluğunda üzerimde geziniyordu. Bir süre tepki vermeden yüzüme baksa da derin bir nefes aldı ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
'Özür dileme. Senin bir suçun yok. Sadece neler olduğunu merak ediyorum..' dedi. Haklıydı. İki gün önce beni öpmesinin bir rezillik olduğunu söylerken şimdi gelip onu ben öpmüştüm. Vücudumda ki bütün kan yanaklarıma çıkmış gibi hissederken kızardığıma emindim. Omuzumun üzerinde ki elinin üzerine kendi elimi koyduğumda tekrar yasladım başımı omuzuna.
'Gerçekleri gördüm sadece. Sevdiklerim için yürüdüğüm yollar ateş olup yandığından geç kaldım sana...' gözlerimin buğulandığını hissediyordum. Derin bir iç çekerken Leon'un 'Geldik' demesiyle önünde durduğumuz eve baktım.
Taksinin ücretini ödeyip aşağı indiğinde benim inmem için kapıyı tuttu ve indikten sonra kapıyı kapattı yavaşça. Açık camdan içeri 'kolay gelsin' diye seslendikten sonra bana döndü. Ev çok büyük değildi. Bahçesinde büyük bir süs havuzu vardı. Caddeye yakın olmasına rağmen arka taraf, sessiz ve sakindi. Caddenin hemen karşısında sahil boylu boyunca uzanıyordu.
'Yürüyelim mi biraz sahilde?' diye sordu bakışlarımı takip ettiğinde. Başımı aşağı yukarı salladım.
Karşıdan karşıya geçtiğimiz vakit üzerinde ki kapüşonluyu çıkardığını gördüm. Hemen sonra omuzlarımın üzerine bıraktı. Onun sıcaklığını hissedene kadar üşüdüğümü farketmemiştim. Evden apar topar çıktığım için üzerimde tek renk ince bir sweatshirt ve altında da siyah bir kot vardı. Hava serindi ama çok fazla soğuk değildi.
'Sen üşüyeceksin' dedim fısıltıyla.
'Sorun yok' dedi ve gülümsemesi yüzünde yayıldı. 'Sen otur şöyle, ben de sıcak bir şeyler alıp geleyim' dedi eliyle önümüzde ki bankı gösterirken. Başımı sallayıp banka doğru ilerledim. Benden uzaklaşırken çantamın içinde titreyen telefon kendini belli etti. Açmak istemiyordum. Titreşim durduktan sonra hemen tekrar başladı. İstemeyerekte olsa çantamı açıp önünde ki telefonu aldım. Bakışlarım Leon'un gittiği tarafa doğru kayarken hala gelmediğini gördüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
FanfictionRuhunda ki tüm yaralara rağmen sevebilen insanlar cesur insanlardır. Karanlığın içinde kalsalarda, kendilerini aydınlatamadıklarını düşündükleri anda, hayat onlara asıl ışığın kendilerini olduğunu gösterir. Belki acıtarak, belki kanatarak. Belki de...