ฯOn Üçüncü Bölüm-Aşka Yenilmek

2.8K 143 90
                                    

Hilal'den

Nefes nefese birbirimizden ayrıldığımız da Leon'un gözlerinin bir ton daha koyulaştığını görebiliyordum. Bir kaç saniye gözlerimin içine bakması bana bir kaç asır gibi gelmişti. Derin bir nefes alırken 'Çok güzelsin...' dedi fısıltıyla. İç çekerek söylediği şey beni heyecandan titretmişti. Sıcak nefesi dudaklarıma çarparken gülümsedim. Dudakları tekrar bana doğru yaklaştığında gözlerimi kapatmadım.

Islak dudakları boynumun girintisine bir öpücük bıraktığında içim gıdıklanmıştı.

'Ne oldu?' dedi dudaklarını boynumdan çekmeden. Gülümsediğini hissetmiştim. Sıcak nefesi değdiği yerleri ateş olup yakıyordu sanki.

Cevap vermedim. Ellerim saçlarına çıktığında, elimin altında ki tutamları okşadım öylece. Sanki dünyanın en güzel şeyiydi saçları. En güzel sesiydi sesi.

Gözlerim anın büyüsüyle kapandığında dilini tenimde hissetmiştim. Öptüğü yerin üzerinde hareket ettirdiği diliyle dizlerimin titremesine engel olamadım. Belimde ki ellerini daha da sıkıp beni kendinden hiç ayırmadan koltuğa biraz daha yaslanmamı sağladı. Daha rahat bir hal almıştık.

Bir eli kazağımın ince ucunu kavradığında nefesim teklemişti. Yanlış bir şey yapmış gibi elini kazağımdan çekerken başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

'Özür dilerim' dedi fısıltıyla. Kesik kesik nefes alışverişlerimiz birbirine karışmıştı. Başımı sağa sola salladım. İki elimle yüzünü avuçlarımın arasına aldığımda yanağını avucumun içine yaslayıp gözlerini kapattı. Ateşi hala kendini belli eder tarzdaydı. Büyük ihtimalle benim o kadar ateşim olsa yatak döşek yatıyor olurdum, ama Leon iyi görünüyordu. 'Öyle güzelsin ki... öyle narin ve masumsun ki yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum.'

Vücudumda ki bütün kan yanaklarıma çekilmiş gibi hissederken Leon'un yanağında ki elimi yavaşça hareket ettirdim. Baş parmağım yüzünde ki belirgin gamzenin üzerinde durduğunda gülümsediğini hissettim.

'Hiç bir genetik bozukluk bu kadar güzel olamazdı..' diye saçma bir cümle kurduğumda gözlerini aralayıp bana baktı. Gözlerinde söylediğimi anlamaya çalışan bir ifade gördüğümde kıkırdadım. Ellerimi yüzünden çekerken suratı bir kaç saniyeliğine düşse de toparlanmıştı. Ben bacaklarımı toparlayıp sırtımı koltuğun kolluğuna daha çok yaslarken, o da biraz daha toparlanmış tam karşımda dizlerini kırıp oturmuştu. Çenemi dizime yaslayıp gözlerine bakmaya devam ettim. 'Gamze aslında genetik bir bozukluktur. Yüzde bulunan kasların kısalması ile ilgili bir durum.' diye açıkladığımda kaşlarını kaldırıp tekrar indirdi. Bu hali beni gülümsetirken devam ettim. 'Ve annen de ve baban da varsa sende olma ihtimali var. Gerçi bu genlerle ilgili ama, olmama ihtimali biraz düşük.'

'Resmen genetik bir bozukluğum var da haberim yok!' diye yakınan bir sesle konuştuğunda gülümsemeden edemedim. Onunda gülümsemesi öksürüğüyle kesildiğinde yaslandığım yerden doğruldum. Elim yüzüne gidip önündeki saçları ittirdiğinde ateşinin sanki az önceye göre yükseldiğini hissettim.

Masanın üzerinde ki suyu bardağa doldurup Leon'a uzattım. Bir kaç kez daha öksürüp elimde ki bardağı aldı. 'Bence bir hastaneye falan gitmeliyiz Leon. Pek iyi görünmüyorsun.'

Başını hızla sağa sola salladığında gözlerimi devirdim.

'Şu haline bir bak.. Yüzün bembeyaz görünüyor.. Sürekli öksürüyorsun. Ateşin de var..'

'Kendimi söylediğin kadar da kötü hissetmiyorum Hilal, gerçekten. Biraz dinlensem atlatırım. Bünyem sağlamdır benim' deyip sırıttığında koltuktan kalkıp sehpanın kenarına oturdum.

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin