ฯYirmi Sekizinci Bölüm-Hediye

1.9K 104 31
                                    

Yazardan

'Daha iyi misiniz?' diye sordu Dmitri panikle. Kız kızıl saçlarını yavaşça tek omuzu üzerinde toparladı. Her ne kadar hastaneye gelmek istemese de, Dmitri'nin ısrarlarıyla gelmek zorunda kalmıştı.

'Hastaneye gelmemize bile gerek yoktu aslında, gerçekten iyiyim. Basit bir doku zedelenmesi' dedi bacağını gösterirken. 'Ben artık gideyim.' Mahcup bakışları Dmitri'nin üzerinde gezinirken yanaklarının kıpkırmızı olduğunu hissetti. Her zaman ki Efsun'du işte.

'Sizi ben bırakırım Efsun Hanım...' dedi Dmitri büyük bir centilmenlikle. Eğer Efsun'un canının yanmadığına emin olsaydı, ona çarptığı için mutlu bile olabilirdi Dmitri. Hayran bakışlarla kızı süzerken, Efsun'un havalanan kaşlarına gülümsedi.

'Hastanede kimliğinizi vermiştiniz, kayıt için. Yoksa müneccim falan değilim..' dedi gülümserken Dmitri. Anlamıştı kızın ismini bildiği için Efsun'un şaşırdığını. Efsun yeni hatırlamış gibi dudağını ısırırken, 'Kusura bakmayın' diye fısıldadı.

'Siz sormasanız da ben kendimi takdim edeyim, Dmitri bende.' Dmitri'nin yüzünde ki gülümseme daha da yayılırken Efsun'un kızaran yanaklarına an be an şahit olmuştu.

'Gerçekten kusura bakmayın.. Bu arada Türk değil misiniz? Türkçeyi çok akıcı konuşuyorsunuz.' dedi Efsun elleriyle oynarken.

'Babam Türk, annem Yunan. Bir süre Yunanistan'da yaşadık ancak, babamın işleri doğrultusunda buraya geldik. Küçüklükten beri burdayım anlayacağın.' dedi Dmitri hevesle. Karşısında ki kızın onun hakkında bir şeyler sorması sebepsiz yere hoşuna gitmişti. Şu karlı havada vücudunun her yeri alev almış gibi ısınmıştı.

'Anladım' dedi Efsun kaşlarını kaldırırken. Dmitri'nin hakkında bir şeyler öğrenme işini sevmişti,  ancak yanlış suda yüzdüğünün farkındaydı 'Bu arada bırakmanıza gerek yok, buralara yakın bir otobüs durağı vardır ben oraya kadar yürürüm.'

'Olur mu hiç öyle şey. Benim yüzümden geldik buralara kadar. Şükür ki bir şeyiniz yok, şimdi lütfen izin verin sizi evinize kadar bırakayım. Zaten...' Zaten seni bir daha göremeyeceğim demek istese de kızın şaşkın bakışlarıyla cümlesini ağzına tıkıp susmayı seçmişti.

'Zaten?' diye sordu Efsun. Merak ve heyecanla. Karşısında ki adam, gerçek olamayacak kadar güzel görünüyordu şu an ona. Arkaya taradığı saçları, üzerinde ki spor takımla filmlerden fırlamış gibiydi.

'Zaten... hava çok soğuk, yürümeyin oraya kadar rica ediyorum Efsun Hanım.' dedi Dmitri. İstemiyordu kızın yanından gitmesini.

'Peki o zaman.' dedi Efsun. Biliyordu ki bir daha görmeyecekti onu.

....

'Uyudu...'  dedi Leon fısıltı ile. Kahvaltıdan sonra soluğu tekrar Beren'in yanında almıştı ikisi. Ayşe Teyze gülümseyerek izledi Leon ve Hilal'i.

'Ayşe Teyze benim odama mı yatırsak? Uyanmasın burada.' dedi Hilal fısıltı gibi. Ayşe Teyze başını sallayarak onayladığında, Leon kolları arasında uyuyakalan Beren'i daha sıkı bir şekilde tutup ayağa kalktı.

'Üst katta hadi gel.' dedi bakışlarını Leon'a çevirdiğinde. Leon Hilal'e ayak uydurup onu takip ederken, yavaşça merdivenlerden çıktılar.

Hilal kapıyı Leon'un geçmesi için araladıktan sonra Leon, yavaş adımlarla odaya girdi. Bakışları Hilal'in odasında gezinirken, okyanus mavisinin hakim olduğu oda ilgisini çekmişti. Tam olarak her yer Hilal'in zevkini yansıtıyordu. Abartılı şeylerden uzak, tamamen sade olarak döşenmişti. Odanın içinde fazla bir eşya olmaması da odaya ayrı bir ferahlık katmıştı.

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin