Yazardan
Hilal ve Veronica dolu gözlerle birbirlerinden ayrıldıklarında, gözlerindeki yaşlara rağmen gülümsediler.
'Hadi bakalım, sil göz yaşlarını güzel kızım...' Hilal başını salladığında Veronica masanın üzerinde duran kutuyu, Hilal'in kucağına doğru uzattı. 'Bunu giy ve hazırlan... Size bir sürprizim var.' dedi neşeyle. Hilal şaşırarak elinde duran kutuya baktığında itiraz etmek için dudaklarını aralayacaktı ki Veronica, izin vermeyerek ayağa kalktı. 'Hadi kızım, Leon'u bekletme.' dedi Veronica. Hilal Hala tepki veremezken, Veronica 'Seni kapıda bekliyorum.' diyerek kapıya doğru yürüdü.
Hilal sonunda konuşabildiğinde 'Hemen hazırlanıyorum.' dedi. Ne için hazırlandığını bile bilmeden. Veronica odadan çıktıktan sonra, kutuyu merakla açarak içinde ki elbiseye beğeniyle baktı. Krem renkli elbiseyi eline alıp yavaşça kutunun içinden çıkardığında bir kez daha Veronica'nın zevkine hayran kalmıştı.
Neden giyeceğini bilmediği elbiseyi incelerken, bedenininde kendi bedeni olduğunu görmesiyle gülümsemişti. Ayağa kalkıp üzerinde ki pantolon ve bluzdan kurtulduktan sonra, koltuğun üzerine bıraktığı elbiseyi giyindi. Elbisenin yanında olan fermuarını zorlukla çektikten sonra kendisine bakındı. Üzerine tam oturan elbisenin, bel kısmından yere kadar uzanan tüller olmasaydı, büyük ihtimalle yeni belli olmaya başlayan karnı, çok rahat bir şekilde fark edilirdi. Ayağına büyük kutunun içinden aldığı babetleri geçirdikten sonra, topladığı saçlarını serbest bıraktı. Boynunda ki kolyeyi, elbisenin işlemeleri olduğu için elbisenin altında bırakmıştı.
Kapıyı yavaşça aralayıp dışarı çıktı ve onu beğeniyle süzen bir çift gözle karşı karşıya kaldı.
'Çok güzel olmuşsun...' dedi Veronica heyecanla.
'Teşekkür ederim, ancak ne için giyindiğimi hala bilmiyorum.' dedi Hilal mahçubiyetle gülümserken. Veronica cevap vermezken Hilal'in koluna girdi ve onu tekrar merdivenlere yönlendirdi. Yukarıdan gelen seslere bir anlam veremezken, ağır ağır merdivenleri çıktılar. Büyük salona girdiklerinde H
ilal'in gözüne ilk önce siyah gömleğin üzerine, siyah kravatı takmaya çalışan Leon ilişmişti. Hemen sonra, Yıldız, Ali, Ömer, Burcu, Selim, Mehmet ve ismini bilmediği ancak Leon'un arkadaşı olduğunu hatırladığı iki kıza çevirmişti bakışlarını. Hilal'in geldiğini gördüklerinde, yüzlerinde kocaman bir gülümseme oluşmuştu hepsinin.
Hala neden burada olduğunu ve bütün arkadaşlarının hangi ara buraya geldiğini anlamaya çalışan Hilal'i Leon büyük bir beğeniyle süzdü. Veronica Hilal'in tam arkasında dururken, Leon boynunda ki kravatı yarım yamalak düzenleyip Hilal'e doğru adımladı. Bir elini tutup yavaşça kendi etrafında çevirdi Hilal'i 'Çok güzelsin' diye fısıldarken.
Hilal hala şaşkınlıkla Leon'a bakmaya devam ediyordu. Yanlarına gelen arkadaşlarına sarıldıktan sonra çalan kapının sesiyle, kimin eksik olabileceğini düşündü. İçini anlam veremediği bir heyecan kaplarken, bu yapılan sürprizin kime ait olduğunu merak ediyordu. Kim yapmıştı ve neden yapılmıştı?
Kapı açıldıktan iki üç dakika sonra içeriye giren babasına şaşkınlıkla baktı Hilal? Neler olduğunu bilmezken, bir kaç dakika sonra Leon'a çevirdi bakışlarını. Leon bir elini Hilal'in koluma atıp kadife yumuşaklığında okşadığında Hilal'in gözleri dolmaya başlamıştı. Veronica Hilal'e yaklaşıp 'Ağlamak yok.' diye fısıldıda. Hilal başını aşağı yukarı sallarken 'Neden burada?' diye sordu. Salona, derin bir sessizlik hakimken kimse ne tepki vereceğini bilememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
FanfictionRuhunda ki tüm yaralara rağmen sevebilen insanlar cesur insanlardır. Karanlığın içinde kalsalarda, kendilerini aydınlatamadıklarını düşündükleri anda, hayat onlara asıl ışığın kendilerini olduğunu gösterir. Belki acıtarak, belki kanatarak. Belki de...