Kaç kez aynı yaradan sınar hayat?
Ve kaç kez kaybettirir sana en sevdiğini?Yazardan
'Benim annem öldü!' dedi Hilal, gözlerine yaşlar çoktan dolmuşken. Leon Hilal'e doğru ilerleyip elini beline koyduğunda Hilal hiç bir tepki vermeden babasına bakmaya devam etti.
'Öldü benim annem... Ben öptüm onu, kokladım..' diye mırıldandı. Leon ne yapacağını bilemez bir halde Hilal'e bakmaya devam ediyordu.
'Senin annen ölmedi kızım... Senin anne diye bildiğin insan öldü...' Cevdet'in ağzından çıkan sözcüklerle başını sağa sola salladı Hilal. Cümleyi duyduğu bir kaç saniye ok olup kalbine saplanmıştı. Dudakları kuruyor, elleri titriyordu. Bu kadarı da olmaz dediği her an o kadarı da oluyordu.
'Sus! Yalan söylüyorsun! Sus!' diye bağırdı titreyen sesiyle. 'Leon bir şey söylesene! Yalan söylüyorsun desene! Leon yalan söylüyor öldü benim annem...'
'Hilal, Hilal sakin ol yalvarırım sakin ol' eliyle Hilal'in koluna sıvazlarken kendi bile duyduklarını hazmedememişti. Kolunu hızla Leon'un elinin arasından çektiğinde babasına doğru ilerledi Hilal.
'Sen nasıl bir insansın he! Benim annem öldü duydun mu beni! Benim annem öldü ve sen bir kez daha beni kandıramayacaksın' tekrar arkasını dönüp Leon'a doğru ilerledi Hilal. Dönen başına inat Leon'un arkasından geleceğine emin olduğu için hiç bir tepki vermeden yanından geçip kapıya yaklaştı.
'Selin'in annesiyle, yani Meryem'le evlilik hayalleri kuruyorduk!' Cevdet'in buz gibi sesi kulaklarına dolduğunda olduğu yerde kaldı Hilal. Leon bir kaç adım arkasında dururken onunda ağızından tek bir kelime çıkmıyordu. Eğer böyle bir şey varsa, ki bu konuda dünyanın en kötü insanı bile yalan söyleyemez, Hilal olanları dinlemeliydi.
'Sonra bir gün, bir gaflete düştüm ve Meryem'in beni aldatmış olabileceğine inandım... O gece annen çıktı karşıma... Benim hatırlamadığım bir gece tüm hayatımı değiştirdi...' Hilal duyduklarını hazmetmeye çalışırken elleriyle yüzünü kapattı. Leon hızla yanına ulaşırken bakışlarını ona çevirdi.
'Leon...' diye fısıldadı acıyla. Leon'un kulaklarına Hilal'in bu sesi dolunca üzüntüyle buruşturdu yüzünü. Başını sağa sola sallayıp dudakları arasından bir kaç hıçkırığın kaçmasına izin verdi.
'Benim annemin ismi Azize. Benim annem Azize!' diye mırıldandı. Leon'a söylüyor gibi dursada daha çok kendisini inandırmaya çalışıyor gibiydi. Kalbi deli gibi çarpıyor, aldığı nefes ciğerlerini acıtıyordu. Yaşadığı her şey bir yalandan ibaret olamazdı. Kendisi bir yalan olamazdı.
'O geceden sonra tam 9 ay anneni görmedim... O sırada Meryem'le barışmıştım, onun beni aldatmadığını öğrenmiştim... Yaren, yani annen karnı burnunda yanıma gelene kadar her şey çok normaldi.' diye fısıldadı Cevdet. Yaşadıkları gözünün önünden teker teker geçerken hatırlamak istemediği o günler kalbini acıttı. İsmi Yaren'miş diye düşünmeden edemedi Hilal. İnkar etse de iç sesi ona bunların gerçek olduğunu bağıra bağıra söylüyordu.
'Doğum yaptıktan hemen sonra, seni bana bırakıp gitti. Babam başından beri Meryem'i istemiyordu ve beni Azize'yle evlendirdi. Azize'yle aramda hiçbir şey olmadı benim.' Azize'yle aramda hiç bir şey olmadı benim.... Hilal dudaklarını aralasa da hiçbir şey söylemeden yere dikti bakışlarını. Başına bir ağrı saplanırken kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Elleri titriyor, göz kapaklarını açık tutmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
FanfictionRuhunda ki tüm yaralara rağmen sevebilen insanlar cesur insanlardır. Karanlığın içinde kalsalarda, kendilerini aydınlatamadıklarını düşündükleri anda, hayat onlara asıl ışığın kendilerini olduğunu gösterir. Belki acıtarak, belki kanatarak. Belki de...