5 ay sonra
Leon, Hilal'in saçlarını okşamaya devam ederken, Hilal Leon'un göğüsüne yasladığı başını yavaşça çekti. 'İyi olmasını istiyorum.' dedi fısıltıyla. Heyecanını bile yaşayamayan yüreğine düşen korku onu sınırlamıştı.
'Tabiki de iyi olacak.' dedi Leon, Hilal'in saçlarını okşayıp. 'Sen kendini üzme yeter.' diye fısıldadı. Hilal elini yavaşça karnının üzerinde gezdirdiğinde 'Çok korkuyorum.' diye mırıldandı.
'Hilal lütfen. Korkmak neyi değiştirecek. Dün bu haberi aldığımız da nasılda mutlu olmuştun, nasıl da sevinmiştin. Şimdi neden böyle yapıyorsun?' diye sordu. 'Size tekrar bir şey olmasına izin vermem.' dedikten sonra o da elini Hilal'in karnının üzerine yerleştirdi.
'Yine o rüzgara kapılıp yarı yolda kalmak istemiyorum. Leon ben bu sefer bebeğimizi kucağıma almak istiyorum.' diye mırıldandı. Başını Leon'un göğüsünden ayırdığı için tam gözlerinin içine bakmıştı.
'Böyle kötü düşünmenin sebebi ne bilmiyorum. Yeter ki üzme kendini. Bak sen böyle yaparsan o hisseder.' dedikten sonra elini yavaşça sağa sola hareket ettirdi. Hilal gülümsemeye çalışırken, derin bir nefes aldı hastane koridorunda ki saate gözleri kaydı.
'Annem şimdi bizi çağırır.' dedi tebessümle.
Flashback
'Hilal, böyle bir haberi dün öğrenmişken, Yaren Hanım'la konuşmak pek parlak bir fikir değil sanki.' dedi Leon, Hilal'i vazgeçirmek adına.
'Sadece konuşmak istiyorum Leon. Kızgın ya da öfkeli değilim. Sadece gözlerinin içine bakıp, Neden diye sormak istiyorum.' dedikten sonra eliyle saçlarını düzeltti. Leon kaşlarını çatarak Hilal'i izlemeye devam etsede Hilal 'Hadi çıkalım.' dediğinde tepki vermeden ilerlemeye başladı. Hilal için en doğrusunu isterdi her zaman ama onun kararlarına saygı duymak zorundaydı.
Arabaya bindikten yarım saat sonra sahil kenarında ki kafenin yanına gelmişlerdi. Hilal kafeyi inceledikten sonra bakışlarını Leon'a çevirdi.
'Bıraktığın için teşekkür ederim hayatım. Merak etme, herşey iyi olacak.' dedikten sonra yavaşça Leon'a yaklaştı. Leon, bakışlarını Hilal'in dudaklarına hapsetmişken, Hilal aralarında ki mesafeyi tamamen kapatarak dudaklarını Leon'un dudaklarına bastırdı. Uzunca alt dudağını öpüp, geri çekildiğinde, Leon başını sağa doğru eğerek Hilal'i tekrar kendisine çekti. Hilal'e göre daha sert bir şekilde öptü onu. Hilal biraz daha böyle kalmamaları gerektiğinin farkında olduğu için kendini yavaşça geri çektiğinde nefes nefese ayrıldılar birbirlerinden.
'Önemli değil.' dedi Leon gülümseyerek. Hilal ne kadar gerginde olsa, Leon'un onu öpmesiyle kendisini daha iyi hissetmişti. 'Ben seni çıkarken ararım.' dedikten sonra yanağına da bir öpücük kondurdu Leon'un. Arabadan yavaşça inip karşıdan karşıya geçtikten sonra, Leon'un gitmesi için eliyle işaret yaptı. Leon, son bir kez kornaya basıp uzaklaştığında Hilal'de derin bir nefes alarak, kafenin merdivenlerini tırmanmaya başladı. Merdivenleri çıktıkça ciğerlerine ulaşan oksijenin azaldığından şüpheleniyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra, cam kenarında oturan elinde ki suyu yudum yudum içen Yaren'e doğru bir kaç adım attı.. Bir an kendisini vazgeçecek gibi hissetse de ilerlemeye devam etti. Annesi, tam karşısında durup ona bu mesafeden baktığında nefes alamayacağını hissetmişti. Yaren, Hilal'e çevirdiği bakışların Hilal'in gözleriyle temas etmesiyle hızla kalktı yerinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN
FanfictionRuhunda ki tüm yaralara rağmen sevebilen insanlar cesur insanlardır. Karanlığın içinde kalsalarda, kendilerini aydınlatamadıklarını düşündükleri anda, hayat onlara asıl ışığın kendilerini olduğunu gösterir. Belki acıtarak, belki kanatarak. Belki de...