TD~1

3.2K 76 17
                                    

  Genç adam adımlarını ağırdan almaya başladı. Hızlı olmanın ona kazandıracağı ve kaybettireceği bir şey yoktu çünkü. Yürüyordu işte. Öylesine. Aslında pek de öylesine sayılmazdı. Kendisini rahatsız hissediyordu. Annesi ve babasının onun üstünde hiçbir baskısı olmamasına, ‘O kadar üniversite bitirdin, hâlâ bir işin yok!’ veya ‘Kaç yaşına girdin, nasıl olur da gelin adayı olarak bize getirebileceğin birisi olmaz?’ gibi söylemlerle karşılaşmamasına karşın kendisini kötü hissediyordu.

  Aslında sorun tam olarak buydu. Üniversiteyi bitirmiş olmasına karşın bir meslek barındırmıyordu kendisinde. Birkaç defa denemiş ancak yapamamıştı. Sanırım çalışmak ona göre değildi. Bir de ‘kız’ meselesi vardı tabi. Aslında bu konu çok karışıktı. Yıllar boyunca gerek okulunda, gerek çalıştığı veya çalışmaya çalıştığı yerlerde, ailesinin eş dostunda karşı cins ile karşılaşmış ve onlara yakın olmasına karşı hiçbir şey hissetmemişti. Ne kalbi hızlı çarpmış, ne nefesi daralmış, ne de buna benzer etkiler göstermişti.  Bu kadarını geçin, kızlara karşı tamamen ilgi barındırmıyordu. Sanki bir kız onun önünde çıplak dursa yine ilgilenmeyecekmişçesine. Bundan dolayı benliğini arama yoluna gitmişti bir ara. ‘Acaba ben erkeklerden mi hoşlanıyorum?’ sorusunu da yönlendirmişti kendine. Ama sonuç olumsuzdu. Erkeklere karşı bir şey de hissetmiyordu. Doktora da gitmişti, ‘Acaba hormonlarımda bir sorun mu var?’ Sonuç yine olumsuzdu.

Böyle bir şey için doktora gitmesi bayağı bir hareketti. Belki de değildi. Bir kısım bunu normal karşılayabilirdi. Belki de… Belki de yalnızca doğru anı beklemeliydi. O ‘yan etkilerin’ kendisini genç adamın bedeninde göstermesi için…

**

  Adımlarını on saniyeliğine hızlandırdım ve yolun karşısına geçtim. Yürüyüş molamın sonlarına gelmeme karşın hiç de eve dönmeyi istemiyordum. Nedense bugün yürümeyi, zihnimdekileri bu garip yollara dökmek istiyordum.

  Yürümeye devam ettim ve biraz ilerideki harabemsi çocuk parkını fark ettim. Sanırım benim için iyi bir yerdi. Çevresinde bulunan, ebeveynlerin çocuklarına bakabilmeleri, onları izleyebilmesi için konulan ve şimdi kırık olan banklarda cabası tabi. Adımlarımı hızlandırdım ve parka vardım. Banklardan en sağlam görünene yaklaştım, elimle yokladıktan ve sağlamlığını kontrol ettikten sonra sessizce yerleştim. Elimi ceketimin iç cebine attım ve not defterimi çekiştirerek çıkardım. Kalemim de diğer cebimde olmalıydı, onu da elime aldıktan sonra açtığım ve kaldığım yeri bulduğum deftere bir şeyler karalamaya başladım.

Bir süre geçtikten sonra oturduğum yerden sakince kalktım ve uyuşuk adımlar ile evimin yolunu tutmaya başladım. Yavaş adımlarıma karşın yollar geçtikleri yerleri değiştirmeye mahkûmdular. Ara sokakların yerini, renkli duvar kağıtlı dükkânlar, lüks evler, belki de kırık olmayan banklar alıyordu. Yürümeye devam ederken yan tarafta her gün uğradığım dükkânı gördüm. Gülümseyerek girdim içeriye. Neredeyse bir haftadır bu civarda yürüdüğüm için dükkânın sahibi ile tanışıyor sayılırdık. Başımla selam verdim ve bir şişe su alıp ödemesini yaptım.

 Serin havaya karşın aldığım soğuk sudan birkaç yudum aldım ve yürümeye devam ettim. Evimize yaklaşınca üstüme çeki düzen verdim ve büyük bahçe kapısından girdim.

**

Genç adam üstüne çeki düzen verdikten sonra büyük bahçe kapısından içeri geçti. Geçerken güvenlik görevlilerine selam vermeyi de ihmal etmemişti.

 Genç adam kibar bir insan sayılabilirdi. Çünkü ailesinden aldığı terbiye bunu gerektiriyordu.

 Bahçeden hızlı bir şekilde geçti. Evin kapısına gelince evlerinin şirin teyzesi ona kapıyı açmıştı. Ayakkabılarını güzelce çıkartıp ev terliklerini giyerken o şirin teyze ile sohbet etmeyi ihmal etti. Şirin teyze misafirlerinin geleceğinden bahsediyor, yemek hazırlığına geçmesi gerektiğini söylüyordu. Genç adam kendisini çok yormaması ile ilgili temkinleri yaptıktan sonra şirin teyzeyi aşağı katta bırakarak üst kata çıktı. Odasına girdi ve kapıyı usulca kapattı. Yürümüşlüğün verdiği yorgunluğu atmanın en kolay yolu duş almaktı. Duş almadan önce giyeceği kıyafetleri hazırlayıp yatağının üstüne bıraktı. Havlular, odasının bitişiğindeki banyoda olduğundan elinde hiçbir şey olmaksızın banyoya ilerliyordu. Birden aklına karalamaları geldi. Ceketinin cebinden çıkardığı not defterini masasının üstüne bıraktı. Ardından tekrardan banyoya yöneldi.

TASARIM DEFTERİ (디자인 책)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin