Abinin bilgisayarını kaçırma operasyonu #3 ; BAŞARILI. (Nihayet.)
26. bölüm olduğuna inanamıyorum. Ben 23 de falan final yaparım düşünüyordum önceleri... Neyse dırdır yapmadan ben de size ufak bir şey söyleyip kaçacağım;
Bir sonraki bölümü final düşünüyorum. Ama ne zamana gelir, ne lur bilinmez... Sizden ricam, şu sıralar neredeyse hiç yorum görmeyen bana kısa dahi olsa yorumlarınızla destek çıkmanız. Sizi seviyorum.
Multimedyayı kontrol etmeyi unutmayın.
Hayallallal~
Bahçe kapısından girerken düşünüyordu. Son zamanlarda sürekli yaptığı gibi. Beynini meşgul eden şeylere, aslında şeye, cevap bulabilse her şey aslında daha kolaydı. Düşünmek elbette güzeldi, ama bu kadar fazlası… Yalnızca rahatsız edici. Belki de yorucu.
Zili çalmak üzere elini kaldırmışken görevli bayan kapıyı açtı ve genç adamı içeri aldı. Genç adam kafasındaki düşüncelerden uzaklaşmak adına yavaşça kafasını sallayıp, bayana selam verdi. Ayakkabılarını çıkartırken gözleri, yanındaki bayanın elindeki ayakkabıya takıldı.
Bir babet. Hem de çiçekli. Yengemin bir işler karıştırdığını tahmin etmeliydim.
Genç adam, bayanın ayakkabılarını almasına müsaade etmeden ayakkabılarını eline aldı ve sağ taraftaki ayakkabılığa bıraktı. Babetin bulunduğu rafın bir altına. Hem de babetin yanında yer olmasına rağmen. İçeri geçti.
Görevli bayan, genç adamın ayakkabısını aldı ve bir üst rafa, çiçekli babetin yanına koydu. Böylesi daha iyi.
İçeri geçtiğinde tahmin ettiği üzere HyeSu ve onunla sohbet eden yengesini buldu.
“Ben geldim.”
Yengesi başını HyunSu’ya çevirdi ve gülümsedi. Ardından HyeSu’ya döndü ve göz kırptı. Yenge, onunla iş birliği mi yapıyorsun?
“Hoş geldin oğlum.”
Bir yemekte olması gerekenler; tabak, kaşık, çatal, bıçak, yemek, içecek, biraz hoş sohbet.
Bu yemekte olanlar; tabak, kaşık, çatal, bıçak, içecek, yemek. Buraya kadar normal. Sonrası; stres, kafa karışıklığı, gerginlik, yerli yersiz espriler, ufak tartışmalar. Kısacası; bir adet kurbağa ve kurbağayı öpebilmeyi bekleyen prenses.
Yemeğe bu ikiliyi çağıran yengenin amacı neydi? Görünen; “Şirketimizle ilgilenen iki sorumlu kişiye de minnettarlığını gösteren bir yemek.” Peki ya asıl amaç?
Görünenin yanında görünmeyeni aramaya başladın mı, bırakması zor olur. Seni bu arayışa iten de çoğu kez, kafa karışıklığı, gerginlik vesairedir.
Genç adam gözlerini kapattı ve konuşmayı duymamaya çalıştı. Düşüncelerinin onu rahat bırakmasını istiyordu artık. Yorulmuştu. Sürekli bir şeyleri düşünmek, bir şeyleri yönetmek, belki de yönetmeye çalışmak…
“HyunSu, neden yemek yemiyorsun? Sana ortağın olarak söylemeliyim ki, yemeğini yemezsen saygısızlık yapmış olursun. Saygısız birisi ile ortaklık yapmayı sevmem.”
HyunSu gözlerini açtı ve tam önünde oturan genç kıza baktı. Biraz önce kendisine laf eden genç kız, şimdi yemeğini yiyor ve yengesi ile sohbet ediyordu. Kafasını sağa sola salladı ve önündeki yemekten bir lokma aldı.
“Oğlum, sen neden hiç konuşmuyorsun?”
Cevap vermek üzere ağzını aralamış genç adamı, genç kız böldü.