Genç adamın onun varlığını hissettiğini anlayan diğer genç ne yapacağını kestirmeye çalıştı. Genç adamın kasıldığını hissedince yüzünde çarpık diye adlandırılan bir gülümseme oluştu. Çünkü genç adamın korkak olduğunu düşünmüştü. Genç, genç adamın elindeki defter sayfasına bir kez daha baktıktan sonra usulca geri çekildi. Ardından yumuşak adımlarla oradan uzaklaştı.
Genç adam birkaç dakikanın ardından kendinde bulduğu bir cesaret ile başını çevirdi. Başını çevirmesiyle soğuğun tenini yalaması bir olmuştu. Birkaç dakika önceyi düşününce ürperdi.
Bir erkek için dahi tehlikeli bir sokaktı burası. Ayrıca genç adamın kendi savunma üzerine hiçbir yeteneği yoktu. Kavgaların nasıl olduğunu bilmezdi. Onu dövmek isteseler çok rahat dövebilirlerdi.
Duyduğu ürperti sebebi ile yerinden doğruldu, çantasına kalem ve defterini yerleştirdi. Çantayı sırtına takarken düşünüyordu. Orada gerçekten birisi olabilir miydi? İlk gariplik, eğer o bir insansa, nasıl oldu da öyle sessiz gelebilmişti. İkinci gariplik, eğer o bir insan ise, nasıl nefesini dahi duyurmamıştı? Üçüncü gariplik ise, eğer o bir insan ise, nasıl giderken çıt dahi çıkarmamıştı? Belki de yalnızca esinti idi. Ancak bunda da bir gariplik vardı. Mesela, hissettiği insan nefesi gibiydi. Sıcaktı. Ancak başını çevirdiğinde soğukluk ile karşılaşmıştı.
Kafasını sağa sola sallayıp düşüncelerinden kurtulmaya çalıştı. Yarın işbaşı yapacaktı. Aslında biraz önce çizmiş olduğu da onun içindi. Masa başında oturmaktan sıkılacağını biliyordu. Vaktini nasıl değerlendirebileceğini düşünerek adımlarını sıklaştırdı. Bugün, gece onun için biraz ürperticiydi. Evinin koca kapısı görününce ürpertiler yerini hoş düşüncelere bıraktı.
**
Genç kız gizlice dikim odasına girmişti. Önce kumaşların yerini kontrol etti. Lacivert bir tülün olduğu topu eline aldı. Kumaş toplarının arasından yürürken istediği o desenli kumaşı bulmayı umuyordu.
**
Masa başında ‘tasarım yapmak’ adına saatlerce oturmanın sıkıcı olacağını biliyordum. Yaklaşık bir saat sonra çıkabileceğim için rahatladım. Bir saatin benim için korkunç geçmemesi adına yanıma aldığım kitabımı okumaya başladım. İşin bitimine yarım saat kala bir gece önce çizdiğim tasarımı geçirdiğim büyük kâğıdı alıp odamdan çıktım. Rulo haline getirdiğim kâğıt ile amcamın odasına girdim. Beni gördüğünde gülümsemişti. Başımla selam verdikten sonra başı ile gösterdiği koltuğa yerleştim. İlk günümün nasıl olduğundan ve buna benzer alışılmış konulardan konuştuktan sonra asıl konuya girdim. Asıl konu masa başında tasarım yapmaktı. Bunun benim için zor olduğundan bahsettim. Bunun karşılığında yalnızca onaylıyormuş gibi başını sallamıştı.
‘Elinde getirdiğin ne oğlum? Geldiğinden beri merak ediyordum ama şimdi sorabildim.’ Başını salladıktan sonra söyledikleri ile gülümsemişti bana karşı. Ne dediğini anladığım için ruloyu hemen onun masasının üzerinde açtım. Beğenmesini ummuyor, beğeneceğini biliyordum. Çünkü gerçekten güzel bir çalışma olmuştu. Buna benzer birkaç ürün çıksa dahi eklediğim ayrıntılarla ve kullanılacak malzemelerle hepsini ezip geçebilecek özellikteydi.
‘Bunu sanırım bugün çizmedin. Çünkü masa başında yapamayacağını söylemiştin.’ Yüzüne yine gülümsemesini yerleşti. Gülümserken istemsiz olduğunu düşündüğüm bir hareketle alt dudağını oynamıştı. Bu hareketi görünce yıllar öncesi aklıma geldi. Sanırım ergenlik çağındaydım o zaman. Babamın kardeşi olan bu adam ile annemin kardeşi olan teyzem ilk karşılaştıklarında bizim evdelerdi. Yemekte birbirlerine bakışmaları ve amcamın sürekli dudağını bu şekilde oynuyor olması bu anıyı unutmamı engelleyecek nitelikteydi. Hatırladığım bu olay karşısında hafifçe gülümsedim.