Bölüm 7

93.6K 6.4K 558
                                    



Mert'e yaptığım hamlenin boşa gitmemesi beni çok mutlu etmişti. Bir şeyler başarabileceğime dair kendime güvenmeye başlamıştım sonunda.

Mert nefesini düzenlemeye çalışırken eğildi ve ellerini dizlerinin üstüne koydu. Etraftakiler hala çalışmaya devam ediyordu.

"Biraz daha," dedim boğuk bir sesle. Durduğumuz için vücudum ısınmıştı. "Devam edelim."

Ciddi olup olmadığımı anlamak için başını kaldırıp bana baktı. "Bir sonraki derse kadar bu kadarı yeter Melodi. Akşam kas ağrısından uyuyamamanı istemem."

Nefeslerimin arasında gülmeye çalıştım. Sınıfın köşesinde duran su şişelerinin yanına gidip bir tanesini kafama diktim. Etraftakileri izlemeye başladığımda hepsi gerçekten de çok teknik dövüşüyorlardı. Daha çok yolum vardı ve bugün başlangıç için adım atmıştım. Bitirdiğim şişeyi çöp kutusuna attım ve başka bir tane daha alıp Mert'e götürdüm. "Bugün bir şeyler öğrenmeme yardımcı olduğun için teşekkür ederim."

Cevap vermeden önce uzattığım şişeyi alıp kafasına dikti. "Önemli değil Melodi, sadece tek bir şey bilmen gerek. Dövüşmeyi tek başına bir ders olarak düşünüp öyle çalışamazsın." Bitirdiği şişenin ucuyla başımın üstüne hafifçe vurup güldü. "Kendini güçlendirecek isen, bunu sadece fiziksel olarak yapmamalısın. O yüzden, diğer derslerde de aynı azmi gösterirsen fazlasıyla gelişebilirsin."

"Sanırım haklısın." dedim. Gerçekten de haklıydı.

Kenardaki sandalyede oturup hepimizi izleyen Çınar hoca duvardaki saate baktı. "Bugünlük bu kadar yeter gençler."

Herkes rahatlamış bir halde gülüp sınıftan çıkmaya başladı.

"Mert sen önden git. Çınar hocayla bir şey konuşacağım." dedim. Mert diğerlerine katılırken ben de hala sandalyede oturan hocanın yanına gitmiştim.

"Vaktiniz varsa, sizinle bir şeyler konuşmam lazım." dedim ellerimi arkamda birleştirerek.
"Tabi ki, ben de öyle düşünmüştüm." dedi ve sınıftaki herkesin çıkmasını bekledi.

Ayağa kalkıp yan tarafında duran sandalye yığınının üstünden bir tanesini çıkardı. "Otur, orada dikilmene gerek yok."

Dediği gibi yapıp oturdum, söze nasıl gireceğimi düşünüyordum. "Biliyorsunuz, geçen gün olanlar... Ben, teşekkür ederim. Eğer kurtarılmasaydım..."

"Melodi, kim olsa bunu yapardık. Diğerleri gibi sen de bizim okulumuzun öğrencisisin." dedi tok bir sesle.

"Yakalandı mı?" Sesimin titremesine engel olamamıştım.

"Hayır. İzine rastlayamadık. Ancak korkmana gerek yok, kimsenin korkmasına gerek yok. Güvenlik önlemlerini arttırdık. Yakında bulunacaktır, sonuçta hala kalkanın içinde."

Beni en çok korkutan, içimin titremesine neden olan soruyu sesimin titremesine engel olamayarak sordum. "Neden bana böyle bir şey yaptı?"

Bir süre cevap vermedi. Gözleri kapının olduğu yere doğru bakıyordu, sağ elinin işaret parmağı dudağının üstünde kıvrılmış halde bir şey düşündüğü belliydi. "Melodi..." diye başladı içimin ürpermesine sebep olan cümlesine. "Çok nadir olan bir yeteneğe sahipsin. Buna sahip olmak, bu yeteneği kötü amaçlar için kullanmak isteyen insanlar var. Bir de... yeteneğinin bir soy dışındaki soylarda görülmesi çok nadir. Bu yeteneğe sahip olan insanların çok büyük çoğunluğu, başka yetenekleri de beraberinde barındırıyorlar. Ve bu da yine ilk söylediğime dönüyor, kötü insanlar buna sahip olmak istiyorlar."

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin