Bölüm 50

43.1K 3.3K 641
                                    

14.07.2020 tarihinde düzenlenip baştan yazıldı.

Yapma. Yapma. Yapma. Yapma.

Beynimde yankılanan ses, düşündüğüm kişinin sesi miydi? Nasıl mümkün olabilir, diye düşündüm. Bu nasıl mümkün olabilirdi! Ellerimden başlayıp kısa süre içinde bütün vücudumdaki kan çekilmişti sanki. Bulunduğum yerde kalmıştım, hareket etmek değil nefes bile alamıyordum.

Emir bir şeyler olduğunu anlamış olmalı ki kolumu tuttu. "Melodi." Gözlerimi karşıya dikmiştim, Emir'in sesi sanki çok uzaktan geliyor gibiydi. Kolumu tuttuğunu fark edebiliyordum ama belli belirsiz bir histen ibaretti. "Melodi, sen iyi misin? Bana bak. Yüzün bembeyaz olmuş. Tansiyonun falan mı düştü senin? Gel, şu ilerideki banka oturalım."

Omzumdan destek olup beni yürütmeye çalışsa da ayaklarım hareket etmiyordu. Yapma. Şu sözleri duymak bile beni darmadağın etmişti.

"Toprak. Neredesin?" diye mırıldandım.

Emir beni anlamamış gibi kulağını yaklaştırdı. "Seni duyamadım. İyi değilsin, hadi gel oturalım şuraya."

"Toprak." dedim içimden. Gözümü karşıya dikmiştim, etrafa bakıp da onunla karşılaşmaktan korkar haldeydim. Neden korkuyordum? Babasını hapse attırdığım için mi? Şirketlerini batırdığım için mi? Yoksa bunca zaman ondan kaçtığım için mi?

"Neredesin? Burada ne yapıyorsun?" diye düşündüm, sözlerimi duyabileceğini bildiğim için.

"Nerede olmamı istersin ufaklık? Arkanda mı olmalıyım, yanındakinin boğazına bıçak mı dayamalıyım inan ben de kararsızım. Sanırım birkaç saniye içerisinde karar vermiş olacağım."

"Emir." dedim hızlıca kendime gelip. "Emir ben tiyatroya gelmeyeceğim, başka bir işim çıktı."

Yüzünden şaşkınlığı okunabiliyordu. "Nasıl yani, sen gelmiyor musun? Saçmalama. Seni bu şekilde bırakamam."

"Kararımı verdim. Yanındakini öldüreceğim." Beynimin, bütün hücrelerimin içinde yankılanan sesle bir adım daha geri gittim. Emir'e bir şey olacak diye korkmama rağmen, onun sesini tekrar duyabildiğim için ellerim titriyor ve saçma görünecek şekilde dudaklarımı ısırıp aynı zamanda gülümsememeye çalışıyordum. Toprak...

"Kesinlikle kararımı verdim."

Onun tok sesini bu sefer aklımda değil de arkamda duyduğumda hızlıca dönmek istedim. Ama yapamadım. Çok yavaş şekilde, sanki hızlı hareket edersem kaçacakmış gibi yavaş şekilde hareket ederek arkamı döndüm. Oradaydı. Kaçmamıştı, gerçekten oradaydı.

Toprak Alas bana doğru, bize doğru yürüyordu. Emir'in varlığı sürekli aklımdan çıksa da onu uzaklaştırmam gerektiğini biliyordum. Yine de gözlerimi onun üstünden ayıramadım. Yanımda duran Emir'in de duyduğu sese döndüğünü görebiliyordum. Karşıdan bize doğru gelen, gecenin karanlığında buz mavisi gözleri karanlığı delip bana ulaşan adama bakıyordu, bakıyorduk. Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum. Zaman durmuş, o an etrafımızdaki her şey donup kalmış da o mavi gözlü adama yoğunlaşmış gibi hissediyordum.

"Ona zarar vermeye kalktığın anda, ölürsün." dedim Emir'in duymasını umursamadan. Kaşlarını çatmış, gözleri ikimiz arasında gidip geliyordu ve hiçbir şey anladığı yoktu.

"Melodi, kim bu adam? Peşindeki bir sapık falan mı? Polisi arayacağım." Beni korumak için önüme geçtiğinde kolunu yana uzatıp beni arkasına saklamıştı.

Toprak'ın güldüğünü gördüm. Bize attığı adımların arasında, önümde duran Emir'e alayla bakıyordu.

"Delirmişsin, onun seni koruması gerek," dedi başını yana eğerek.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin