Bölüm 20

71.8K 5K 680
                                    

Fantastik içinde #10'a yükselmişiz. :)



Bir elini saçlarıma götürüp yavaşça okşamaya başladı. "Sende açtığım, açacağım bütün yaraları yine kendim kapatma isteği uyandırma bende."

"O kadar zavallı mı görünüyorum?" dedim aptal gibi kalbimin teklemesini görmezden gelerek. Başımı omzuna daha çok yasladım ve gözümden akan yaşların Toprak'ın başımı okşamasıyla yavaş yavaş azalmasını, yok olmasını bekledim. Beni öldürmek isteyen adamın omzunda ağlıyordum. Ve burası çok huzurlu geliyordu bana. Artık göz pınarlarım kuruduğunda ve ağlayamayacak hale geldiğimde başımı, yasladığım omzundan ayırdım. "Teşekkür ederim." diye mırıldandım. Elini saçlarımdan yavaşça çekti, hala ifadesiz görünüyordu.

"Ne için olduğunu bilmesem de, her neyse. Uyu ve dinlen. Dün fazlasıyla yorulmuş olmalısın." Oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru yürüdü.

"Toprak." diye seslendim benim bile zor duyabildiğim bir sesle. Sonra daha yüksek sesle devam ettim. "Acımasız biri gibi davranıyor olabilirsin. Ama acımasız değilsin."

"Göreceğiz ufaklık. Göreceksin." Kapıyı sessizce kapatıp çıktı.

Kendimi arkaya doğru bıraktım. Yatağın yumuşaklığı düşüşümü hoş bir hale getirmişti. Bu gerginlik hissi iyi değildi. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

--

Birinin beni deli gibi dürttüğünü hissediyordum. Gözlerimi araladığımda saçları her zamanki gibi örgülü olan Elif'i gördüm. "Ne var?" diye mırıldandım gözlerimi tekrar kapatırken. Kaç saat uyumuştum acaba, hala yorgun gibiydim.

"Hemen uyanıyorsun ve sana ne olduğunu anlatıyorsun." dedi kelimelerin üstüne bastıra bastıra.

Ağzımdan bir inilti çıktı ve kapattığım gözlerimi tekrar araladım. "Uyuyorum Elif. İnsaf yok mu sende?" dedim sesimi sinirli bir tona büründürerek. Aslında sinirli değildim.

"Sen o insaf işinden sonra bahsedersin. Önce aç gözlerini yoksa kafandan aşağı su dökeceğim."

"İyi olur." dedim. "Duş almam gerekiyordu nasıl olsa."

"Dalga geçme benimle Melodi. Bak kızıyorum." Beni daha sert bir şekilde dürttü.

"Beyaz bayrak. Tamam sen kazandın. Şunu yapmayı keser misin?" dedim yatakta doğrulurken. Bir yandan da gözlerimi ovuşturuyordum.

"Kızım. Ya senin başından sorun geçmeyen bir vakit var mı acaba? Bu halin ne? Ya dövüp bırakmışlar gibi. Vallahi delireceğim. Cevap verir misin?"

"Fırsat verirsen tabi." dedim yüzüme bir sırıtış yerleştirirken.

"Anlat Melodi. Sana bunu kim yaptı? Bak hepsini öld-"

"Elif. Sakin olur musun? Bak sonra neden anlatmıyorsun diye kızacaksın."

"İyi tamam, anlat hadi. Yalnız..." Durdu ve yüzündeki sinirli ifade yerini endişeye bıraktı. "Harbiden çok kötü görünüyorsun."

"Bunu kaçıncı duyuşum acaba..." diye mırıldandım.   Sonra boğazımı temizledim. "Dışarı çıkmıştım." dedim.

Lafımı kesti. "Deli misin sen? Tek başına dışarı mı çıktın?"

Sağlam olan elimi kaldırdım. "Aslında tek değildim." Gözleri büyüdüğünde lafımı kesmesine fırsat vermeden devam ettim. "Toprak'laydım. Sana söylemedim mi? Sanki söylemiş gibiydim. Her neyse. Dışarıya onunla çıktım."

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin