Duyduğumuz bu ses, hepimizin irkilmesine sebep olmuştu. Yakalandık diye düşündüm. Aslında ben hiçbir şey yapmamış olmama rağmen oradaydım. Pijamalarım, askıdaki çıkık kolum ve boynumdaki morluklarla bir şeylerin ters gittiğini en iyi görebilecekleri örnek olarak oradaydım. Ve orada oluşum, ikisi için de kötü bir durumdu.
Yemekhanenin girişinden gelen sese doğru döndük. Çınar hocayı ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. Kaşlarını çatmıştı ve alnındaki minik birkaç çizgi ortaya çıkmıştı. "Benimle gelin." dedi hepimizi derin bir sessizliğe sürükleyip, adım sesleri gittikçe uzaklaşırken. Göz ucuyla Elif ve Toprak'a baktım. Elif benim gibi paniğe kapılmıştı, yüzünden anlaşılıyordu. Toprak ise... Bana bakıyordu. Göz ucuyla ona baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Bunu umursamayabilirdim ama sırıtıyor olması beni korkutmuştu. Hiçbir şeyden çekinmez miydi bu?
Yemekhaneden dışarı çıktık. Elif de ben de süt dökmüş kedi gibiydik. Toprak ise geçerken izleyen bir insandan daha rahat görünüyordu! Derin bir nefes alıp kendimi rahatlatmaya çalıştım. Acaba gerçekten bu okulda disiplin cezası var mıydı? Olmadığını hisseder gibiydim.
Çınar hocanın odasına çıkan merdivenlerden yukarı doğru ilerlerken Elif'e fısıldadım. "Sence ne olacak?" Bilmiyorum, der gibi dudağını büzdü.
Aralık kapıdan teker teker içeri girdik. Çınar hoca masasında oturuyordu. Ellerini çenesinin altında birleştirmiş, sinirli olduğu yüzünden belli bir ifadeyle camdan dışarı bakıyordu. En son içeri giren Toprak kapıyı kapattı. Bunun üzerine oturduğu sandalyesini hafifçe bize döndüren Çınar hoca birer birer gözlerimizin içine baktı. Sanki sinirlendiğini daha çok hissetmemizi istiyor gibiydi. "Ne olduğunu anlatmak isteyen var mı?" Hiçbirimizden ses çıkmadı. Öylece yanyana duruyorduk. Daha önce hayatımda hiç disiplin cezası almamıştım, alacak bir şey de yapmamıştım. Bu durum, okul sınırları içerisinde kötü bir olaya karışmak bana garip geliyordu. "Peki, madem kimse konuşmuyor... Melodi, sen anlat. Halinden anlaşıldığı üzere baya kötü vakit geçirmişsiniz gibi duruyor."
"Ben..." dedim bir anda soru bana yöneltilince ne diyeceğimi bilemeden. Sesim kısık çıkmıştı. "Bana olanların onlarla bir ilgisi yok. Ben dışarı çıkmıştım ve-"
Çınar hocanın kaşları sinirden daha da çatıldı. "Dışarı mı çıktın? Melodi senin için dışarısının ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?"
Toprak'a doğru bakmamaya çalışıyordum. "Evet. Haklısınız." dedim mırıldanarak. "Bir şey olmayacağını düşünmüştüm."
"Baştan anlat şunu." dedi sandalyesinde daha da dik oturmak için kımıldanırken.
"Dışarıda saldırıya uğradım. Bir şekide onlardan kaçmayı başardım ama kaçarken yuvarlanıp ağaca çarptım." dedim hızlıca. Soru sormamasını diledim. Toprak'ı koruduğumu kendime itiraf edemiyordum.
Çınar hoca elini sertçe masaya vurdu. "Neden bana gelmedin?" dedi. Gözlerinde kızgınlık vardı ama bu endişeli birinin kızgınlığından farksızdı.
"Geç olmuştu." dedim saçma bir mazeretle.
"Peki bunu nereden buldun?" dedi başıyla omzumu göstererek. Refleks olarak diğer elimle omzumdaki sabitleyiciyi tuttum. "Toprak'tan rica ettim." dedim cevap olarak. Çıkılmaz bir kuyuya adım adım iniyordum ve her basamak başka yalanlardan oluşuyordu.
Tek kaşını havaya kaldırıp söylediğimin doğruluğunu ölçmeye çalışır gibiydi. Yine de dönüp bir kez olsun Toprak'a bakmamıştı. Ben de öyle.
"Yemekhanedeki kavga neyin nesiydi peki?" Durdu ve gözkapaklarını ovaladı. "Elif? Neden Toprak'a saldırıyordun?"
Elif ne diyeceğini bilemeden öylece durdu. Az önce Toprak'la ilgili gerçekleri söylememiştim. O yüzden ne diyeceğini bilmiyordu. Bu yaptığım umarım sadece Toprak'ı koruyup Elif'e zarar vermezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasiReklam yorumları yapmayın. "Bir sabah uyandım ve hayatım hiç olmadığı kadar farklıydı." 18 yaşına geldiğinde özel bir soydan geldiğini öğrenen bir kız, koruma kalkanı ile dışarıdan izole edilmiş bir okula gönderilir. Bu okul farklı yetenekleri olan...