Bölüm 30

60.2K 4.5K 832
                                    

"Ne demek onu kurtaracağız? Toprak nerede?" Ses tonum endişe taşıyordu. Hem babasının bizi bulacağını, hem de Toprak'ın kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu bilmek içimde büyük sıkıntı oluşturdu.

Koltuğunda hareket etmeden elini elimin üstüne koydu. "Öncelikle dinle beni. Bunu söylemek emin ol çok zor."

Lafını kestim. "Lütfen sadede gelir misin?" dedim huzursuzca.

"Toprak'ı çok umursuyorsun gerçekten de." dedi yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken. Sonrasında söyleyeceği şeyin ciddiyeti ile toparlandı ve kaşlarını çattı. "Yardımımıza ihtiyacı var. Babam onun seni kurtarmaya geleceğini düşünerek bir yere hapsetti. Ama bu defa beni hesaba katmamıştı. Beni sana gönderen kişi Toprak'tı Melodi. Yardıma ihtiyacın olduğunu bana söyleyen oydu."

Duyduğum şeylerle şaşkınlık yaşarken duygularım karmakarışıktı. Kısaca dehşete düşmüş haldeydim. "Peki nereye hapsetti?"

"Eğer umduğum yerdeyse indiğimizde görmen daha doğru olacak." Gözü kolundaki saate kaydı. "Her şeyi dakikası dakikasına yapmalıyız. İnmemize 10 dakika var. Babam çok önemli bir toplantıda ve onun çıkmasına neredeyse 20 dakika var. Çıktığı anda öğrenip peşimize düşecek ve olduğumuz yere gelecek. Bu da bize 15 dakika kazandırır. Adamları çoktan peşimize düşmüş bile olabilir. O yüzden her ne kadar yarım saatten fazla bir süremiz olsa da çok dikkatli ve tetikte olmalıyız."

"Gittiğimizde nasıl bir yol izleyeceğiz ve onu kurtarırsak nereye götüreceğiz?"

Hafifçe gülümsedi. "Onunla konuşacağız. Nerede olduğunu bulmamız gerekecek ve bize engel olacak kişilerle karşılaşacağız." Yüzü sıkıntıyla kasılırken üzgün bir ifadeyle bana baktı.

"Söylemediğin bir şey mi var?" dedim bu halinden tedirgin olarak. Bir şey sakladığını hissedebiliyordum.

"Var evet. Gerçekten indiğimizde mi görsen yoksa şimdi mi söylesem bilmiyorum. Melodi... Her şey benim için de çok zor. Ayakta durup güçlü olmak için çabalamalıyız. Babam bizi bulmadan önce Toprak'ı alıp gideceğiz. Bu şekilde seni yine oraya hapsedemeyecek."

"Biliyorsun." dedim düşünceli bir ifadeyle. "Toprak'la aynı okuldayım. Eğer uzun süredir orada tutsaksam okuldakiler beni bulmak için çabalamadı mı?"

"Bilmiyorum... Oradaki kimseyle bir bağım yok. Tek bildiğim babamın Toprak'ı hapsetmesinin sebebinin sen olman. Yani düşüncem bu yönde."

"Seni buna düşünmeye iten ne?"

Yüzüne bir sırıtış yerleşti. Bu haliyle gerçekten Toprak'la benziyorlardı. Neden daha önce Toprak'ı gördüğümde fark etmemiştim ki? Her zaman ciddi bir ifadeyle dolaştığından mı yoksa bana kullandığı tek mimiğin muzip bir sırıtış olmasından mıydı?

"Hapsolduğu yerden benimle konuşup seni kurtarmamı istedi. Kendini değil, seni. Bu yeterli bir sebep sanırım."

Toprak, beni kurtarmasını istemişti. Karnımda bir şeylerin hareketlendiğini hissedebiliyordum.

"Birazdan ineceğiz." dedi tekrar kolundaki saate baktıktan sonra. Her dakika bu hareketi tekrarlıyordu. "Bak Melodi, seninle tanışmamız her ne kadar babamın isteği olsa da, sonrasında onun isteği doğrultusunda yakınlık kurmadım. Bütün o süre boyunca da senin birçok yeteneğe sahip olduğunu biliyordum. Bugün onları kullanman gerek."

"Hala kontrol edemediğim çok şey var. Bazen kendimi zorlasam da olmuyor."

"Bu gayet normal. Güçlerin ortaya çıkalı zaten çok uzun bir süre olmadı değil mi? Zamanla yerine oturacaklar ama bugün gerçekten senin yardımın olmazsa çok zorlanırız."

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin