Tanışma

3.2K 133 1
                                    

Kendi gözlerim olmasına rağmen hala inanamıyordum. Gözlerimizin renkleri bir süre sonra geçtiğinde bugün bizimle konuşan adam yanımıza geldi.

"Cesaretliymişsin." Dedi ve gülerek omzuma eliyle iki defa vurdu. Elini alıp ona ters bir bakış attım. "O elini çekmeni rica ediyorum."

Adam somurtarak geriye doğru bir kaç adım attı. Boğazını temizleyerek söze girdi. "Ben Albert. Bu kurt sürüsünün lideri benim. Ben ne dersem o olur. Eğer sizde benim sürüme katılmak is-"

Albert'in sözünü kestim. Bide utanmadan karşıma geçip bir yığın kurt sürüsüyle orduma katılın diyordu. Bu adamdan tiksinmeye başlamıştım. Kendini birşey sanıp 'lider benim ve ne istersem o olur' diyen bir adamla asla muhattap olmak istemeyiz değil mi? Bir ego yığını mı demeliydim yoksa?

"Bi dakika, biz senin orduna katılıp katılmayacığımızı söylemedik. Ve ayrıca kurtların lideri falan olmaz. Kendi aklınla kurduğun şeylerle bana hiç gelme. Bidaha da karşıma çıkmassan iyi olur." Göz devirerek sandrayı kolundan tuttup ve kapıya doğru ilerledim.

Saçmalıktı hepsi.

"Sen bilirsin. Böyle kaçarak yaşamaya devam etmek istersen karışmam tabiiki sana. Tek başına o canavarla başa çıkamassın!" Arkamdan bağırışıyla duraksadım. Yavaşça arkamı döndüm.

Birşey söyleyecekken sandra koluma vurdu ona döndüm. "Bu bizim şon şansımız olabilir malia. Annenle babanın intikamını alabiliriz. Albert haklı. Ne sen ne de ben o canavarla başa çıkamayız. İkimizde intikam falan alamayız. Onlara baksana bi," döndüm başında albert olan kurt sürüsüne. Bize bakıyordu hepsi.

Sonra sandraya döndüm. "Onlar çok fazlalar. Bir plan yapıp o canavarı öldürebiliriz."

Haklıydı. Bu adamı sevmesemde bunu yapmak zorundaydım. Onlarla iş birliği yapabilirdik.

Albertin yanına gittim. "Tamam. Orduya katılıyoruz. Ama," Ona bir adım daha attım. Aramızda küçük bir mesafe kalmıştı. "Senin dediklerini yapmayız." Dedim ve geri çekilip gülümsedim.

Albert arkasına döndü ve ordudan birilerine 'gelin' diye işaret yaptı. Biri kız diğeride erkek olmak üzere yanımıza geldiler. Albert eliyle kızı gösterdi, "kardeşim, erica." Dedi ve onun yanındaki çocuğuda gösterdi. "Arkadaşım, edward. Bana en yakın olan kişiler. Bunlardan birine zarar verirse-"

Kaç kere sözünü kesmem gerekiyordu?

"Sana dediğim lafı unutma. Ben bu orduya senin emir verici cümlelerini dinlemeye gelmedim. O canavar için bir plan yapmaya geldim. Senin kız kardeşine arkadaşına falan zarar vericek değilim. Bunu o aklına sok." Dedim ve işaret parmağımla alnına iki kez vurdum.

Albert sabır dilercesine yukarıya baktı ve gözlerini kapattı. Sonra bana geri döndü. "Seni burda alt edebilirim küçük. Bana düzgün davran! Bu sürü benim sayemde ayakta!" Bana bağırışıyla sinirlenmiştim. O ve beni alt etmek?

"Senin bi halt yaptığın yok. Bu sürüye de yazık. Sana da. Yürü sandra bunlara daha fazla katlanamayacağım." Sandrayla tam gitmek üzereyken albert bana vurmak üzere koşarken onu kolundan tutup yere fırlattım. "Bunu yapmayacaktın işte!" Sandra beni durdurmaya çalışsada olmuyordu. Albert'ın acı dolu kıvranışlarını izleyerek kolunu bıraktım.

Ve kulağına doğru eğildim. "Sen bi kurtsun adamım. Güçlü olmalısın değil mi?" Dedim ve gülümsedim.

Albert ayağa kalktı ve bana sert bir bakış attı. "Tamam şartlarını kabul ediyorum." Sandraya döndüm. 'Albert son şansımız' dercesine bana bakıyordu. "O zaman ben malia." Sandrayı gösterip, "arkadaşım sandra." Dedim. Sonra Derin bir nefes aldım.

"Tamam orduya katılıyoruz."

***

Herkes kendi halinde konuşuyordu. Sandrayla biz de öyle. "Alberti hiç sevmedim. Ama ailem için yapacağım." Sandra gülümsedi. "Son çaremizdi biliyorsun." Saçımı yukardan bağladım. Ve albertin yanına gittim. "Siz böyle sürekli burda mısınız? Hiç planınız falan yok mu?" Dedim kolumu belime koyarak.

Kız kardeşi, Erica'dan gözlerini alıp bana baktı. "Sen hep böyle misin peki? Bir kibarlık falan da mı yok?" Dedi. Gözlerimi devirdim. "Sana karşı böyleyim. Sana acayip sinir oldum. Oldu mu?"

"Çok güzel oldu." Dedi.

Ve dudağını yalayıp konuşmaya devam etti.

"Bir planımız yok ama olucak yakında. Sadece doğru zamanı bekliyoruz. Dolunayı. Dolunayda hepimiz yeniden doğmuş gibi güçlerimiz yenilenecek. Daha güçlü olacağız. Ve canavarı yenme oranımızda artacak." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. "Dolunay da canavar da güçlü olacak. Bu yine onla bizim aramızda ki güç oranlarını eşitliyor. Ne fark var yani?" Güldü.

Derin bir nefes aldı.

"Canavar tam bir kurt sayılmadığı için öyle bir şey olmayacak. Bu yüzden canavar diyoruz ya." Gözlerimi devirerek, "tamam. Dolunay ne zaman?" Diye sordum.

"2 hafta sonra." Gözlerimi pörtleterek ona baktım. Bana eğilip "sabırlı ol." Dedi ve gitti. Geri sandrayla oturduğumuz yere gittik.

"Bu adam cidden çok egoist."

***

Bütün orduyu karşısına almış albert konuşmaya başladı.

"2 hafta sonra dolunay var. Bunun için hazırlıklar yapmalıyız. Yarın sabah herkes burda olacak. Konuşucaz ve plan yapacağız. Şimdi herkes dağılanilir evlerine." Dedi ve ericayı alıp depodan çıktı. Bütün herkes dağılmaya başladı. Bazıları burda yatıyordu.

Sandrayla eve gittik.

Uzun bir konuşmadan sonra uyuya kalmıştık. Yarın sabah egoist bir adamla plan yapacağımı bile bile rahatça uyumayı başarmıştım.

Karakterleri ve fotoğraflarını kaldırdım. Çünkü karakterler falan karışıyor. İlerdeki bölümlerde baya bir kişiler olacak çoğalacak falan. O yüzden yapmak istemedim. Sadece dış görünüşünü falan söylerim. Bunu dışında bir şey yok. Votelerinizi yorumlarınızı eksik etmeyin.. :)

Kurt kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin