Kılıca son kez bakarak yatağın altına geri koydum. Albertla yaşadığımız o şeyi sandra'ya söylememiştim. Söylersem gerçekten Albertı sevdiğimi düşünürdü. Benle bir süre konuşmazdı belkide. Albert'ın kız kardeşine, Erica'ya söyledimi bilmiyordum. Ve gidip Albert'a soramazdım. Bunun konusunu açmak istemiyordum.
Bu duygu ne, ben ona karşı ne hissediyorum? Bu benim için önemliydi. Kesinlikle intikam aşka dönüşmemeli. Ondan dolunaya kadar uzak durmam gerekliydi. Beynim, kalbim değil. Beynimin ondan uzak durması lazım. Ona karşı yenidn nefret hatta hiç bir şey duymamam lazım. Ona karşı boş olmak daha doğrusu. Nefret bile duygudur. Ona karşı duygum olmamalı. Ailemin intikamını alıp gidiceğim. Sadece bu.
Ama bazen, ona daha yakın olmak istiyorum. Elleri benim elimle kenetlensin, sarılıp kokusunu hissetmem gibi. Karmakarışık bir duygu. Çözemiyorum. Ne bu? Neyin nesi de beni buldu anlamıyorum. Sadece ben olayım yanında istiyorum. Ama bir yandanda ondan uzak durmak istiyorum. İşte bu kadar karmaşık. Umarım tahmin ettiğim şey olmazdı.
Ayağımın taşa çarpmasıyla hafif inledim. Düşüncelerimden ayrılmam iyi olmuştu.
Tek başıma kasabada insanlara bakmayarak yürüyordum. Onlara bakarak piskolojimi bozamazdım. Onlar.. Garipti.
"Yürüyüş yapıyorsun ve beni çağırmıyorsun ha?" Sandranın sesiydi.
"Sadece yalnız kalmak istiyordum." Diyerek açıklama yaptım.
"Pekala. Bu kadar yalnızlık yeter." Dedi ve bana ayak uydurmaya başladı. "Sandra," bana döndü. Meraklı gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. Ona söylemesem olmazdı.
"Seninle içten konuşabilir miyim?" Gülümsedi. "Ah Malia, sen benim kardeşimsin. Tabii ki." Dedi ve benim konuşmamı bekledi.
Ona bakmayarak konuşmaya başladım. Yoldaki taşlara basarkenki ses, hoşuma gidiyordu.
"Albert'la yine oldu." Dedim.
Bana sorarcasına baktı. "Beni öptü." Dedim kısaca. Onun konuşmasına izin vermedim. "Bak, onun bana yakın olduğu zamanda donup kalıyorum. Bir şey hissetmiyorum. Bir süre düşününce ondan uzak durmam gerekiyor diyorum ama, daha sonra yeniliyorum. Onun yanında olmak huzurlu geliyor. Anlıyor musun? Bana kız bağır, vur. Ama benle konuş. Duygularımı kontrol edemiyorum. Ne oluyorsa içimde oluyor. Bana sormadan beynim hareket ediyor. Ne yapıcağımı bilmiyorum." Son olarak önümdeki büyük taşa vurdum. Taşın hızlıca gidişini izledim. İlk defa böyle konuşma yapmıştım. Paylaşmak, gerçekten güzeldi.
Sandranın sessiz kalması biraz kötüydü. Ona döndüm. Bana bakıyordu. Gülümsedi. Bende gülümsedim. O an aklımdan ne geçiyor inanın bilmiyorum. İlk defa ona böyle içten bakıyordum.
"Malia. Kızmayacağım. İnan, bunca zaman gözünde nasıl gözüktümde böyle şeyler diyosun anlamıyorum ama.. Sen Albert'a.."
Gülümsemem yavaşça somurtmaya dönerken hızlıca konuşmaya başladım. Anlamıyorum, albertın beni öpmesine kızan bir kız şimdide gelip Alberta aşık olduğumu mu söylüyordu?
"Hayır!" Sesimden ürkmüştü biraz. Dediğim gibi, duygularımı kontrol edemiyordum. Anında sinirlenebilirdim. Kalbini kırabilirdim.
"Sandra ben Ailem için burdayım. Onlar öldü Sandra! Neyden bahsediyorsun?! Bir intikam duygusu aşka dönüşemez ben buraya onun için gelmedim. Bunu aklından unut. Albert ve ben! Bir kez daha düşün." Hızlıca yanından uzaklaştım. Onu öylece bırakmak değilde gidip sarılmak istiyordum. Onu duyunca sinirleniyordum. Ve sandraya patlamıştım. Umarım beni anlardı. Hızlca yürürken kolumdan tutulmasıyşa hafif geriledim. "Benim." Albertı gördüğümde cevap vermeden kolunu çektim ve yürümeye devam ettim. Şimdi sırası değildi.
"Seninle konuşmam gerek!"
***
Beni ikna etmesiyle yeniden oradaydık. İlk beni öptüğü yerde.
"Konuş. Ne var?" Dedim direk.
"Malia. Son zamanlarda bana bir şeyler oluyor. Anlamıyorum, düşündükten sonra anladım ama. Malia bunu bende beklemiyordum ama senden hoşlanıyorum." Gözümü karşı manzaradan alıp ona döndüm.
"Ne?"
"Duydun işte!" Bağırmıştı. Kafası gerçekten karışık duruyordu. Sanki.. Her neyse. Şuan konumuz değil.
"Albert.. Bu- bu gerçekten ol- olmaz." Kekelemem beni güçsüz göstermişti.
Burdan ayrılmam lazımdı. Ama yapamadım.
"Malia. Seni seviyorum ilk defa böyle bir şey oluyor. İlk defa aşık oluyorum ben! Lütfen reddetme. Belki de! Evet de! Ama hayır deme." Sesi üzüntülüydü. Şuan ne yaşıyorsa gerçekten bu kötüydü.
Cevap veremedim. Gözlerimin içine baktı. Öyle bakıyordu ki..
Kafasından ne geçiyordu bilmiyorum ama bana umutla baktı. Gülümsedi. Bu an, gerçekten.. Bilmiyorum.
Kafamı iki yana salladım. "Hayır." Tekrar ona baktım. "Hayır." Gözümden yaş düşmesiyle şaşırmıştım. Ağlamama. Neden şimdi? Neden onun yanında?
Albert ağlamama şaşırmıştı ama en önemlisi hayır dememe takılmıştı galiba.
Gözlerimi hızlıca çektim gözlerinden. O kadar isterdim ki o gözlere saatlerce bakmayı.. Hayır!
Eve döndüm. Noluyordu bana? İlk defa böyle karmakarışıktım. Sanki yarama tuz basar gibi canım acıyordu.
Bana kızıyor olabilirsiniz böyle kötü olduğu için ama unutmayın her kötü bir durumun sonu mütiş biter.. (Vote ve yorum lütfen..)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt kız
Teen FictionÖlüm canavarı, kurtların başı. Yıllardır ondan kaçarak yaşadım. Annemin babamın ölümü bu yüzdendi. Ne annemi ne babamı kurtarabildim. Bizi bulmayı başarıyordu bir şekilde, biz ise korkarak başka bir yerlere gidiyorduk. Bıkmıştım. Önüme benim gibi ol...