Kırılan kürenin bıraktığı bulmaca pek çok şeyi açıklanması gerektiğini belli ediyordu. Bazı şeyleri ise açıklıyordu.
Küre ve oğlan almaları gereken iki kişiydi sadece. Ama kim kim almalıydı ya da hangisi kolaydı? İşte bu sorular Jellal'in aklında durmadan tekrar ediyorken Erza küreye doğru bir atak yaptı, fakat son anda yönünü oğlana dönerek kandırmıştı. Ancak oğlan bunu çok hızlı fark ettiği için kılıcı iki parmağıyla kolayca tuttu. Hafif kıkırdadı. Erza ise şaşkınca kılıcını çekti, o sırada oğlan ona tekme attı ve kız yere sertçe düştü. Oğlan bıkkınca elini kaldırdı: "Çok zayıfsın." dedi. İleri doğru bir adım attı: "Çok kolay lokmasın." dedi. Bir adım daha attı ama yanından geçen büyü ile geriye ufak bir adım attı. Küre buna kıkırdadı. Büyünün yönü kendisi değiştirmişti. Oğlan ise kafasını bıkkınca eğdi. Küre: "Bu ne be? Çok bunalmış gibisin." dedi. Oğlan: "Bunlar çok sıkıcı da ondan." dedi. Küre onaylarcasına hafif yükseldi. Sonra: "O zaman bu işi bitirelim." dedi. Oğlan başını salladı. Ancak kesilen koluyla yerden kalkan kıza baktı. Sinirle: "Kız benim." dedi. Küre Jellal'in önüne geçti: "Hünerini göster ufaklık." dedi. Jellal sadist bir gülümsemeyle:"Zevkle." dedi. Küre onun bu haline bayıldı. Her avının böyle olmasını isterdi. Ve avı sonunda ona istediğini vermişti. Kendine bir insan formu yarattı. Ve mutlu olduğunu belirten korkunç gülümsemesiyle büyücüye baktı. Elinde beliren kristalden kılıcı ona göstererek: "Eğlenceli olacak." dedi. Jellal yutkundu. Bu enerji fazla tehlikeliydi. Ve karşısındaki bir deliydi. Bunu açıkça görüyordu. Lakin amacına ulaşmak için onu yenmesi gerekiyordu ve bunu yapacaktı.
Erza tek kollu oğlana baktı. Deli gibi gülüyordu oğlan. Bu onu rahatsız etmişti. Ortada komik bir şey yoktu oysaki. Fakat oğlanın deli gülümsemesi olduğunu söylüyordu. Erza'ya baktı sonunda oğlan: "Bunun bedelini ödeyeceksin." dedi. Erza hafif tebessüm ile: "Tabii ki." dedi.
Jellal içinden büyülü sözler söylemeye başladı. Küre ise kılıcı öne doğru salladı. Ve kılıç mavi renkli bir büyü çemberi yaptı. Küre gülerek: "Seni yakaladım." dedi. Jellal ise sinirle ona baktı, sonra kuşkuyla baktı: "Nasıl?" dedi. Küre ellerini iki yana açarak bilmiş bir gülümsemeyle omuz silkti. Jellal onun bu halinden rahatsız oldu. Yaptığı tek şey mavi bir büyü çemberiydi o kadar. Sonunda zihnindeki büyü bitince parlayan bir kılıç elinde tutuyordu. Küre alaylı bir tavırla: "Işık Kılıcı ile beni yenicen, ha? Bu eğlenceli olmaya başladı veletcik." dedi. Eliyle kendi çenesini tutarak küre sanki cidden önemli bir şey düşünüyormuş gibi yaparak: "Acaba seni nasıl kullanmalıyım?" dedi. Sonra gülümseyerek ona döndü ve: "Neyse işim bitince karar veririm." dedi. Ve Jellal'e saldırdı. Jellal bir adım kaydı bu saldırıyla ama kendini iyi korumuştu. Kadın geri çekildi, sürekli ataklar yapmaya başladı. Jellal her birini savurdu. Kadının gülümsemesi bu savurmalarda giderek artıyordu. Jellal bunu garip buldu. Neden bir insan yenilmeye yakınken gülümserdi ki? Sonra aklına mavi büyü çemberi geldi. Jellal korkuyla geriye çekilince bir yırtılma sesi duyuldu. Jellal'in ağzından kan gelmeye başladı. Jellal sol böbreğinin biraz yukarıda bir yerin kesildiğini fark etti. Acıya rağmen saldırı pozisyonu aldı. Kadın bir elini beline, diğerini çenesinin altına koyarak korkutucu bir sevinç tavrıyla: "Hadi, devam edelim. Daha yeni başladım." dedi. Jellal bir karşını kaldırarak korkunç bir bakış attı. Sonra gülmeye başladı: "Eğleniyorum, eğleniyorum, hem de çok eğleniyorum." dedi. Küre şaşkınca ona baktı. Kılıcından kan akan bir deli vardı karşısında. Kılıç renk değiştirince korkuyla: "Kaos Katanası'na mı sahipti?" dedi. Jellal korkutucu bir bakışla onayladı. Küre :" Senin gibi bir büyücü harbiden güçlü olmalı. O zaman oyun başlasın." dedi. İkisi de oldukça korkutucu gözüküyordu.
Erza ışıktan kol yapmış oğlana baktı. Son derece sakin duruyordu. Duruşu her türlü saldırıyı durdurmaya hazır bir askerin duruşuydu. Erza içinde:" Bu herifin ordu çocuğu olabileceği aklıma gelmemişti. "dedi. Oğlan ise sinsice gülümsedi. Planı son derece basitti. Ve bu kız anlamayacak kadar yorgundu. Eğer hata yapmazsa kızı kolayca yenebilirdi.
Erza oğlanın parlayan koluna doğru bir yumruk attı, oğlan öbür eliyle yumruğu tuttu ve kızın karnına tekme attı. Tekmenin etkisiyle Erza elini karnına koydu. Fakat hâlâ bir elini oğlan tutuyordu. Oğlan kızın kafasını tutarak yüzüne bakmasını sağladı. Kız son derece sinirli bakıyordu. Oğlan bunu sevmişti. İşine yarayacak bir duygu ona şu an yardım ediyordu.
Erza hızla tekme attı. Oğlan elini çekecekken oğlanın elini tuttu ve oğlanın karnına tekme attı. Oğlan kızın ayağını tuttu ve kendine çekerek onu öptü. Erza şaşkına dönmüştü. Ve gardını indirmişti bu nedenle. Oğlan bunu şans bilerek kızın bileğini bükerek onu ters çevirdi. Böylece Erza'dan ışık mavi kolunu kurtarmıştı. Erza ise hâlâ olayın etkisindeydi. Oğlanın yaptığı şeyin aşağılama olduğunu anladığında kendine geldi. Elini kurtarmaya çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Aniden aklına ustasının yıllar önce öğretti savunma tarzı geldi. Riskliydi. Ama tam buraya göreydi. Derin bir nefes aldı, boşta kalan elini dümdüz yaptı, bedenini eğmeye başladı. Oğlan ise ne olacağını anladığında çok geçti, bunu durduramazdı. Erza ayağıyla tekme attı ve oğlanı fırlatarak kendini döndürdü. Artık tamamen özgürdü. Korkutucu bir bakış atarak: "Artık ciddileşme vakti." dedi. Oğlan gülümsedi: "Zevkle." dedi.
Kılıçlar birbirine değdiği anda çıkan çınlama duvarlardan yankılanmıştı. Küre için bu çok acı verici bir sesti. Onun kırılmasına neden olabilecek güçteydi ve bu iyi değildi. Kendini toplamak için geri çekildi. Kalkan yapmayı zar zor da olsa başarmıştı. Çünkü zihnini toplayamıyordu. Jellal merakla: "Demek sesini sevmedin. Bu daha eğlenceli olacak demektir." dedi. Küre sinirle kılıcı ona fırlattı. Aklına gelen ilk hamle buydu ve Jellal eline alınca yaptığı aptallığı fark etti. Kendi bedenini rakibine vermişti az önce.
Erza hocasından öğrendiği hızlı hareket teknikleri ile rakibinin büyülü hamlelerinden kaçıyordu. Oğlanın yorulduğunu görünce kılıcını hızla çıkardı, oğlanın boynuna tuttu: "Şimdi sorulamıza cevap verin."dedi.
Koca bir sessizliğin ardından ilk soruyu Jellal sordu:" Yazar kim?", ikiliden ses gelmedi. Jellal kılıcı bükmeye başladı. Erza ise duyduğu çığlıklara dayanmaya çalışıyordu. Oğlan bunu gördü ve kullanmak istedi ama boynundaki kılıcın ucu yaklaşınca sustu. Küre dayanamayarak:"Kraliçe." dedi. Erza ve Jellal şok oldular, ancak hızla kendilerini topladılar. Erza hızla: "Nasıl?" diye sordu. Sesi sinirli çıkmıştı. İnanamıyordu buna. Küre akıllandığı için: "Kralın zulmüne kalbinin dayanamadığı bir an da Betrayal onu kandırarak Zindan'a çekti. Başta emirleri Betrayal veriyordu, kız iyice alışınca ona bıraktı bunu. O da Betrayal'dan daha iyi yönetti burayı ve intikamını herkesten aldı." dedi. Erza: "Nasıl?" diye düşüncesizce sorunca kılıç kırıldı ve oğlanın boynu koptu. O anda daha güçlü bir rakibe karşı olduklarını anladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMUŞ DUYGU
FanfictionPekçok varlığın yaşadığı bu dünyada unutulmuş bir duygunun bir anda uyanış macerasını anlatmaktadır.